Kurbanın boyu ve ağırlığı ancak kalan parçalara bakarak tahmin edilebilir. | Open Subtitles | طول و وزن الضحيّةِ يُمْكِنُ أَنْ يقدرُ فقط مِنْ البقايا الجزئيةِ. |
Vücut ağırlığı için 10 miligram enjekte edilmesi vücudun tamamını hemen felç ediyor. | Open Subtitles | لكل 50 باوند من وزن الجسم فهو يسبب شلل وعجز تام على الفور |
İpe daha çok ağırlık bindiğini hissettim; ama bunun üzerinde çok fazla durmadım. | Open Subtitles | لاحظت وزن أكثر على الحبل لم أفكر في ذلك كثيرا و لكني أعتقدت |
ağır sıklet Şampiyonluk Adayı, Ölümcül Nakavttan Sonra Eldivenlerini Asıyor | Open Subtitles | "متحدي وزن الثقيل يعتزل الملاكمة بعد توجيه ضربة قاضية قاتلة" |
Ne oldu? Piyasada en ağır kiloyu kimin kaldırdığını bilmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | كذالك هو يريد أن يعرف من بالخارج لة وزن رئيسى مؤثر |
Nişanlımın kilosu hakkında sakın bir şey söyleme. | Open Subtitles | أمر آخر, لا تنبس ببنت شفة حول وزن خطيبتي |
Tamam. İşte Himayalalar'a giderken taşıyacağın çantanın ağırlığı bu kadar olacak. | Open Subtitles | حسناً حسناً هذا هو وزن الحقيبة التي ستحملينها في جبال الهملايا, |
Şu ana kadar elektrikli arabalarda akülerin ağırlığı sorun yaratıyordu. | Open Subtitles | ، حتى الآن أُعيقت صناعة السيارات الكهربائية بسبب وزن بطارياتها |
Suyun ağırlığı ve cesede çarpma etkisi çok büyük olmuş. | Open Subtitles | وزن المياه والقوة التي ضربت بها الرفات كانت لتكون هائلة. |
En sonunda yapının genelinin ağırlığı aslında bina içerisindeki havadan daha hafif olduğunu hesapladık. | TED | وفي نهاية المشروع ..وجدنا .. ان وزن المنشأة الكلي كان في الحقيقة اقل من وزن الهواء الذي في داخلها |
Önemli olan şey belli bir ağırlığı olur ve o kırbaç sallama sesini çıkarırlar. | TED | ما هو مهم أن لديه وزن معين، ولديه نوع من صوت السوط. |
Meksika ve Sri Lanka'da yeni doğan bebeğin ağırlığı, işçi dövizi gelen ailelerde daha yüksek. | TED | في المكسيك وسريلانكا وزن الطفل عند الولادة أكبر في العوائل التي تتلقى الحوالات نقدية |
Çok zırhlı olur. Çok fazla ağırlık demek, seni yavaşlatır. | Open Subtitles | سيكون نسبة المعدن كبيرة سيزيد من وزن السيارة، ويبطئ سرعتها |
Bunu şöyle de düşünebiliriz; bu ağırlık, iki normal insan beyninin toplam ağırlığına tekabül ediyor. | TED | وحتى أضعكم في السياق، فإنه يعادل وزن دماغي إنسانين عاديين. |
Fakat bu ek araçlar ve cisimler güney okyanusunun fırtınalarında savaş verirken gemiye ağırlık yaptı. | TED | لكن هذه الأدوات الإضافية أثقلت وزن السفينة بينما كانت تصارع عواصف المحيط الجنوبي. |
Sadece iyi bir orta sıklet lazım. | Open Subtitles | كل ما احتاجه هو ملاكم وزن متوسط عالى المستوى |
Mesafe buradan San Francisco'ya yürüyüp dönmek kadar derken, aslında var olan en ağır NFL oyuncusundan biraz daha ağır bir şeyi sürükleyerek yürümeyi kastettim. | TED | عندما أخبركم بأنها كالمشي إلى سان فرانسيسكو والعودة مجددا فإنني أعني حقا أنها كانت كسحب شيء يزن أكثر قليلا من وزن أثقل لاعب كرة سلة |
Tungsten'in kilosu 50 dolar civarındayken altın külçesinin ağırlığı 12.4 kilo yani çok büyük ağırlıktan bahsediyoruz. | Open Subtitles | ثمن كيلوغرام من التنغستون هو 50 دولار وسبيكة الذهب تزن 12.4 كيلوغرام لذا نحن نتكلم على وزن كبير |
Bir insan kendini astığında vücudun ağırlığıyla, boynundan alt kısmı aşağıya doğru çekilir. | Open Subtitles | عندما يشنق الشخص نفسه، يعلق من العنق مع وزن الجسم مسحوب إلى الأسفل. |
Neyse ki Rick ile kafiyeli çok hoş kelimeler var. | Open Subtitles | لحسن الحظ العديد من الكلمات على وزن " ريك " |
Bu yapışkan 300 kg ağırlığında durağan bir yükü çekebiliyor. | TED | وهي قادرة على دعم وزن ساكن يقدّر بـ 660 رطل. |
Bu trenin ağırlığını hayatta kaldıramaz. Geri dönsek iyi olacak. | Open Subtitles | .لن تتحمل أبداً وزن هذا القطار من الأفضل أن نعود |
Ancak Güney Kutbunda da bir kutup var ve oraya yaya olarak, yardım almadan, destek almadan, en zor rotadan, 1.500 kilometreye rekor sürede, tarihte herkesten daha fazla yük taşıyarak ulaştık. | TED | لكن يوجد هنالك قطب في القطب الجنوبي و مشينا الى هناك ، دون مساعدة ودون دعم، عبر أصعب طريق مسجلين 900 ميل كأسرع وقت. ساحبين وراءنا أثقل وزن يسحبه شخص في التاريخ |
Aşırı kilolu olduğumu biliyorum, ama bu benim son seferim. | Open Subtitles | اعلم اني ذو وزن زائد لكن هذي مهمتي الاخير |
Bu hanımın kilosunu 71.7 yazmışsın ama tartı 69.3 gösteriyor. | Open Subtitles | -نعم؟ كتبت أن وزن هذه المرأة 158.2 ولكنها تزن 152.8 |
Yaklışık 3 kilo ağırlığında, ki eğer kolumu buradan kaybetmiş olsaydım kolumla aynı ağırlıkta olurdu. | TED | إنها تزن حوالي سبع باوندات ، وذلك مايقارب وزن ذراعي إذا بُترت من هنا. |
Bir buzdolabı kadar ağırlığım olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنني أزن وزن يُعادل وزن ثلاجة ؟ |
Ben de kendisini oraya götüremeyeceğimi ama sıfır yer çekiminde Ağırlıksız olarak bulunabileceğimizi söyledim. | TED | وقلت له لا أستطيع أن آخذك هناك و لكنني أستطيع ان آخذك الى حال بدون وزن الى اللاجاذبية. |