Yeni bir şehre geliyorsunuz ve beyniniz bu yeni yerin anlamını kavramaya çalışıyor. | TED | وصلت إلى مدينة جديدة، وعقلك يحاول أن يكوّن فكرة عن هذا المكان الجديد |
Söylemem lazım. burada olmak biraz korkutucu. Yaşlı bir Amerikalı, Afrikalılar'a kendi kıtaları hakkında yeni bir şeyler anlatmaya çalışıyor. | TED | عليَ إخباركم، وجودي هنا شيء مثير أكثر مما تتخيلون، رجل أمريكي مسن يحاول أن يخبر الأفارقة شيئاً جديداً عن قارتهم. |
...Ama o, ülkedeki siyah insanların bakışını sosyal ve ekonomik durumunu iyileştirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | ببساطة لأنه يحاول أن .. يرفع مستوى الوعى . الإجتماعى و الإقتصادى لجماعته |
Hayır, o kadar emin değilim. O bizi uyarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لا ، أنا لست متأكدة لقد كان يحاول أن يحذّرنا |
Bunu yapmak onların oyunlarını oynamak olacak. O senin paranoid görünmeni istiyor. | Open Subtitles | و يحاول أن يلعب هذه اللعبة هو يريد أن يزج بكِ للجنون |
Ama o, ülkedeki siyah insanların bakışını sosyal ve ekonomik durumunu iyileştirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | ببساطة لأنه يحاول أن .. يرفع مستوى الوعى . الإجتماعى و الإقتصادى لجماعته |
Dışarıda iri yarı bir adam başka bir adamı ısırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أحتاج لإستدعاء الشرطة فهناك رجل ضخم يحاول أن يعض شخص ما |
O zamandan beri bir yedek gövde bulmaya çalışıyor edilir. | Open Subtitles | لقد بقي يحاول أن يجد جسد بديل منذ ذلك الحين |
Bir sorayım dedim. Bu, onun suçu değil. Olayları çözmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لم يكن ذلك خطأه كان يحاول أن يعرف ما يحدث له |
İçeri zorla biri girmiş gibi bir hava yaratmaya çalışıyor. | Open Subtitles | هو يحاول أن يجعل الأمر كأن هناك شخصاً أقتحم المكان |
Sence birileri malzemeler yoluyla onlara zarar vermeye mi çalışıyor? | Open Subtitles | إذاً تعتقد بأن شخصاً يحاول أن يؤذيهما من خلال مورديهما؟ |
Küçük, acıklı deli hikâyesine gizem havası katmaya çalışıyor, o kadar. | Open Subtitles | إنّه يحاول أن يصفّي ذهنه لأجل قصّته الحزينة قليلاً من الجنون |
Erkek arkadaşın bana ait bir şeyi aradığım için beni mülkünden kovmaya çalışıyor. | Open Subtitles | صديقك الحميم يحاول أن يطردني من منزلك لأنني كنت أبحث عن شيء يخصّني |
Bu büyük problemi ortadan kaldırmaya çalışıyordu ama ona yardım eden kimse yoktu. | Open Subtitles | يحاول أن يصحح تلك المشكلة الهائلة ولكنه لا يستطيع أن يجد أحداً لمساعدته |
Babam bana bir şey öğretmeye çalışıyordu, fakat onu görmek için çok aptaldım. | Open Subtitles | أبي كان يحاول أن يعلمني شيئاً . كنتُ غبياً للغاية حتى لا أراه |
Kendin dedin, sana mesaj göndermeye çalışıyor. Seninle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | قلتِ بنفسكِ إنّه يحاول أن يبعث إليكِ برسالةٍ، يريد لقاءكِ |
Sorun değil bizi biraz geri itti. Temiz çıkmamızı istiyor. | Open Subtitles | لا مشكلة ، يدفع بشكل خلفي يحاول أن يبقينا صادقين |
İş nedeniyle ailenize zarar vermek isteyen birileri olabilir mi? | Open Subtitles | أهنالك أحد ما يحاول أن يؤذي عائلتك لسبب متعلق بالعمل |
Anlaşılan biri tek mezar fiyatına iki cenaze defnetmeye çalışmış. | Open Subtitles | يبدو مثل شخص ما كان يحاول أن يصبح دفن لسعر واحد. |
Hayır, sanırım söylemek istediği şey; kıskançlığın bize, kendimizi gösterdiği. | TED | لا. أظنّ أنّه يحاول أن يقول لنا الغيرة تكشف عن بواطننا لأنفسنا. |
Biliyor musun Sydney, burada yaptığımız iş Rambaldi'nin kim olduğunu, ne üzerinde çalıştığını anlamak benim için bir saplantı oldu. | Open Subtitles | أنتى تعرفين ياسيدنى أن العمل الذى نفعله هنا لمعرفة من كان رمبالدى,ماذا كان يحاول أن يفعل لقد أصبح هوس لى |
Birisi alana girenleri savunmaya çalışır. | TED | وأحد يحاول أن يمنع الآخرين من التقدم إلى وسط الملعب. |
Kimse seni satın almaya çalışmıyor. Bu adam haksızlığı gidermek istiyor hepsi bu. | Open Subtitles | لا أحد يحاول رشوتك وإنما يحاول أن يكون منصفاً لك، ليس إلا. |
- Tek bildiğim Kaynak'ı etkilemeye çalışan her iblisin bize saldırdığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن كل مشعوذ يحاول أن يبهر المصدر يهاجمنا |
Şu adamın küstahlığını düşünebiliyor musun! Bütün dünyayı kandırmaya çalıştı! | Open Subtitles | هل تتخيل صفاقة ذلك الرجل الذي يحاول أن يخدع العالم بأكمله؟ |
Eğer henüz Kevin'i öldürmemişse, bir an önce uzaklara kaçmak istiyordur. | Open Subtitles | إذا هو ما قتل كيفين، هو يحاول أن يصبح على بعد هو يمكن أن. |
Bence bir şeyleri uzak tutmaya çalışıyormuş. Öyle değil mi? | Open Subtitles | أظن أنه كان يحاول أن يحتفظ بشئ فى الخارج |
O zaman büyük zorlukla söylemeye çalıştığı şeyi işittim, fısıldayarak söylüyordu. | Open Subtitles | ثم سمعت كلمة كان يحاول أن يقولها ، كهمس ناعم وخفيف. |