ve ayrıca kanıtlayabildi mi, bu çok önemli bir aşamadır. | TED | اي يجب التحقق من صحتها .. وهذه خطوة مهمة .. |
Daha önce söylediğimiz gibi, hareket bu türden canlı sistemler için çok önemli. | TED | كما سمعتم في البداية، فإن الحركة مهمة جداً لهذه الأنواع من الأنظمة الحية. |
Takvim, yıl boyunca çok önemli fikirlerle yüzleşmenize olanak sağlamanın bir yolu. | TED | التقويم هو طريقة للتاكد انه خلال السنة سوف تملاء بأفكار مهمة جوهرية |
görevi güveni yeniden inşa etmek olarak belirlemek, bence bazı şeyleri geriye götürüyor. | TED | أعتقد أنّ وضع مهمة إعادة بناء الثّقة نصب أعيننا ستكون له نتائج عكسيّة. |
Resmi bir iş için buradayım. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | أنا هنا في مهمة رسمية لا وجود لما يدعو للقلق |
Bulgular önemlidir, bilim insanı olmak için birçok şey bilmen gerek, orası öyle. | TED | الحقائق مهمة. يجب علبكم أن تعرفوا أشياء كثيرة لتصبحوا علماء. هذه هي الحقيقة. |
önemli dağılımsal sonuçlar vardır, ve onlar her zaman düşündüğünüz gibi değiller. | TED | فهنالك توزيعات مهمة لنتائج هذه التتغييرات، وهي لا تتطابق دائما مع توقعاتنا. |
Bunlardan biri belli ifadelerin hayatta kalmak için önemli olması. | TED | إحداها هي أن بعض التعبيرات مهمة للبقاء على قيد الحياة. |
Üzerinde çalıştığımız alanlardan bir kaçının çok önemli olduğuna inanıyorum. | TED | هناك بعض المجالات التي اعتقد بأنها مهمة جداً لنركز عليها. |
Doğanın en iğrenç yaratıklarının bile önemli sırları vardır, bir hamam böceği sürüsünün üzerine doğru gelmesini kim ister? | TED | حتى أقبح المخلوقات في الطبيعة لديها أسرار مهمة ، لكن من يريد سرباً من الصراصير أن يقترب منه ؟ |
önemli sağlık mesajı: blog yazma sağlığınız için tehlikeli olabilir, özellikle de erkekseniz. | TED | رسالة صحية مهمة: التدوين قد يكون خطرا على صحتك، خصوصاً إذا انت مُذكر. |
O kadar önemli bir kavram ki türümüzün yaşamı ve sürmesini ona borçluyuz. | TED | إنها ظاهرة مهمة جداً بحيث أن نجاة و تقدم نوعنا كبشر يعتمد عليها، |
Bu da bir soruna yol açtı. Çünkü ultraviyole ışık cilde zarar verebilse de aynı zamanda önemli bir faydası da vardır. | TED | وقد شكّل هذا مشكلة لأنه على الرغم من أن الأشعة فوق البنفسجية قد تدمر البشرة، إلا أنها تمتلك منافع مهمة ومماثلة كذلك. |
Ve bunun bu kadar önemli olmasının ve yaptığımız her şeyin bu kadar önemli olmasının nedeni bu fikirlere olan ihtiyacımız. | TED | و جزء من لماذا هذه الاشياء مهمة و كل الاشياء التي نفعلها مهمة غير أن هذه هي الأفكار التي نحتاج إليها. |
Onlara barınma imkanı sağlarsan, asil bir görevi yerine getirmiş olacaksın. | Open Subtitles | اذا كنت قادرا على اعطائهم مساكن لائقه لكنت أديت مهمة نبيلة |
Gainsborough görevi İçin Kleranslı Personel Listesi, emreden General C.H. Melchett. | Open Subtitles | أسماء المصرح لهم بمعرفة مهمة غينزبورو، كما كتبها الجنرال س. هـ. |
Bir iş için yarım saatliğine gönder onu ama kuşku uyandıracak şekilde yapma. | Open Subtitles | أرسله في مهمة قصيرة لمدة نصف ساعة ولكن لا تجعل الأمر يبدوا مريبا |
Bu iyi bir şey değil, çünkü hikâyeler önemlidir ve birçok açıdan sezgi sahibi olmamızı sağlarlar, fakat medyaya ihtiyacımız var. | TED | وهذا الشيء ليس جيدًا، لأنه بينما القصص هي مهمة وتساعدنا في تكوين رؤى في مجالات كثيرة، نحنُ بحاجة إلى وسائل الإعلام. |
Aslında bugün, bilimsel bir görevde ona eşlik etmeni umuyordum. | Open Subtitles | فى الحقيقة كنت أتمنى ان ترافقيه الليلة فى مهمة علمية |
İnandığım şey, sizin insanların hayatlarının benim imkansız bir işi başarıp başaramama bağlı olduğu saçma bir senaryo yarattığınız. | Open Subtitles | ما أعتقده أنك سببت واقعاً سخيفاً حيث تعتمد عليّ أرواح الناس وأنا أحاول وأفشل في مهمة واضح أنها مستحيلة. |
Bu gece golf sahasını gözlemek gibi muazzam bir görevim var. | Open Subtitles | الليلة ل يجب أن يعاني من خلال مهمة تطوق ملعب للجولف. |
- Bu benim ilk görevim değil. - Tabii ki ilk görevin. | Open Subtitles | لا هذه ليست اول مهمة لي أنا أعتقد أنها اول مهمة لك |
Çiftler bir şeyleri boşvermiyor ve küçük meseleleri büyük bir sorun haline getirmiyorlar. | TED | الذين لا يدعون الأمور تمر والذين لا يدعون الأمور التافهة تصبح أمورا مهمة. |
Dünya başkanı, aileni çok gizli bir uzay görevine çağırdı. | Open Subtitles | رئيس العالم استدعى والديك في مهمة سرية للغاية في الفضاء |
İlk görevimiz, öğrenim krizinin ne büyüklükte olduğunu | TED | كانت أول مهمة لنا أن نعرف: ما مدى سوء أزمة التعلّم؟ |
Nasıl toplandığımızın önemi de çok büyük zira toplantı tarzımız aynı zamanda hayatımızı nasıl yaşadığımızı gösterir. | TED | إن طريقة تجمعنا مهمة لأن هذه الطريقة تمثل أسلوبنا في العيش. |
İngilizce Güney Kore'de çok önemliydi ve bu yüzden 3. dilimi öğrenmek zorundaydım. | TED | كانت اللغة الإنجليزية مهمة جداً في كوريا الجنوبية لذا إضطررت لأن أبدأ تعلم لغتي الثالثة |
Bir binanın yanından geçerim, eğer pencerede ışık varsa bir işim olur. | Open Subtitles | أنصت، أمشي بجانب مبنى ولو كان هناك ضوء منار بالنافذة، فلديّ مهمة |
Ve birlikte... hayatlarının en zor görevini... üstlenmeye karar vermişler. | Open Subtitles | وقررا.. أنهما معاً سيكونون جزء من أخطر مهمة على الإطلاق |