İlk başta dayanak noktası olarak onları rahat oldukları zaman inceledik. | TED | الحالة الاولى نظرنا إليهم في الحالة الاعتادية عندما كانوا في راحة |
bu onların su hakkı, ve eğer bu hakkı deredeki balıkların büyümesi için kullanmak isterlerse, bunu yapmaya hakları var. | TED | هذه هي حصتهم وان كانوا يريدون ان يستخدموا هذه الحصة لكي يساعدوا على انماء الاسماك في الجدول فهذا حقهم .. |
çok fazla ağlayan insan vardı, beni gördüğüne sevinen insanlar. | TED | لقد كان هناك الكثير من البكاء وهم كانوا سعداء لرؤيتي. |
Bunların hepsi, göç etme kararının ürünü olan milyonlarca insandan birkaçı. | TED | هؤلاء جميعًا قلة من ملايين الأشخاص الذين كانوا نتاج قرار الهجرة. |
ve ne kadar farklı da olsa bu benlikler, hepsi içimde ilişkili. | TED | ليس مهما كيف تكون عليه تلك الذوات الأخرى، كلهم كانوا مرتبطين بي. |
ve sürünün aslında bu genç file göz kulak olduğunu anladım. | TED | فعلمت حينها أن بقية القطيع كانوا بالفعل يهتمون بهذه الفيلة الصغيرة. |
Eğer kabul ediyorlarsa, onları teşhis ve tedavi için cesaretlendirin. | TED | إذا كانوا منفتحين على ذلك، شجعهم على طلب تقييم وعلاج. |
Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. | TED | كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء. |
Arkadaştılar ve birbirlerine sarıldılar ve gülüyorlardı ve yüzleri birbirinden bu kadar uzaktaydı. | TED | لقد كانوا أصدقاء، فاحتضنا بعضهم البعض وكانا يضحكان، بالكاد توجد مسافة بين وجهيهما. |
ve madenciler, geçen yüzyılın başlarında burada resmen mum ışığında çalışdılar. | TED | وعمال المنجم في أوائل القرن الماضي كانوا يعملون، بضوء الشموع، حرفيا. |
Yardıma ihtiyaçları vardı ve büyük şirketlerin kendileri de bu ikilemin içindeydiler. | TED | كانوا في حاجة إلى المساعدة و الشركات الكبيرة نفسها لديها نفس المعضلة. |
Yas tutacakları kayıpları... ve bakmaları gereken, ölenlerin yetim çocukları vardı. | Open Subtitles | كانوا منكوبين ومحل عزاء ومن ماتوا تركوا اطفالا تم الاعتناء بهم |
Buraya gelip beni götürecek kadar salaklarsa bu onların problemi. | Open Subtitles | إذا كانوا أغبياء ليأتوا هنا من أجل اصطحابي, فهذه مشكلتهم. |
Myrtle'da bir şeyler öğrendiler, Bu bilgi onların hayatına sebep oldu. | Open Subtitles | لقد اكتشفوا شيئا عندما كانوا في مدينة مارتل وقتلوا لذلك السبب.. |
Mutluydum, çünkü bu çocuklar Scratch'i tam da bizim istediğimiz şekilde kullanıyorlardı. | TED | كنت سعيدًا لأن هؤلاء الأطفال كانوا يستخدمون سكراتش بالضبط كما كنا نأمل. |
Sana tüm bu cinayetleri işleyenlerin... bir grup acemi polis olduğunu söylesem_BAR_şaşırır mıydın? | Open Subtitles | هل تتفاجأ لو قلت لك أن مجموعه شرطيين مبتدئين كانوا يقومون بكل القتل |
Birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler, okul öğrencilerin gitmesini engellemek için daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi. | TED | والبعض، بما في ذلك بعض عائلات الطلاب، كانوا غاضبين أن المدرسة لم تفعل أكثر من ذلك لمنعهم من المغادرة. |
bizi deniz dibine tutturacak uçları kancalı dev demir kancalar olduklarını tahmin ediyordum. | Open Subtitles | إعتقدت بأنهم كانوا أشياء حديدية ثقيلة كبيرة مع خطاف لإحتجازنا في قاع البحر. |
Eskiden olduğu gibi ağlamıyorlar, Eskiden olduğu gibi kavga etmiyorlar. | TED | إنهم لا يبكون كالسابق، و لا يتشاجرون كما كانوا يفعلون. |
Çocukluğumuzu oyunlar oynayarak geçirmiştik, acaba bunlar büyüyünce oynayacağımız oyunların alıştırması mıydı? | Open Subtitles | قضينا طفولة لدينا اللعب. كانوا جميعا الاشعال فقط للمباريات لعبنا مثل البالغين؟ |
onlara bunu yapmaları söylendi; iletişim ağını izleyin, iletişimi denetleyin, internet trafiğini denetleyin. | TED | هذا ما كانوا يقولون لنا عمل اشارات استخبارية برصد الاتصالات رصد تحركات الانترنت |
ELA: İnsanlar bunu her türlü eğlenceli şey için kullanıyorlar. | TED | إ. ل. أ: الناس كانوا يستخدمون جميع أنواع أغراض المتعة. |