"قبيل" - ترجمة من عربي إلى تركي

• hemen önce
• önceki
• eseri
• rastlantı
• tesadüfi
• öncesinde
• birkaç
• önceydi
• " gibi
• tesadüf
• gelir gibi

Gitmeden hemen önce Doktor ondan mektup aldı, şimdiyse herif öldü mü?
لقد تلقى الدكتور خطاباً منه قبيل مغادرتي مباشرة، والآن هو قد مات؟

Ancak ek bir şeyler paylaşmak isteyip istemediğini merak ettim, çünkü bu haberi bu konuşmayı yapmaya gelmeden hemen önce aldığını biliyoruz.
لكنني كنت أتساءل إن كنت تريد أن تتقاسم معنا أية أفكار إضافية، لأننا نعلم أنك سمعت بالخبر قبيل عرضك لهذه المحادثة.

Balolara katılırken geçtiğin koridorlar, ya da resmi seramonilere katılmadan önceki 10 dakikalık zamanlarda başındaki taç ve üzerindeki kürklerle bana tahammül edebildiğin 10 dakika harici!
أو وأنت مرتدية تاجكِ وعباءة الفرو قبيل 10 دقائق من كل احتفال رسمي حيث تضطرين لمكابدة وجودي

Artık evimize ve savaştan önceki planlarımıza dönelim.
هذا وقت الذِهاب إلى الوطن لتنفيذ الخططِ التي وضعنها قبيل الحربِ.

Aynı zamanda, tesadüf eseri olmayan önemli pek çok toplumsal ve siyasi buluşların gerçekleştiği bir çağdan geçtik.
أيضاً، ليس من قبيل الصدفة، مررنا بحقبة هائلة من الابتكارات الإجتماعية والسياسية.

Bu sistemin bir uzay geçidine sahip olmasının rastlantı olduğunu düşünmüyorum.
لا أعتقد أنه من قبيل المصادفة أن هذا النظام له بوابة فضائية

Sanırım o kadar da tesadüfi değilmiş.
أفترض أنه ليس كثيراً من قبيل الصدفة على كل حال

İki yıl önce kalp spazmı geçirdim, öncesinde hiçbir belirti olmamıştı.
لقد تعرضت لمرض قلبي قبيل سنتين دون سابق إنذار

Bu fotoğraflar kitle ölümlerin başlatılmasından hemen önce çekildi.
صُوِّرت تلك الصور قبيل إبادة طائفة من السجناء. ‏

Ölmeden hemen önce, öyle görünüyor ki, bu sağlık raporuna bakıyormuş.
ويبدو كما لو أنه ينظر في تقرير طبي قبيل وفاته

Henüz değil. Sen eve varmadan hemen önce ayrılalım.
ليس بعد دعنا نفترق قبيل وصولك إلى المنزل

Binbaşı kaybolmadan hemen önce bir baykuş sesi duydum.
أجل، قبيل اختفاء الرائد بدقائق، سمعت صوت بومة.

Gün doğmadan hemen önce oldu. Birden ortaya çıkmışlar.
قبيل غروب الشمس بقليل ظهروا من حيث لا ندري

Onlar duyurmadan önceki en iyi atamalar.
يبدو انه اعتراف صريح قبيل المغادرة المبكرة

Ono ölmeden önceki gece,... Limanlar bölgesinde Belediye Başkanı ile gizli bir görüşme yaptı.
اونو كان لديه اجتماع سري على الرصيف فى المدخل الرئيسي قبيل ليلة مقتله

Peki savaştan önceki yaşantına dönmek istemez miydin?
إذاً، أنتِ لن تعودي إلى حياتك قبيل الحرب؟

Hastanenin savaştan önceki haline döneceğini sanıyordum.
أعتقد من أن المشفى سيعود للطريقة التي كان عليها قبيل الحرب

Vega, Lyra takımyıldızındaki en parlak yıldız ve şans eseri olmayan bir şekilde köpeklerimden birinin de adı.
النّسر الواقع هو ألمع نجم في كوكبة القيثارة، وليس هذا من قبيل الصدفة أن يكون اسم أحد كلابي.

Bayan Norma Restarick'in, bu cinayetten kendisini sorumlu tutması, rastlantı değildi.
و لم يكن من قبيل المصادفة البحتة بأن تشعر الآنسة نورما ريستارك بمسئوليتها تجاه أمها

Benim kitabımda tesadüf olmak için fazla tesadüfi görünüyor.
لا يمكن أن يكون هذا من قبيل الصدفة ماذا تقصد إذاً؟

....benden bir ürünün tanıtımı öncesinde bir iyilik istedin ve ben de hayır dedim.
طلبت مني معروفاً قبيل تدشين منتج وأنا رفضت

Soyulan mağazalarda, soygundan birkaç saat önce, hep aynı iki çocuk görünüyor.
بعدة ساعات قبيل الهجوم على كل محل تمت سرقته، يظهر فتيان مراهقان

Herkes ölmeye başlamadan bir iki hafta önceydi.
قبل اسبوع او اثنان قبيل موت الناس

Kendimi çok kötü hissediyorum ve tahminimce buraya gelmen tesadüf değil.
أشعر بإستياء لذا أفترض بأن وجودك هنا ليس من قبيل الصدفة

Fakat daha uzun vadede, teknolojiye ağırlık verip işçiliğe az odaklanan ekonomiye doğru hareket ediyorsak daha radikal girişimler düşünmeliyiz, örneğin, garanti edilmiş en az gelir gibi bir şey.
ولكن على المدى الطويل، إذا أردنا الانتقال إلى اقتصاد يكون معتمدا أكثر على التكنولوجيا و أقل على العمّال، ونحن بالفعل في تلك المرحلة، فعلينا أن نفكّر بالقيام ببعض التدخلات الجذرية، على سبيل المثال، شيء من قبيل ضمان الحد أدنى من الدّخل.