Buraya geldiğimizden beri daha iyi bir fikriniz yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك فكرة عم لديها أفضل مما فعلت عند وصولنا؟ |
Buraya geldiğimizden beri daha iyi bir fikriniz yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك فكرة عم لديها أفضل مما فعلت عند وصولنا؟ |
Kızınız ya da karınız yokmuş. Demek ki tehdit de yoktu. | Open Subtitles | ليس لديك أي بنات ولا زوجة مما يعني لا أحد لتهديده |
Bahse girerim ki smokin'in yoktur Çünkü bir tane gerekecek | Open Subtitles | . بالتأكيد انت ليس لديك بدلة . لأنك ستحتاج واحدة |
Ve bazı insanlar Lego alışkanlıkları için gereken parayı bu küçük şeyleri satarak karşılıyorlar. Fakat sonra geminize hiç kimse yok. | TED | وبعض الناس سيقومون بتمويل عادة الليغو خاصتهم عبر بيع الناشئين في هذا المجال. لكن بعد ذلك ليس لديك ناشئين يعملون معك. |
"Ama hala bir örneğin olmadığını söyleyip duruyorsun, çok inatçısın. " | Open Subtitles | لكنك تستمر في القول بأنه ليس لديك مثيل, لما أنت عنيد |
Senin hiç saçın yok ki. | Open Subtitles | وماذا فى هذا ؟ ليس لديك كثيرا منه وهذا فارقا كبيرا |
Senin ne kadar ikinci sınıf olduğunu düşünüyor... desem, bana inanmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | كلا, ليس لديك سبب لأخذ كلمة دقيقة مني كم هو يعتبرك بالدرجة الثانية |
Yapacak daha iyi bir işin yok mu, ...mesela kıçına dövme yaptırmak? | Open Subtitles | ماذا قلت للتو؟ ليس لديك شيئاً أفضل لتفعله مثل أن توشمي مؤخرتك؟ |
Acil durumda aranılacaklar listesini boş bırakmışsınız. Aile veya arkadaşınız yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك لائحة للإتصال في وقت الطوارئ، أليس لديك أصدقاء ولا عائلة؟ |
Bize göstermek istediğin yeni bir oyuncak var mı yok mu? | Open Subtitles | هل لديك أو ليس لديك منتج جديد تريد أن تعرضه علينا؟ |
Nerede olduğu veya nereye gittiği hakkında hiç bir fikriniz yok mu? | Open Subtitles | و ليس لديك أي فكرة أين هي أو إلى أين هي ذاهبة؟ |
17 yaşındasın ya. Tek bir eski sevgilin yok mu yani? | Open Subtitles | ليس لديك ولا واحد، أنت في الـ17 وليس لديك خليل سابق؟ |
Evliliğinizde, onun içler acısı olduğunu biliyordunuz. Kaybedecek hiçbir şeyiniz yoktu. | Open Subtitles | تعلم أنّها كانت يائسة من الزّواج بك ليس لديك أيّ لتخسره |
O bizim kedimiz, Boris. Umarım alerjin yoktur. Var mı? | Open Subtitles | تلك قطتنا , أنت ليس لديك حساسية للقطط هل أنت؟ |
Bu durumda kiminle ne yapıp ettiğim seni hiç ilgilendirmez. | Open Subtitles | بهذه الحالة ليس لديك مشكلة مع أي شخص أذهب معه |
Bunu yaptığını biliyorum ve sende kanser ya da iktidarsızlık... olmadığını varsayıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك فعلتها قبلاً وأفترض بأنه ليس لديك السرطان أو العجز الجنسي |
Geliyorum. Niye bu kadar acele ettiğini bilmiyorum. Yapacak bir işin yok ki! | Open Subtitles | أني قادم لم العجلة أيها الزنجي ليس لديك ماتفعلة |
Ölmek zorunda değilsin. Kralının hâlâ sana ihtiyacı var. | Open Subtitles | ليس لديك الحق بالموت ملككِ مازال يحتاجكِ |
Sahip olduğun paraya rağmen hiçbirşeye sahip değilsin. | Open Subtitles | انت تفعل كل شيء من اجل المال فأنت ليس لديك اي شيء |
Kes şu saçmalığı! Beni böyle üzmeye hiç hakkın yok senin. | Open Subtitles | اوقفي هذا الهراء ليس لديك حق في تخبئت هذا الموضوع عنيّ |
Bir aileyi geçindirmenin ne olduğu konusunda fikrin bile yok! | Open Subtitles | . ليس لديك فكرة عن ضرورة منح عائلتك ما تحتاجة |
Onları öldürürken gözlerinin içine bakacak yürek yok sende. | Open Subtitles | ليس لديك الجرأة لتنظر فى أعينهم و أنت تقتلهم |
Bobby Fisher bu hamleye bayılırdı. Kaçacak yerin kalmadı adamım. Ee.. | Open Subtitles | بوبي فيشر سيفخر بهذه الحركة ليس لديك مخرج الآن يا صاح |
- Doğmasına izin veremem. - Seçme şansın olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ــ لا أستطيع أخراجه ــ ليس لديك الكثر من الأختيارات |
O ikisinin ne kadar çok yiyebileceğini hayal bile edemezsin. | Open Subtitles | ليس لديك فكرة ما هذان الاثنان قادران على وضع بعيدا. |
Blaisdell olmadan en ufak bir şansın yok. | Open Subtitles | ليس لديك فرصة لو تَركتَ بليسديل يساعدُك. |