İyi olur zira onu daha ne kadar saklayabilirim bilmiyorum. | Open Subtitles | يجدر بك ذلك لإنني لا أدري إلى متى سأبُقي عليه |
Öyle olsa iyi olur Tabi bu takimda oynamak istiyorsan. | Open Subtitles | يجدر بك ألا تفعل إن كنت تريد البقاء بهذا الفريق |
İşe geri dönmem lazım, O yüzden gidip oğlumu getir. | Open Subtitles | حسناً، أنا عائدةٌ للعمل يجدر بك أنّ تعيد لي طفلي. |
Ama heykelimin burada çok daha güzel durduğunu söylemem gerek. | Open Subtitles | ولكن يجدر أن أقول بأن تمثالي يبدو أفضل بهذا المكان |
- Sorun ne? Hepimiz her gün çıkarımız için, kazanmak için Bunu yapıyoruz. | Open Subtitles | إننا نبيع أنفسنا كل يوم ربما يجدر بنا أن نكون في الفريق الفائز |
Söyle bana, yapmaman gereken bir şey yapmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أخبرينى , هل فعلتِ شيئاً لا يجدر بكِ فعله ؟ |
Sana karşı sert olmam gerektiğini düşündüm böylece sonun annen gibi olmayacaktı. | Open Subtitles | خلت أنه يجدر بي القسوة عليكِ لكي لاينتهي بكِ المطاف مثل والدتكِ |
- Tamam geliyorum. Sizi besleyeceğim güzellerim. - Gitsem iyi olacak. | Open Subtitles | ــ حسناً، أنا قادم لأطعمكم يا أعزائي ــ يجدر بي الذهاب |
Pekâlâ, ama bir sonraki hikâyen buna deyse iyi olur. | Open Subtitles | حسناً ، لكن يجدر بقصتك التالية أن تستحق تكبد العناء |
Öyledir. Marie'ye yemek alacağıma söz verdim. Çıksam iyi olacak. | Open Subtitles | لقد وعدت مارى ان احضر الغذاء ، يجدر بي الذهاب |
Gizli bir hesap kullansan daha iyi olmaz mı, dostum? - Neden ki? | Open Subtitles | يا رجل , ألا يجدر بك أن تستخدم مستخدم غير معروف الهوية ؟ |
Ama eğer senden hoşlanmaya başlarsa, geri çekilsen iyi olur. | Open Subtitles | لكن عند احساسك بأنها بدأت تُعجب بك, يجدر بك التراجع |
Oh, tabii ,etsen iyi olur. Pam'e hoşçakal demeden gitme. | Open Subtitles | نعم , يجدر بك ذلك من الأفضل لك توديع بام |
Oraya gidip, yaptığım anlaşmaları feshetmem lazım. | Open Subtitles | يجدر بي الذهاب هناك وإلغاء كل التسويات الخاصة بهم |
İnsanlar bizim gibi adamların arkalarını korumalarına hiç gerek yok sanıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن رفاق مثلنا، يجدر بنا ألا نكون قلقين من الأخطار. |
O halde Bunu taktiksel göstermek için birkaç tutuklama yapalım. | Open Subtitles | يجدر بنا أن نقوم ببعض الإعتقالات وكأن الأمر مُخطّط له |
Söyle bana, yapmaman gereken bir şey yapmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أخبرينى , هل فعلتِ شيئاً لا يجدر بكِ فعله ؟ |
Bana sürekli, benim gibi birisinin bunları yememesi gerektiğini hissettirmişlerdir. | Open Subtitles | دائماً ما أحسست أن شخصاً مثلي لا يجدر به أكلها |
Birimizin yolunu değiştirmesi gerek ve bence bu sen olmalısın. | Open Subtitles | على أحدنا تغير طرقنا وأعتقد أنه يجدر أن يكون أنت |
O zaman buradan çıkmalıyız Belki de, ha? Hiperuzaya sıçrayabilir misin? | Open Subtitles | يجدر بنا الخروج من هنا هل يمكنك القفز إلى الفضاء الفوقي |
Aslına bakarsan, temsilcime göre, bu pizzanın tamamını yemem gerekiyor. | Open Subtitles | في الواقع, طبقاً لوكلائي يجدر بي تناول كل هذه البيتزا |
Bildiğiniz bir şeyler olabilir... ama en iyisi bunları açığa kavuşturmak. | Open Subtitles | قد تكون تعلم أمراً ما ولكن يجدر بك التأكد من معلوماتك. |
Bana olanları onun gözünden de görmem gerektiğini falan söylemen gerekmiyor mu? | Open Subtitles | ألا يجدر بك أن تقول أن أرى الأمر من وجهة نظره ؟ |
Sonuçlar olumsuz çıkarsa Belki de bir psikiyatri uzmanına gitmeyi düşünmelisiniz. | Open Subtitles | إن كانت نتائجها سلبية، عندها يجدر بك التفكير بزيارة طبيب نفساني. |
Hadi ama, ne istiyorsanız onu yapın. Her şeyi beraber yapmak zorunda mıyız? | Open Subtitles | إفعلوا ما تشاؤون هل يجدر بنا أن نفعل كل شيء مع بعض ؟ |
Şimdiye kadar çoktan kendi arabana terfi etmiş olman gerekirdi. | Open Subtitles | كان يجدر بك أن ترتقي لتكون لك عربتك الخاصة الآن |