onun yerine, içerik, ortak aktivitelerden değil televizyon programlarının içerdiklerinden ortaya çıkıyor. | TED | بالمقابل، المحتوى، الانشطة المشتركة، هي المحتوى في التلفاز الذي يحرك هذه المحادثات. |
O benimle ilgilidir. Birisi onun burada ekranda olmasından çok memnun olacak. | TED | هي من أقربائي. سيسعد شخصا ما كثيرا لرؤية صورتها هنا على الشاشة. |
Bankacı olmanı isteyen ailendi. senin için tasarladıkları şey oydu. | Open Subtitles | عائلتك هي من دفعك إلى العمل كمصرفيّ، كان حلمهم لك |
Frasier, açık konuşmak gerekirse boş zamanımı senin nasıl yaşadığını düşünerek geçirmiyorum. | Open Subtitles | لاكون صريحة معك ,انا لا امضي ساعات فراغي متخيلة كيف هي حياتك |
Hey, eve gir... ve bunu sarmak için bana birşey getir. | Open Subtitles | هي , اذهب إلى البيت وإجلب لي شيئاً لأطوي هذه عليه |
Neden mi? 2000'lerin başında daha yüksek oranda güvenilir insana sahip ülkelerin refah düzeylerinin daha fazla olduğunu göstermiştim. | TED | لماذا؟ لقد تبين لي في بداية هذه الألفية ان الدول التي لدى سكانها نسبة ثقة مرتفعة هي الأكثر إزدهاراً |
Aslında bu sevimsiz ve genellikle iyi haberler içermeyen başlığın, konferansın konusuna pek de uygun düşmeyen bir yanı var. | TED | صحيح ان هذه ليست بمواضيع مُفرحة ولا هي بمواضيع قد ينتج عنها اخباراً جيدة والتي عادة يفوح هذا المنتدى بها |
Endişelendim. onun yanında olmanın bende nasıl bir etki yaratacağını bilmiyordum. | TED | كنت قلقة. لم أكن أعرف كيف هي ردة فلعي لكونها بجانبي. |
Karanlık madde etkileşim yapmayı pek sevmez, kütleçekimi ile olan dışında. Tabi onun hakkında daha fazlasını bilmek istiyoruz. | TED | المادة المظلمة هي أمر لا يحبّذ التّفاعل كثيرا، إلاّ من خلال الجاذبية، وبالطبع نحن نرغب في معرفة المزيد عنها. |
Üçüncü kural, ben bu bilgiyi geri aldığımda o sadece birinin boyu, kilosu ve nerede doğduğu bilgisinden ibaret değil, onun bağları olmalı. | TED | الشرط الثالث هو أنني عندما أحصل على تلك المعلومات فهي لا تحوي فقط طول ووزن شخص ما أو متى وُلد، هي تحوي علاقات. |
" yeryüzünde ve gökyüzünde krallığın egemen olsun... " senin istediğin olsUn. | Open Subtitles | ليأت ملكوتك, ولتكن مشيئتك في الأرض كما هي في السماء |
Tüm yaptığı, senin yaptıkların gibi. Belki seni sevebilirdi bile. | Open Subtitles | وكل ما فعلته هي أنها معجبة بك بل ربما تحبك |
Ama senin ihtiyacın olan şeyin ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | ولكني ممرت بوقت عصيب اكتشف ماذا فعلت لي ما هي متطلاباتك. |
Hey baba, İncil zamanındayım ve bir stad dolusu insan beni alkışlıyor. | Open Subtitles | هي, ابي, انا في زمن الانجيل, ويوجد ملعب ممتلئ بالناس ويصفقون لي |
Hey, Hey, Hey. Henüz Tobin Bridge'e yüklenmenin zamanı değil, tamam mı? | Open Subtitles | هي هي هي انه ليس الوقت للقفز من جسر توبين بعد حسنا |
Ve burada problem olarak göze çarpan Afrika'dır, değil mi? | TED | و هذه هي أفريقيا التي مازالت تمثل مشكلة في الأسفل,صحيح؟ |
Ve herkesin buradan alacağı ders şuydu: insanları mutlu etmenin yolu onlara daha pahalı bir şey vermek, arzulanacak bir şey. Değil mi? | TED | و كان الدرس المستفاد لكل شخص هو أن طريقة جعل الناس سعداء هي أن تعطيهم شيئا أكثر سعرا, شيئا يطمحوا إليه. اليس كذلك؟ |
bu, dünyanın gece görüntüsü ve gezegenimizi küresel bir boyutta nasıl etkilediğimizin en çarpıcı örneklerinden birisi de bu. | TED | هذه هي أرضنا في المساء، وذلك واحد من أكثر الأمثلة إثارة عن كيف أثرنا على كوكبنا على نطاق عالمي. |
dedim. Babam bir gün, " İki nokta arasındaki en kısa mesafe nedir? " | TED | وذات يوم قال لي .. ما هي اقصر مسافة بين نقطتين ؟ |
bu çok iyi. Şİmdi sorumuz şu, bunların hangisi doğru cevap? | TED | حسن ذلك جيد. السؤال هو ما هي إذن الإجابة الصحيحة ؟ |
şeklindeydi. O 100.000 insana, o 100.000 mektuba benim mesajım ise: Washington'u beklemeyin. | TED | رسالتي لهؤلاء المئة ألف شخص، هذه المئة ألف رسالة هي: لا تنتظروا واشنطن. |
bunlar sözde şaka yollu söylenmiş olsalar da aslında tehlikeliler. | TED | صحيح ان هذه العبارات هي من قبيل المزاح ولكنها خطرة |
İşte Çinlilerin devlet algısı bu, bizimkinden çok ama çok farklı. | TED | هذه هي نظرة الصينين لحكومة الصين وهي مختلفة جداً عن نظرتنا |
Bence, birey olarak hepimiz için, özel ve mesleki hayatlarımızda olduğu kadar, toplumsal olarak tamamımızı etkileyen bir sorun. | TED | انها مشكلة كبيرة لنا على الصعيد الفردي والشخصي والعملي والاجتماعي واعتقد ان هذه المشكلة هي أمرٌ تراكمي نتاج ثقافتنا |
Ve yöneticiler basitçe yaptıkları iş insanları rahatsız etmek olan kimselerdir. | TED | والمديرين هي اساسا : اناس مهمتها هي مقاطعة و تشويش الناس. |