"وجود" - ترجمة من عربي إلى تركي

• olmalı
• diye
• vardır
• olmadığını
• olduğuna
• burada
• yoktur
• yoktu
• olmak
• da
• olmasını
• olmasına
• var
• varlığını
• olduğunu

- Aramızda bir casus olmalı. - Casusun icabına bakıldı.
لابد من وجود جاسوس بيننا لقد تم العنايه بهذا الجاسوس

Hayır, başka bir "kıç öpme yarışması" olmayacak. Başka bir yol olmalı
لا لن نقوم بمسابقة تقبيل المؤخرات لا بد من وجود طريقة أخرى

Tekrar ediyorum, şahit olarak, Bayan Moore diye birisi yok.
يجب أن أكرر بأن السيّدة مور لا وجود لها كشاهدة

Bir tecavüzcünün izini sürmek bir katilinkinden kolaydır, çünkü tanıklar vardır.
من الاسهل ان نتعقب مغتصب بدلا من قاتل بسبب وجود شهود

Bu tek tanrı bütün insanların eşit olduğunu ve kimsenin köle olmadığını söylüyor.
هذا الرب الواحد يقول أن جميع الناس سواسية و أنه لا وجود للعبيد

Sadece bazı ülkeler serbestleştirme... ...veya düzenleme olmaksızın ... ...cazip yatırımların ve ticari teşvikin... ...en iyi yol olduğuna inanıyorlar.
بعضهم عبارة عن بلدان تؤمن بأن إزالة التشريع أو عدم وجود التشريعات هو أفضل طريقة لجلب الاستثمارات و الترويج للتجارة

Babam için olmasa burada bir gün daha kalır mıyım sanıyorsun?
هل تعتقد أنني أريد البقاء ليوم واحد لولا وجود أبي ؟

Yalnız bir baba olarak fazla sosyal hayatın yoktur herhalde.
يجب أن يكون من الصعب، وجود الحياة الاجتماعية كوالد واحد.

Gidecek hiç yerim yoktu bende ilk üç günü akrabalarımla geçirdim.
بدون وجود مكان ألجأ إليه أمضيت الأيام الثلاثة الأولى عند أقاربي

Onları durdurmanın bir yolu olmalı! Uzman olan sensin, bir şeyler düşün!
لابد من وجود طريقة لإيقافهم ، أنت الخبير ، ففكر فى شئ

Bu durumlar için takım taklavatlar falan olmalı. Sen iyi misin?
لابد من وجود صندوق للأدوات لشيء كهذا هل أنتِ بخير ؟

- Bu ilk eşi olmalı. - Çok karizmatik duruyorlar.
يجب أن تكون زوجته الأولى أوه ، وجود قوي للغاية

Mutlaka onu kendini değiştirmeye itecek ikincil bir tetikleyici olmalı.
لا بد من وجود محفز ثانوي يحفزه ليغير من نفسه

Sıradan insanlar... sol eğilimleri var diye kara listeye alınıyor.
من الناس العاديين هناك القائمة السوداء عن وجود الانتماءات اليسارية

Dışarıdaki hayat söz konusu olduğunda Aaron Hallam diye biri yok.
بعيدا عن قلق العالم يا سيدي.. أرون هالم ليس له وجود

Onda, seni ilk görüşte etkileyen bir şey mutlaka vardır.
لا بد من وجود شيئ فيه جذبك نحوه في البداية

Odanda hiç bitki olmadığını fark ettim, ben de ilk çiçeği...
لقد لاحظت عدم وجود محطات لذلك أنا جلبت لكم أولا لديك.

Gerçekten nehrin çok kapsamlı bir kanalı olduğuna tüm şehir boyunca özel ve kamusal çeşmeler gibi yerlerde şahit olabilirsiniz.
في الواقع، يمكن للمرء أن يلحظ وجود شبكة النهر المائية الممتدة من خلال كل المدينة، في أماكن كالنوافير العامة والخاصة.

burada Mesih filan yok. Ev dağınık ama Mesih yok.
لا وجود للمسيح هنا هناك فوضى, لكن لا وجود للمسيح

Öyleyse bu gerçek olamaz, çünkü o tür şeyler yoktur. Bu...
لا يمكن أن يكون حقيقياً إذن لأنه لا وجود لشئ كهذا

Sen ona vurduktan sonra hastanede çekilen röntgeninde kırık yoktu.
بعد أن ضربتِه أخذ المشفى أشعة سينية، لا وجود لكسر

Sadece tek çeşit ışık varlayıcısına sahip olmak renkleri görme şansı tanımaz.
وجود نوع واحد من مستشعرات الضوء لا يترك أي مجال لرؤية اللون.

Ortada bu kadar gen olmasına rağmen, bu karmaşanın da bir çaresi var.
و بالرغم من وجود العديد من الجينات، إلا أن هناك طريقة ما للجنون.

Hipnoz üzerine eğitim almış bir terapistin kumanda merkezinde hazır olmasını ayarlıyorum.
أحاول ترتيب وجود معالج نفسي محترف في التنويم المغاطيسي فى المركز الرئيسي.

Sabah bir inşaatçıyı ararım ve ihtiyarın varlığını bile unuturuz.
سوف نهاتف المقاول في الصباح وسننسى أن العجوز له وجود.

Steve ve ben , matematiksel analizden yararlanarak, aslında bunun kökeninin beynimizdeki çok basit bir fenomen olduğunu düşündük.
قمنا أنا و ستيف من خلال التحليل الرياضي، باقتراح وجود ظاهرة بسيطة لتفسير ذلك، و التي تكمن في عقولنا.