Ve bununla baktığınızda, siber-illüzyonistin zihnine bir anlık göz atmış oluyorsunuz. | TED | وحين تنظر من خلالها، تلقي نظرة خاطفة على ذهن مخادع سيبراني. |
Bu soruyu cevaplayabilmek için bu dünya haritasına bir göz atalım. | TED | للإجابة على ذلك السؤال، دعونا نلقي نظرة على خريطة العالم هذه. |
Şuna bir Bak. Biraz heyecan. - Lucia, sana uygun gibi görünmüyor mu? | Open Subtitles | ألق نظرة يبدو هذا مثيرا ماذا حدث مقتل تاجر اعمال فنية في بالبوا |
Pekala, içeri girin, arkadaşlar. Hoşça vakit geçirin Bugünün avına bakın. | Open Subtitles | حسناً، تعالوا ايها الشباب استمتعوا بوقتكم القى نظرة على صيد اليوم |
Yeni bir platformda çalışan Bruce'un bilgisayarda üretilmiş bir versiyonunu bakalım. | TED | ولنلقي نظرة على النسخة المولدة بالكمبيوتر لبروس، يعمل في بيئة جديدة |
Ben yukarı çıkıp bir bakayım. Hasar fazla ise ben öderim. | Open Subtitles | سألقى نظرة هناك وأرى إذا كنت فقدت أيّ بلاط من السقف. |
Tüp bebek yöntemini anlamak için bebek yapımının doğal yöntemlerine bir göz atmalıyız. | TED | ولفهم الإخصاب المساعد، نحتاج في البداية لإلقاء نظرة على العملية الطبيعة لإنجاب الطفل |
Bugün yemek odasının dekorasyonuna bir göz atma şansım oldu. | Open Subtitles | اليوم كان لدى الفرصة لألقى نظرة على غرفة طعامك الجديدة |
Teğmen buraya gelip şuna bir göz atmak ister misiniz? | Open Subtitles | ايها الملازم الا تريد ان تجيء وتلقي نظرة على هذا؟ |
Bu işi harcatma. Tüm istediğim kısa bir göz atman. | Open Subtitles | لا تضيع مجهودي، كل ما أطلبه منك هي نظرة سريعة. |
İyi Bak, günün birinde onunla röportaj falan yaparsın belki. | Open Subtitles | إلق نظرة جيدة عليها . ربما تلتقى بها يوماً ما |
Hadi, şu güzel oltalık balığa Bak. Derinliklerden gerçek bir deniz kızı. | Open Subtitles | هيا، القي نظرة على هذه السمكة المنفوخة عروسة بحر حقيقية من الاعماق |
En azından biz bu işin arkasında kim iyi Bak var. | Open Subtitles | حسناً ، على الأقل ألقينا نظرة جيدة على من وراء هذا |
Harika bir adamla evleniyor ve şu taşa bir bakın! | Open Subtitles | وهي الزواج من رجل رائع. وإلقاء نظرة على هذه الصخرة. |
Etrafa göz atın kurtarabileceğiniz bir şey var mı diye bakın. | Open Subtitles | ألقوا نظرة حولكم أنظروا إن كان هناك أي شيء يستحق الإنقاذ |
Bunun nasıl çalıştığını görmek için özel bir videoya bakalım. | TED | لنلقي نظرة على فيديو محدد بحيث يمكنك رؤية كيفية عملها. |
Bırak da bakayım. Bak, olayların planladığımız gibi gerçekleşmediğinin farkındayım. | Open Subtitles | لنلق نظرة اصغ، أدري بأن الأمور لم تسير كما خططنا |
Peki, şimdi buna daha yakından bakmak istersek ne olacak? | TED | الآن، ماذا إذا أردنا أن ننظر إلى ذلك نظرة أقرب؟ |
Böylece robotiğin geleceği hakkında yeni bir bakış açısına sahiptim: dönüşenler. | TED | هذه كانت اللحظة التي حفزت لدي نظرة مستقبلية لهندسة الروبوتات: المتحولون. |
Ya da görür görmez anladığınız o hayal kırıklığıyla bakışı. | TED | أو نظرة الإحباط تلك التي تستشعرها من على بعد أميال. |
Sana biraz garip gelecek ama mahsuru yoksa girip eve bir bakabilir miyim? | Open Subtitles | قد يكون هذا غريباً بعض الشيء، لكن أتساءل إن استطعتُ الدخول لإلقاء نظرة. |
Sadece oraya gidip etrafa bir bakacağım. Kimse beni görmeyecek. | Open Subtitles | سأذهب لهناك فقط و ألقي نظرة و لن يراني أحد |
baksana. Gazeteme göz atmak ister misin? | Open Subtitles | يا هذا الا تريد ان تلقى نظرة على صحيفتى ؟ |
Tabii bunlar konuyla ilgili değil, çünkü ilerlemenin gerçekleşip gerçekleşmediği sorusu inançla alakalı değil, iyimser bir tutum takınıp bardağın dolu yarısını görmek de değil. | TED | ولكن كل هذا لا معنى له، ما إذا كان قد تم إحراز تقدم ليس مسألة عقيدة أو نظرة تفاؤلية أو النظر إلى نصف الكوب الممتلئ. |
Aubrey'in disk sürücüsünü tekrar kontrol etmeliyim diye düşünmüş - tüm, değil mi? | Open Subtitles | فكرت انه يجب علي ان القي نظرة اخرى على القرص الصلب الخاص بأوبري |
Çoğunlukla, insanlar bir bakıp çığlık atarak tepeden aşağı kaçıyorlar. | Open Subtitles | عادةً ، من نظرة واحدة ، تهربُ الناس صارخةً للأعالي |
İçeri baktım, kimse yoktu. Lawrence'ı bulabilir miyim diye evine gittim. | Open Subtitles | ألقيت نظرة ثم لم يكن هناك أحد، لذا ذهبت إلى السقيفة |