İşte burada. Düşük uyku dalgasından sonra ani bir sıçrama var. | Open Subtitles | و الآن، ها هي هناك تغير مفاجئ من موجات النوم الهادئة |
Onların şöyle dediklerini duyuyorum "Teşekkürler Tanrım ani oldu." "En azından acı çekmedi." | Open Subtitles | واسمعهم يقولون أشياء مثل، الحمد لله لانه كان مفاجئ ماتت بدون الشعور بالألم |
Ponpoko'nun 32. yılının yazında, Takaga Ormanı'ndan Gonta sorumluluğunda, on genç rakun dönüştü ve insanlara karşı sürpriz bir saldırı başlattı. | Open Subtitles | بصيف ذلك العام مع قيادة جونتا من غابة تكاجا عشرة من الراكون المتحولن قد عزموا ان يقوموا بهجوم مفاجئ على البشر |
Onun, sizin gibi kaçıklar tarafından yetiştirildiğini görmekte ayrı sürpriz. | Open Subtitles | وكان الأمر مفاجئ أن بنشأ ويكبر على يدي مجنون مثلك |
Katil herhâlde aniden paniğe kapıldı veya pişmanlık krizine girdi. | Open Subtitles | أظن أن القاتل أصابه هلع مفاجئ أو أحس ببعض الندم |
Walt birden bire Lazer Tag'e yatırım yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | والت قرر بشكل مفاجئ أن يستثمر في مجال ألعاب الليزر |
-Lady Penelope hizmetinizde -Alan bir tanem -Baban beklenmedik şekilde alıkonuldu | Open Subtitles | آلان، أبوكَ حُجِزَ بشكل مفاجئ هو يُطْلَبُ مِنْي اصطحابك |
- Bahsetti. - ani verilmiş bir karar olduğunu düşündünüz mü? | Open Subtitles | ــ نعم ــ هل تشعر أنّه قرار جاء بشكل مفاجئ ؟ |
ani bir panik seli tüm vücuduna yayıldı ve onu terli avuçlar, sersem bir kafa ve çok hızlı atan bir kalple baş başa bıraktı. | TED | اندفاع مفاجئ من الذعر اجتاح جسمه، مما أصاب الكفين بحالة تعرق ، وتسارع في دقات القلب و تشوش بالذهن |
Bunu neredeyse hemen ses tellerimizin ani kapanması takip ediyor ve aralarında boşluk da kapanıyor, ki boşluğa da Glottis (gırtlak) deniyor. | TED | ويتبعه فوراً تقريباً انغلاق مفاجئ في الحبال الصوتية والفراغ الذي بينهم، والذي يسمى لسان المزمار. |
Bu etiket yer ve derinliği ölçüyor ve ani hızlanma ile tetiklenen gerçekten küçük, hoş bir kamerası var. | TED | لتقوم بقياس الموقع والعمق، كذلك مرفق بها كاميرا صغيرة لطيفة تعمل عند حدوث تسارع مفاجئ. |
Ağaçlar yolun kenarındaysa araçlar daha yavaş giderler ve elbette bazen de ani bir hızla yavaşlarlar. | TED | وتكون سرعتها أبطأ في حال وجود أشجار على الطريق، وقد يحدث أن يقلل السائقون السرعة بشكل مفاجئ أحيانًا. |
Bu saati dört yıl önceki sürpriz bir emeklilik partisinde verdiler. | Open Subtitles | حصلت على هذه الساعة في حفل تقاعد مفاجئ قبل 4 سنوات. |
Şimdi, oturup başparmağımı havada tuttuğum zamana sürpriz bişeyler çıkarmaya çalıştığım zamana dönelim. | TED | والآن بالعودة لي ولأصبعي المعلق في الهواء في محاولة إيجاد شيئ مفاجئ. |
Ve eğer bu benim beş dakikamın sonuysa, size şunu söylemek isterim hakikaten hayatta kaldım ve bu bir sürpriz oldu. | TED | وإذا كانت هذه هي نهاية الخمس دقائق، فأريد أن أخبركم بأنني عشت بالفعل، بشكل مفاجئ |
-Sonra arkasında destek trenlerimiz bulunan ordu isyancıların sol kanadına sürpriz saldırı için ilerleyecek. | Open Subtitles | ثم الجيش , المدعم بقطارات الإمدادات خاصتنا سيتقدم بهجوم مفاجئ |
Sonra, aniden, sonraki 12 saat boyunca on kelimede bir göndere basıyor. | Open Subtitles | ،ثم بشكل مفاجئ ،للـ12 ساعة اللاحقة ضغط على الإرسال كل عشر كلمات |
Sonra birden laboratuvarda tehlikeli deneyler dahi yapabildiler. | TED | ومن ثم يؤدوا على نحو مفاجئ تجارب خطيرة في المختبرات أيضاَ. |
Kaçmayı planladıkları tarihten bir-iki gün önce beklenmedik şekilde onlara katıldım. | Open Subtitles | بيوم أَو إثنان قبل الفرارِ المقصودِ، إلتحقتُ بهم بشكل مفاجئ. |
#Şiddet patlaması olmuştu, birdenbire ve pervasızca. | Open Subtitles | كان العنف ينفجر أحيانا بشكل مفاجئ و متهور |
Nükleer Kontrol Komisyonu'ndan geliyoruz. Çalışanların yeterliliğini ölçen süpriz bir test yapacağız. | Open Subtitles | نحن من لجنة تنظيم مانع الطاقة النووية هذا إختبار مفاجئ لمؤهلات العاملين |
Yeni Düzen'in zaferleri, herkesin serbest ekonomi anlayışının gaddarlığını bir anda anladığı için meydana gelmedi. | TED | إن انتصارات الصفقة الجديدة لم تحدث، لأنه بشكل مفاجئ فهم الجميع وحشية مبدأ عدم التدخل. |
Bu sayısını okumamış olmana çok şaşırdım. | Open Subtitles | أنا مفاجئ أنت ليس لك قرأ تلك القضية. عندي. |
Sahte bir adı devamlı kullanman, ansızın şeytana uyma ve önceden tasarlanmamış bir hareket hikâyenle tutarlı değil. | Open Subtitles | الاستعمال الكثير لأسم شهرة ليس متسق مع قصتك إغراء مفاجئ وإندفاع غير متعمد |
Dün akşam oldukça huzursuzdu ama bu hiç de şaşırtıcı olmadı. | Open Subtitles | لقد كانت هستيرية ليلة أمس و لكن كان هذا مفاجئ بالكاد |
Böyle para isteme şekli beni biraz şaşırttı. | Open Subtitles | انه امرٌ مفاجئ, كوسيلة للمطالبة بمزيداً من المال. |
Hatta çıkımdaki sürprizler hâlâ kafamda olduğu için şaşırmadım değil. | Open Subtitles | أتعلمين,أنا مفاجئ يمكنني حتى أن أدخل هنا مع كل المفاجئات التي أخبئها في أكمامي |