Bunları üretebiliriz, bu kırmızı halıdan biraz daha büyük bir alanda, bir haftada yaklaşık 20 milyon tane üretebilirim. | TED | نستطيع أن ننتجه في مساحة أكبر قليلًا من هذه السجادة الحمراء. بإمكاني أن أنتج 20 مليون بعوضة في الأسبوع. |
İki çocuk büyütürken posta yoluyla haftada bir ders geliyordu annem ona çalışıyordu. | TED | أثناء اعتنائها بطفليها، كانت تستلم درسًا في الأسبوع عبر البريد، وتتدرَّب على العزف. |
Paranın bir kısmını kaparo olarak verirsek herkes biraz yardım eder ben de haftada birkaç gün yeniden çalışabilirim. | Open Subtitles | إن إستعملنا جزءا من المبلغ كي ندفع المقدم وكل شخص يساهم فيه يمكنني العودة للعمل بضعة أيام في الأسبوع |
haftalık 18 şilin ve kışın ateş günlük 8 pens. | Open Subtitles | 18شيلينغ في الأسبوع و النار 8بنسات في الشتاء في اليوم |
37 haftalık hamileyim, ki bu da bu küçük kızın tamamen geliştiğini gösterir. | Open Subtitles | أنا في الأسبوع السابع والثلاثين مايعني أن هذه الفتاة الصغيرة طبخت بشكل تام |
Takip eden hafta, oldukça yüzeysel kas resiztansı göstermeye başladı. | TED | في الأسبوع التالي بدأ بشكل طفيف يظهر بعض المقاومة العضلية. |
Kişilik ile alakalı. Sizlere yakın dönemden örnek vereyim, mesela geçen Haftaya bakalım. | TED | دعوني أعطكم مثال حديث, كما في, الأسبوع الماضي, تقريباً. |
Birazdan okutacağım bölüm Yale Hukuk Fakültesi'ndeki ilk yılımın ilk döneminin yedinci haftasında gerçekleşti. | TED | هذه الحلقة حدثت في الأسبوع السابع من الفصل الدراسي الأول في السنة الأولى في كلية القانون في جامعة ييل. |
Orada domuzlar bile yaşamaz. haftada 4 şilin 6 peni ödüyodum. | Open Subtitles | إنها لا تصلح حتى لعيش الخنازير أضطر لدفع الكثير في الأسبوع |
Şöyle dedi: "Lenin yerine Churchill veya Roosevelt olsaydı haftada iki kez yazardı." | Open Subtitles | قالت لو كنا نسكن في تشرشيل أو روزفيلت لكتب لنا مرتين في الأسبوع |
- haftada 86 dolar. Aile kurmayı düşünüyorsunuz, değil mi Profesör? | Open Subtitles | ستة وثمانين دولاراً في الأسبوع أنت تخطط لتكوين أسرة، صحيح ؟ |
Genç bir çocuk haftada bir kez, ücret karşılığı çimleri kesiyor. | Open Subtitles | و أدفع لفتي صغير ليجز لي الحشائش الضارّة مرّة في الأسبوع |
-Zor iş. - Artık dayanamıyorum. - haftada yarım kilo içmesine şaşmamak gerek. | Open Subtitles | لا أستطيع التحمل أكثر من ذلك ليست غريبة أنه يدخن باوند في الأسبوع |
Yönetim Kurulu haftada bir iki kez toplanır ve önemli meseleler tartışır. | Open Subtitles | يجتمع المجلس بالإجتماع مرة أو مرتين في الأسبوع ونناقش بعض الموضوعات الهامة |
Daha çok çalıştığınız günlerde haftalık 40 saati geçerseniz bir buçuk kat öderim. | Open Subtitles | بعض الأيام نعمل طويلاً وننجز 40 ساعة في الأسبوع أدفع مقابل الوقت الإضافي |
4 hafta yerine 10 haftalık eğitim verdik. | TED | وبدلًا من 4 ساعات تدريب في الأسبوع منحناهم 10 ساعات. |
Bir gün blogunda yazıyorken, 25 -- 25 haftalık hamile karısı doğum yaptı. | TED | وكان يكتب في مدونته قبل أن في يوم، تلد زوجته مولودها في 25 .. في الأسبوع الخامس والعشرين من الحمل. |
Her hafta onun kağıtlarını kontrol ediyorsunuz ve bende her zaman Picasso'nun büyük büyük ailesinin Yahudi olmadığını söylüyorum | Open Subtitles | يأتون مرة في الأسبوع لرؤية أوراقه وفي كل مرة أخبرهم ، دعو والداه وجداه حتى أجداد بيكاسو ليسوا يهود |
Bu da her hafta fazladan iki buçuk gün ayakta olmamı sağlar. | Open Subtitles | و ذلك سيقوم بإيقاظي ليومين ونصف زياده في الأسبوع , لكل أسبوع |
Aferin Oscar. Haftaya görüşürüz. | TED | جيد جدا أوسكار. سأراك في الأسبوع القادم. |
Hemşire Sharon Lincoln'de, ki şu anda beşinci haftasında, tek bir kilisede,... | Open Subtitles | كانت الراهبة شارون في لينكولن هذا حدث في الأسبوع الخامس الآن مائتان وخمسة وسبعون أعضاء الكنيسة جدد في كنيسة واحدة وحدها |
bir haftadır burada kalıyoruz ama şu anda hiç yiyeceğimiz yok. | Open Subtitles | والتسامح مع ذلك على أساس يومي. لقد كنا هنا في الأسبوع كله ولكن ليس لدينا أي طعام الآن. |
Tüm bu olay 7 günlük haftanın 2 gününü alırdı. | TED | الأمر كله استغرق يومين من أصل سبعة أيام في الأسبوع. |