Üstelik William Henry Kalesi'nin muhasara altında olduğundan haberi yok. | Open Subtitles | إنه لا يعلم بأن جيش أبي هاجم حصن ويليم هينري |
Aslına bakarsan daha haberi yok. Haberi o gittikten sonra aldım. | Open Subtitles | بالواقع , هو لا يعلم فقد حصلت على الخبر بعدما خرج |
Tüm bu yanlış haberler ve gerçeklik sonrası fikri hakkında -- bilmiyorum -- Joseph Goebbels'in bilmediği bir şey yoktur. | TED | ليس هناك شيء... لا أعلم عنه... جوزيف غوبلز، لا يعلم عن كل هذه الفكرة من وهمية الأخبار وما بعد الحقيقة. |
Aynı zamanda ne zaman kullanıldığını bilmeyen çok saf bir adam. | Open Subtitles | وهو رجل ساذج يتم إستغلاله.. لا يعلم متى سيتم إعطاءه عملا |
bilmediğini söyledi. Etrafa soracaktı. | TED | فأجابني أنه لا يعلم . وسوف يسأل عن الأمر |
Burada seçkin insanlara servis yaptığının farkında değil. | Open Subtitles | هو لا يعلم أنه يتعامل مع ناس ذو طبقة راقية |
Adamın henüz haberi yok ama evi büyük bir değişime uğrayacak. | Open Subtitles | هو لا يعلم بذلك بعد، لكن بيته ستطرأ عليه تعديلات كبيرة |
Angelo yeni bir madalyon satıyor ve Delmon'ın bundan haberi yok. | Open Subtitles | انجيلو يبيع ميدالية اخرى وديملون لا يعلم اي شئ عن الامر |
Bir kızın gerçekten istediklerinden haberi yok. | Open Subtitles | إنه لا يعلم آي شيء عن ماهية ما تريده الفتاة |
Gerçekten aptalca, Varlığımdan bile haberi yok. | Open Subtitles | إن ذلك غباءٌ مِنّي. إنه لا يعلم بوجودي أصلاً. |
Babamın ordusunun William Henry kalesine saldırdığından haberi yok. | Open Subtitles | إنه لا يعلم بأن جيش أبي هاجم حصن ويليم هينري |
Takviye göndermesi gerektiğini bilmediği kesin. | Open Subtitles | وهو بالتأكيد لا يعلم بأمر إرسال التعزيزات |
Hakkımızda hiçbir şey bilmediği için, seçimi ona bırakabiliriz. | Open Subtitles | بما انه لا يعلم شيئا عنا ، أظن انه قراره |
...sonra hiçbir şey bilmeyen bir amatörle yer değiştireyim. | Open Subtitles | تستبدلون شخصاً محترفاً بشخص لا يعلم شيئاً |
Herkesin bir planı var. Şehirde ne yaptığını bilmeyen bir tek ben varım herhalde. | Open Subtitles | كل شخص لديه خطته، أنا الوحيد الذي لا يعلم ماذا يفعل. |
O bilmeden poliçe yapacaksın firma ise onun bilmediğini bilmeyecek. | Open Subtitles | أنتِ تريدين أن تحصلى على البوليصة بدون إزعاجه و هذا يعنى أنه يجب على الشركة ألا تعلم أنه لا يعلم |
- Bak ne diyeceğim. Bu adam kiminle uğraştığının farkında değil. | Open Subtitles | سأخبرك أمراً، ذلك المزّاح لا يعلم مع من يتعامل |
Onu davet etmişlerdi ama o ne umacağını bile bilmiyordu. | Open Subtitles | لقد دعى اليها ولكنه لا يعلم ماذا سيحدث لاحقا |
Baba şirketi sert ama iyi yönetti, oğlunun ise bir şey bildiği yok. | Open Subtitles | الرجل الكبير كان يحكمها بيدٍ من حديد ولكن ولده لا يعلم كيف تدار |
Benim geleceğimi bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يعلم بحضوري أنا لكن انتظر حتى نرى ردة فعله |
Muhtemelen Başbakan Zhuge, etrafımızın bu kadar çok düşman askeriyle sarıldığını bilmiyordur. | Open Subtitles | على الأرجح أن الوزير زهووغ لا يعلم أننا مُحاصرون من قِبل هذه الأعداد الكبيرة من العدو |
- Yani, Daxner Ray' in aslında hala yaşadığını bilmiyor mu? | Open Subtitles | هل لا زال العميل داشنر لا يعلم ان رأي على قيد الحياة ؟ |
Ayrıca hapishanede olduğunu bilmiyorsa, zaten özgür demektir, değil mi? | Open Subtitles | إلى جانب ، إذا كان لا يعلم أنه في السجن إذاً فهو يُعتبر حراً ، أليس كذلك؟ |
Sahibi ölmüş, ancak köpek bunu bilmiyormuş ve hayatı boyunca da beklemeye devam etmiş. | Open Subtitles | سيده كان ميتاً , لكن الكلب لا يعلم و ظل ينتظره طوال حياته |
İnsanlar o 31'ciye gülüyorlar ve o, bunu bilmiyor bile. | Open Subtitles | الناس بضحكون على ذلك المغفل وهو لا يعلم بذلك حتى |
Çoğu insan bunu bilmez ama ton balıkları sıcak kanlıdır. | TED | العديد لا يعلم ذلك لكن التونة من ذوات الدم الدافئ |