ويكيبيديا

    "مسألة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • mesele
        
    • olayı
        
    • meselesiydi
        
    • sorun
        
    • ilgili
        
    • meselesidir
        
    • konusunda
        
    • sorunu
        
    • önemli
        
    • olayını
        
    • konusu
        
    • işi
        
    • alakalı
        
    • bir şey
        
    • meselesini
        
    Tietjens denen adamı görmem gerek. Bir şiir hakkında acil bir mesele var. Open Subtitles أنا يجب أن أرى ذلك الزميل , تيجنز أنها مسألة مستعجلة حول سوناتة
    Bu da terörist saldırıyı askeri bir mesele haline getiriyor. Open Subtitles مما يجعل هذا الهجوم الارهابي هى مسألة خاصة بالقوات العسكرية
    Eğer olayı mahkemeye taşımaya çalışırsan, eline hiçbir şey geçmez. Open Subtitles إن قررت أن تنافسنا في مسألة الوصاية القانونية. لنتجدمن يساعدك.
    Kaçakçıların ortadan kalkmasıyla yozlaşmış polislerin o beleşçi hayatlarının sona ermesi an meselesiydi. Open Subtitles كانت مسألة وقت فحسب مع التهريب خارج اللعبة موجة الفساد أوشكت على النهاية
    - Bakmak sorun olacaksa ben zevkle... - Ben alerjiğim. O halde... Open Subtitles ان كانت مسألة رعاية سيسرنى لدى حساسية منها ظننت انه بسبب اليربوع
    Tabii bunlar konuyla ilgili değil, çünkü ilerlemenin gerçekleşip gerçekleşmediği sorusu inançla alakalı değil, iyimser bir tutum takınıp bardağın dolu yarısını görmek de değil. TED ولكن كل هذا لا معنى له، ما إذا كان قد تم إحراز تقدم ليس مسألة عقيدة أو نظرة تفاؤلية أو النظر إلى نصف الكوب الممتلئ.
    Bazı hastalar için bu 100 gün ölüm kalım meselesidir. TED بالنسبة لبعض المرضى، هذه المئة يوم مسألة حياة أو موت.
    Ah! Siz Bastiano'dakiler sınır meselesi konusunda başımıza bir sürü iş açtınız. Open Subtitles أنت من الحصن الذي يسبب لنا صداعاً كثيراً بخصوص مسألة تلك الحدود
    Kastettiğim; Pandora'nın kutusu sorunu hakkında endişeli misiniz? TED أعني، ألا تخشون بشأن مسألة صندوق باندورا المحرم في هذه الحالة؟
    Kadınların sağlığı tıpkı eşit ücret politikası kadar önemli bir eşit hak konusudur. TED صحة المرأة هي مسألة متعلقة بالمساوة في الحقوق وبنفس أهمية المساواة في الأجر.
    Belki bu sayıyı açıklamak sadece teknik bir mesele, uzmanlardan başka hiç kimseyi ilgilendirmeyen teknik bir detay. TED ربما شرح هذا الرقم مجرد مسألة تقنية تفاصيل تقنية تهم الخبراء ولكن غير متعلق بأي احد آخر
    Çalışan hafiza ile ilgili temel mesele sınırlı olması. TED الان, مسألة مركزية بالنسبة للذاكرة العاملة انها محدودة.
    mesele dijitali veya teknolojik olanı reddetmek değil. TED ليس الأمر مسألة رفض للرقمية أو رفض للتقنية.
    Biliyor musun bu yeni köpek olayı hakkında başlangıçta emin değildim Open Subtitles حسناً , لم أكن متأكداً حول مسألة الكلب الجديد في البداية
    Stoick şef olduğunda beni sürgün etmesi sadece zaman meselesiydi. Open Subtitles عندما أصبح ستويك زعيماً كان نفيي مسألة وقت لا أكثر
    Atık olarak ayrılan fazlalık dölütçükleri aşırmak hiç sorun olmamalı. Open Subtitles قد تكون مسألة نهب بسيطة سرقة أكياس جنينية معنية للتخلص
    İki ay sonra mayıs ayında, Einstein bu kez atomun varlığıyla ilgili yüzyıllık soruları cevaplayan ikinci bir makale sundu. TED بعد شهرين في مايو قدم أينشتاين ورقة ثانية، هذه المرة بمواجهة قرون في مسألة ما إذا كانت الذرات موجودة فعلا.
    Hareket kabiliyeti, diğer birçok gelişmekte olan ülke sorunları gibi, para veya teknoloji meselesinden çok fazlasıdır, bir eşitlik, adalet meselesidir. TED التنقل، مثل معظم المشاكل الأخرى في البلدان النامية، أكثر من كونها مسألة مال أو تكنولوجيا، هي مسألة مساواة وإنصاف.
    Dün, aile toplantımızı yapıyorduk, ve 'aşırı tepki' konusunda oylama yapmıştık. TED بالأمس فقط، قضينا اجتماعنا العائلي، وقد صوّتنا للعمل فيما يخّص مسألة المبالغة.
    1950'lerde olduğu gibi mi ele alacaksınız sorunu? O yıllarda konu sivil savunma kapsamında görülmüş evlerin bodrumunda sığınaklar inşa edilerek grip salgınından korunmaya çalışılmıştı. TED أتريد أن تخاطب خطر الوباء بنفس الطريقة التي خاطب بها الناس في الخمسينيات مسألة الدفاع المدني، و تقوم ببناء مأوى قنابل صغير مضاد لوباء الإنفلوانزا؟
    Ona bu akşam oldukça önemli bir mevzu konuşacağımızı söyledim. Open Subtitles أخبرتها أنني سأتحدّث إليها عن مسألة مهمة جدًا هذا المساء.
    Bütün tanık olayını biliyormuş fakat daha fazla anlamalarına kadar gidip söylememiş. Open Subtitles يعرف مسألة الشهود لكنه لا يريد إعلام الرؤساء قبل أن يعرف المزيد
    Ve şimdi bunu, sertifika yoluyla almak uçuş testi, ve tüm bu düzenleyici makam onayları süreci söz konusu. TED لذلك فالمهم حقا الآن هي مسألة الحصول على الموافقات أختبار الطيران ، وتمر كل هذه العمليات عبر الموافقات التنظيمية.
    Yani, bu emniyet teşkilatının işi değil mi? TED أعني، أليست هذه مسألة خاصة بتطبيق القانون؟
    Burada konu kötü bir şey yapan kötü insanlar değil. TED لا أعتقد أن هذه مسألة أشخاص سيئين قاموا بأعمال سيئة.
    Tıp Enstitüsü meske meselesini incelemeye çalıştı. TED حاول معهد العلوم الطبية البحث في مسألة الكمامات أو الأقنعة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد