Dünyanın normal düzeyden 3.3 kat daha yukarı bir seviyede hislerinin olduğunu görüyoruz. | TED | نرى أن العالم يستخدم مشاعراً أكثر ب 3.3 مرة من المستوى العادي الآن. |
Üzerinde çalıştıkları şey hakkında kimsenin herhangi bir fikrinin olmadığı ortak, dağıtılmış müzik yapma işine bunun nasıl uygulanacağını görmek istedik. | TED | أردنا أن نرى كيف أن هذا ينطبق على التعاون ، والتوزيع الموسيقى، حيث لا يدري أي من الأشخاص ما يعمل عليه. |
Fakat yakın bir gelecekte, arabaların birbirleriyle konuştuğu günleri de göreceğiz. | TED | لكن قريب سوف نرى الايام التي تتحدث فيها السيارات لبعضها البعض |
Cesetleri görmedik ama bir çok kadın ve çocuğu kanlar içinde yatarken gördük. | Open Subtitles | لم نرى قتلى لكننا رأينا العديد من النساء والأطفال غارقة في برك دماء |
Hepimiz bir yere oturur ve aynaya bakarız ve geçmişimizi görürüz. | Open Subtitles | نحن جميعأ سنجلس أمام المرآة وسوف نرى أمور حياتنا فى الماضى |
Burada küçük bir adamın ya da bir kadının yürüdüğünü görüyoruz. | TED | نرى هنا أن هناك رجلاً يمشي على طول، أو ربما إمرأة. |
Trans ve doymuş yağdan uzak yenilikçi ürünleri ile bir devrime yol açan, Dow Kimyasal gibi kuruluşlar görüyoruz, | TED | نحن نرى منظمات مثل داو للكيماويات تقود الثورة بعيداً عن الدهون الغير مشبعة والدهون المشبعة مع ابتكار منتجات جديدة |
Yani Çin'in nasıl bir yol izlediği hakkında değerlendirme yapmaya çalışırken bunun tam tamına bir açık oturum olduğunu görüyoruz. | TED | لذلك عندما نحاول تقييم هذا السؤال عما إذا كانت الصين رائدة حقًا، فيمكننا أن نرى أنه ما زال جدلًا مفتوحًا. |
Tıpkı yürümek ya da görmek gibi, doğuştan sahip olduğumuz bir hak. | TED | إنه حق جيني لدينا ، كما أننا نمشي أو نرى أو نسمع. |
Normal, zeki sayılabilecek bir kadın ağlamayı hiç bırakmayan bir çocukla aynı odaya konduğunda ne olacak görmek istedik. | Open Subtitles | أردنا ان نرى ماذا سيحدث إلى هذه المرأة الطبيعية ذات الذكاء الطبيعي إذا حبسناها برفقة طفل لايتوقف عن الصراخ |
Bir aktristin herhangi bir bağlantısı olmadan... film dünyasına nasıl girdiğini... ve nasıl iyi bir aktris olabileceğini görmek için. | Open Subtitles | كي نرى كيف يمكن لممثلة لا تملك علاقات تقوم بأخذ دور في الفيلم و كيف يمكن أن تصبح ممثلة ناجحه |
Bunu ailelerinize açıklamak zorunda kaldığınız zaman ne kadar komik olduğunu göreceğiz. | Open Subtitles | سوف نرى كيف ترى هذا الشئ مُضحكاً حينما تضظر إلى تفسيره لأهلك |
Sayın Yargıç, bu sefer, yine idam cezası tutukluları ile göreceğiz. | Open Subtitles | سيادة القاضية، نحن نرى هذا مرارا مع السجناء المحكوم عليهم بالاعدام |
Bir tek spesifik zarara ait hiçbir delil görmedik ve bu nedenle aldığım kararlarla ilgili vicdanen rahatım. | TED | نحن لم نرى أية أدلة أو حتى حادثة مجردة لأذى معين وبسبب ذلك أنا مرتاح مع القرار الذي قمت به |
Görmeyi bekledigimizi görürüz ve bu her zaman gerçekte olan sey degildir. | Open Subtitles | نحن نرى ما نتوقع ان نراه ليس بالضرورة, ما هو موجود بالفعل |
Anne, birbirimizi daha az görmemiz gerektiğini sen söyledin. Hayır. | Open Subtitles | أمي, لقد قلتِ أن علينا أن نرى بعضنا بشكل أقل |
Çok geçmeden, tüm dünyada binlerce sanatçının AIR-INK kullanmaya ve buna benzer sanat eserlerinin ortaya çıkmaya başladığını görmeye başladık. | TED | بدأنا نرى في الحال، أن الآلاف من الفنانين حول العالم بدأوا في استخدام إير إنك، وبدأت أعمال فنية كهذه بالظهور. |
Şimdiye kadar gördüğümüz veya duyduğumuz bu. Hiç kimse nedenini bilmiyor gibi. | Open Subtitles | إن هذا كل ما نرى ونسمع منه الآن لا أحد يعرف السبب |
Bu notayı çalıp hareketleri 250 kez büyüttüğümüzde bardağın sese tepki olarak nasıl titrediğini ve çınladığını açıkça görebiliriz. | TED | وعندما نعزف النوتة ونكبر الحركات 250 مرة، نستطيع بوضوح تاماً أن نرى كيف يتذبذب الكأس والصدى في استجابة للصوت. |
Bu şey başladığından beri ne kimseyi gördük ne de konuştuk. | Open Subtitles | نحن لم نرى أو تحدثنا إلى أي شخص منذ بدأت الحرب |
Korkulması gereken çok, çok fazla şey var, fakat elimizden geldiğince birbirimizi korkutmamıza hiç gerek yok ve şimdi yeni bir dünyada yaşadığımızı görmeliyiz. | TED | هنالك الكثير مما علينا أن نخشى حياله، ولكننا لسنا بحاجة أن ننقل مخاوفنا إلى الآخرين، نحن بحاجة لأن نرى أننا نحيا في عالم جديد. |
Biliyorsun, sen her zaman birbirimizi görmüyoruz diye şikayet edersin. | Open Subtitles | تعرفى، دائماً ما تشتكي من أنّنا لا نرى بعضنا البعض |
Arabaları adım adım akıllı yaparak, gerçekten ihtiyacımız olan kazanımları görmeyeceğiz. | TED | لذا فقط بجعل السيارة أكثر ذكاء، لن يمكننا أن نرى الفوز الذي نريده بالفعل. |
eğer bunun gibi birçok resim çekersek, düzinelerce resim ve onları bir araya getirirsek ve ışığın nasıl sektiğini analiz etmeye çalışırsak gizli objeyi görebilir miyiz ? | TED | ولكننا سنلتقط الكثير من أمثال هذه الصور والعشرات من مثل هذه الصور ونضعها معاً ونحاول تحليل الارتدادات المختلفة للضوء وبعد ذلك، هل يمكننا أن نرى الجسم الخفي؟ |
Bölge savcısının ofisini arayıp savcıda ne olduğuna bakayım mı? | Open Subtitles | ربما نتصل المدعى العام نرى ما لدى المدعى فى ملفه؟ |