Tek bildiğim bu durum karşısında öylesine seyirci kalamayacağım idi. | TED | كل ما علمته أنني لا أستطيع أن أقف مكتوف الأيدي. |
Bir şey yapmamıza gerek yok. Tek yapmamız gereken öğrenmek. | TED | وليس علينا القيام بشىء. كل ما علينا فعله أن نتعلم. |
Tatar yayını da denememe rağmen, Tek elde ettiğim kırık oklardı çünkü | TED | جربت ذلك ,جربة عدة تقنيات كل ما كانت تفعله هو كسر أٍهمي |
Yarasaların sosyal karmaşıklığını anlamak açıklamak için Sadece bu yetiyor. | TED | هذا كل ما في الأمر لتفسير التعقيد الاجتماعي لهذه الخفافيش. |
Başına gelen onca şeyden sonra, aradığın huzuru bu duvarların ardında bulamazsın. | Open Subtitles | بعد كل ما حدث لك الامان الذى تريديه ليس خلف هذه الاسوار |
Nedenini anlamak için Tek yapmanız gereken, ampulün şeklini düşünmek. | TED | ولنفهم السبب، كل ما نحتاجه هو التفكير في شكل المصباح. |
Tek yapman gereken bu numaraları girmek ve özgür olacaksın. | TED | كل ما عليك فعله هو إدخال هذه الأرقام وستكون حراً. |
Tek yapmanız gereken misyonu programlamaktır, insansız hava aracına nereye uçacağını söylemek için. | TED | كل ما عليك القيام به تحديد مسار الرحلة أن تقول للطائرة أين تطير. |
Bu da Tek bir günde, Amerika'daki en büyük üç TV kanalının son beş yılda yaptığı yayının toplamını geçiyor. | TED | وذلك، في يوم واحد، أكثر من كل ما تم بثه من الثلاث شبكات الأمريكية الرئيسية في الخمس سنوات الماضية مجتمعة. |
Ama Tek istedigi Sadece diger insanlar gibi rahat bir hayat yasamakti. | TED | و لكن كل ما أراده هو أن يعيش حياة مريحة مثل الأخرين. |
Söylemeniz gereken Tek şey, bir sürü yusufçuk görüp görmediğiniz. | TED | كل ما عليكم قوله، هل تذكرون رؤية الكثير من اليعاسيب. |
Hayır. Hatırlayacağı Tek şey kafasına bir taş indirdiğim olacak. | Open Subtitles | كل ما سيتذكرة أننى ضربته بصخرة فى رأسه ليلة أمس |
- Kanıt mı? Tek bildiğim Ruth olduğunu söylediği ve Ruth gibi konuştuğu. | Open Subtitles | كل ما اعرفه, انها قالت انها روث, وهى تبدو مثل روث بالنسبة لى |
Yanlış şeyler yapmış olabilirim, ama Tek istediğim biraz mutluluk. | Open Subtitles | ربما فقدت الطريق، ولكن كل ما أريده هو بعض السعادة. |
Bulurum bir tane. Senin Tek yapman gereken benim için gitar çalmak. | Open Subtitles | سأجد واحد ، كل ما عليك فعله هو أن تعزف القيثار لي |
Tek istediğim o çocuk ve onu ilk uçakla Amerika'ya götüreceğim. | Open Subtitles | كل ما أريده هو الصبى وسوف أستقل أول طائرة عائداً لأمريكا. |
Fizik kurallarından bahsetmeyeceğim ama Sadece şunu bilmenizi istiyorum, mıknatıs ne kadar hızlı inerse durma gücü o kadar fazla olur. | TED | الآن، لن أتطرق إلى فيزياء الأمر، لكن كل ما تحتاجون لمعرفته هو أنه بقدر سرعة هبوط المغناطيس، بقدر عظمة قوة الإيقاف. |
Sadece bir çiftçinin ürününe yaptığı gibi sağlıklı büyümenin gerçekleşebileceği ideal ortamı hazırlayabiliriz. | TED | كل ما تستطيع فعله، مثل المزارع هو خلق الظروف التي ستسمح ببدء الازدهار. |
Benimle bu şekilde konuşamaz, onun için yaptığım onca şeyden sonra. | Open Subtitles | لا يمكنها التحدث إليَّ هكذا ليس بعد كل ما فعلته لأجلها |
Pekâlâ, insan müdahalesinden önce var olan her şey yerlidir. | TED | حسناً، كل ما هو موجود قبل تدخل الإنسان هو محلي. |
Ve onlar ellerinde ne varsa denediler. Alışımış psikoterapiyi denediler. | TED | و قد جربوا كل ما عندهم. جربوا العلاج النفسى التقليدى. |
Gazetede yazan her şeyi okudum, hatta beni organizasyona çeken şey kesinlikle buydu. | TED | قرأتُ كل ما كُتب في الصحف، وكان ذلك ما جذبني بالضبط إلى المنظمة. |
tüm olay bundan ibaret bile olsa yeterince ilginç birşey olurdu. | TED | وإن كان ذلك كل ما يتعلق بالأمر، لكان الأمر مثيرا للإهتمام. |
bütün yapmak istediğim, koşu ayakkabılarımı giymek ve kapıdan dışarı koşmaktı. | TED | كل ما أردت فعله هو أن أرتدي حذائي الرياضي والجري خارجا. |
Fakat pek çok kez kadınların gereken her şeye sahip olduğunu gördüm. | TED | و لكني رأيت في حالات عديدة أن النساء يملكن كل ما يحتاجن. |
Çocuklara, gıdalarla ve onları yetiştirmekle ilgili her şeyin anlatıldığı bir sera bu. | TED | إنها بيت أخضر, حيث الأطفال يتعلمون كل ما يخص الغذاء و إنتاج غذائهم. |
Bu konuyu derinlemesine araştırdım, kalbi anlamak için okuyabildiğim kadar okudum, araştırmacılarla tanıştım ve Hindistan'da birçok laboratuvarda çalıştım. | TED | قد استقصيت هذه القضية أكثر وقرأت كل ما بوسعي قراءته لفهم القلب، وقابلت باحثين وعملت في مختبرات في الهند. |
Sadece kendime ait şu kadarcık bir yer istiyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | أريد فقط هذه المسافة الحرة. هذه المسافة هي كل ما أريد. |
Ne demek! Bizim olan herşey aynı zamanda sizin paylaşımınızdadır. | Open Subtitles | بكل سرور، كل ما هو ملكنا هو ملكك لتشاركنا به |
Ve bitirmeden önce güzel ve iyi olan herşeyi paramparça edecekler. | Open Subtitles | و قبل أن ينتهوا سيحطمون كل ما هو جميل و حسن |
ama hala... düşünebildiğim Tek şey içki içmeyi ne kadar istediğim. | Open Subtitles | وسأظل كل ما يمكني التفكير بشأنه هو كم اريد ان اشرب؟ |