Bu nedenle sanırım, bunun ne olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لذلك اعتقد انه ليس علي اخبارك في ماذا هذا يستعمل |
Seni uyarmama gerek yok biliyorum ama çocuğa çok bağlanma, tamam mı? | Open Subtitles | اعلم انه ليس علي تحذيرك. لكن لا تقتربي من الطفل مرة اخري. |
Yaşımdaki köprü için endişelenmeme gerek yok. | TED | ليس علي أن أقلق بخصوص الجسر نحو ماذا في مثل عمري. |
Sonsuza kadar bu post-boşanma bunalımı içinde olmam gerekmiyor değil mi? | Open Subtitles | ليس علي أن أبقى برعب الطلاق هذا للأبد , صحيح ؟ |
dedim. Söyledim, bunun için endişelenmeme gerek yok. | TED | هل ترى ذلك، لكن مجدد كما أخبرتك، ليس علي أن أهتم لذلك. |
Bu iş için aldığı riski anlatmaya bile gerek yok. | TED | ليس علي أن أشرح لكم حجم المخاطرة التي واجهها وهو يقوم بذلك. |
Tibbs'in bir an önce kasabadan ayrılması gerektiğini söylememe gerek yok herhalde. | Open Subtitles | اسمع يا بيل ليس علي أن أخبرك عن مدى ضرورة إخراج تيبس من البلدة |
Sizinle irtibat kurmadan ofise gelmemenizi rica etmeme gerek yok sanırım. | Open Subtitles | اذن ليس علي أن أطلب منك كمعروف شخصي بأن لا تأتي للمكتب حتى أتصل بك |
Sen gitmiyorsan, benim de gitmeme gerek yok. | Open Subtitles | إنتظري إذا لم تذهبي .. فأنا ليس علي أن أذهب |
Sana bunun ne kadar büyük bir olay olduğunu söylememe gerek yok,değil mi? Çünkü çok büyük bir olay. | Open Subtitles | ليس علي أن أخبرك مدى لأهمية ذلك لأنه أمر كبير جداً |
Sonra işlerin karıştığını anlatmama gerek yok, değil mi? | Open Subtitles | وأنا ليس علي اخباركم ، أعني الأمور أصبحت ساخنة ، أليس كذلك ؟ |
Ben bir şey yapmanıza gerek yok. Kendini durdurmak olacak. | Open Subtitles | ليس علي أن افعل أي شيء . أنت ستوقف نفسك |
En azından senden bir şey saklamama gerek yok. | Open Subtitles | حسناً على الأقل ليس علي أن أخفي شيئاً عنك |
Her şeyin kötüye gittiğini söylememe gerek yok. Herkes kötü olduğunu biliyor. | Open Subtitles | ,ليس علي أن أُخبرُكم أن الأمورَ سيئة كُلّ شخصُ يَعْرفُ أن الأمورَ سيئة |
Partilerimi uluslararası sularda vermeme gerek yok artık! | Open Subtitles | ليس علي بعد الآن أن أقيم حفلاتي في المياه الدولية |
En kötüsü de bu konuda dürüst olabilmekti ama sana bundan bahsetmeme gerek yok. | Open Subtitles | الاسوء اننا كنا متعالين عليه, ليس علي ان اخبرك بذلك. |
Şimdi, aranızda daha önce şampiyonluk kazanmış olanlar için, bunun nasıl bir his olduğunu hatırlatmama gerek yok. | Open Subtitles | الان, بالنسبة إلى من فاز منكم بالبطولة مسبقاً ليس علي تذكيركم بالشعور الرائع الذي يحققه ذلك |
Bir yerde olmam gerekmiyor. Benim son günüm. İstediğim yerde olabilirim. | Open Subtitles | ليس علي الذهاب لأي مكان، هذا هو يومي الأخير، ويمكنني التواجد بأي مكان. |
Demek istediğim, bu benim üstümdeki bir yükü alıyor çünkü artık progeriayı varoluşun bir parçası olarak düşünmek zorunda değilim. | TED | هكذا، و بالتالي هذا يحمل عني عبئاً لأنني ليس علي التفكير بمرض الشياخ باعتباره كيان في حد ذاته. |
Ancak Colin, umarim hatirlatmama gerek yoktur. Bolumundeki o kemirgen kostebegi bulamazsan bundan zarar goren herhalde ben olmayacagim. | Open Subtitles | ليس علي أن أذكرك إن لم تجد هذا الواشي الوغد في دائرتك |
Yapmamalıyım tabi yanlış, çok sorumsuzca! | Open Subtitles | ليس علي فعله إنه أمر خاطئ وخالي من المسؤولية تماماَ |
Sakin ol, Gibbs, gerek kalmadı. Kazadaki cesedin kan grubu, 0 RH pozitif. | Open Subtitles | استعد غيبز، ليس علي ذلك صفر إيجابية من الاصطدام |
Bu işi kabul ettiğimde, kıyafetlerimi çıkarmak zorunda olmadığım söylenmişti. | Open Subtitles | عندما استلمت العمل قالوا لي أنه ليس علي أن أخلع ثيابي لم أقل لك هذا |