Az çelik kullandığımız için çok daha fazla güneş alıyorduk bu da kışın ısınmak için daha az ısı gereksinimi duyacağımız anlamına geliyordu. | TED | وهذا يعني دخول ضوء شمس اكثر وهذا يعني انه لايجب ان نستخدم وسائل التدفئة بصورة كبيرة في الشتاء .. بسبب دخول ضوء الشمس |
bu her atom aynı anda iki farklı yerde demektir, buda şu anlama gelir, küçük metal parçasının hepsi iki farklı yerde bulunur. | TED | وهذا يعني ان كل ذرة موجودة في مكانين مختلفين في وقت واحد وهذا يعني ان الجسيم المعدني موجود في مكانين في وقت واحد |
Fakat bu hormonların üzerimizde sınırsız gücü olduğu anlamına gelmez. | TED | لكن هذا لا يعني أن للهرمونات سلطة غير محدودة علينا. |
Senin için önemli olmayabilir ama belki annem o parayı kullanabilir. | Open Subtitles | هذا ممكن ما يعني لك شي لاكن امي تقدر تستخدمهم صدق؟ |
Bunun size yaptığı şeyin benim için ne anlama geldiğini biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلم أن هذا يعني لي بنفس القدر الذي يعني لك |
Ve bunu söylerken soyut anlamını değil, gerçek anlamını kastediyorum. | TED | وأنا لا يعني أنه مجرد شعور. وإنما يعني ذلك حرفيا. |
Projede büyük bir hata bulmak bunun projenin sonu olduğunu göstermez. | TED | إنّ اكتشاف هفوة كبرى في المشروع لا يعني دائماً نهاية المشروع. |
yani bu demektir ki tesadüfi sonuçlara farklı bir bakış açısıyla bakmalıyız. | TED | اذا هذا يعني انه علينا ان ننظر بصورة مغايرة للعواقب الغير مقصودة |
bu şu demek oluyor, şekli kontrol eden rakamlar, ben değilim. | TED | هذا يعني أن الأرقام هي التي تتحكم في الشكل، وليس أنا. |
bu, bilgi akışının kesin olarak okuyucunun ellerinde olduğu anlamına gelir. | TED | هذا يعني أن نسبة انتقال المعلومات تقع تمامًا في يدي القارئ. |
bu kendinizi karar döngüsünden çıkarmak demektir ki bu zor olabilir. | TED | هذا يعني إخراج أنفسكم من دائرة صنع القرار، وهذا أمر صعب. |
Yine de bu çürükleri tedavi etmeyi başaramadıkları anlamına gelmez. | TED | لكن هذا لا يعني أنهم لم يتمكنوا من علاج التسوس. |
Biriyle bir ilişkim oldu. bu karımı öldürdüğüm anlamına gelmez. | Open Subtitles | كانت لديّ علاقة مع فتاة لا يعني بأنني قتلت زوجتي |
bu, bir şeyin olduğu anlamına gelmez. Hemen sonuca varma. | Open Subtitles | ذلك لا يعني بأن لديك أي شيء لا تستبق الأحداث |
Öyleyse para göndermek için daha iyi, daha ucuz hiçbir seçenek yok mu? | TED | هل هذا يعني عدم وجود خيارات؟ ألا يوجد بدائل أفضل وأرخص لتحويل الأموال؟ |
O adam, onun için dünyadaki her şeyden daha önemli. | Open Subtitles | أعني أن والده يعني إليه كل شيء في هذا العالم |
Ne anlama geldiğini bilmediğinizi biliyorum, ama beni bir dakika için takip edin | Open Subtitles | نعم، أنا أعرف أنكم لا تعلمون ماذا يعني هذا. لكن.. ركّزوا معي لثانية. |
- Güneyin konukseverliğini hep işitirdim. Ben ve adamlarım şimdi bunun anlamını öğrendik. | Open Subtitles | لقد سمعت دائما عن كرم الضيافة الجنوبي الآن, رجالي فهموا ما يعني ذلك |
Adamımız o değil. bu senin profilinin yanlış olduğunu göstermez. | Open Subtitles | هو ليس الرجل المطلوب هذا لا يعني ان ملفك خاطئ |
Miami'de, bunun anlamı ateşli DJ'lerle gece partileri anlamına geliyor ve içeri girmenin tek yolu kayıtlı seçmen olduğunuzu göstermek. | TED | في ميامي، هذا يعني حفلات طوال الليل مع منسقي أغاني رائعين حيث الطريقة الوحيدة بالدخول هي بإظهار أنك مُسجل للتصويت. |
Bunun anlamı, periyodik tablonun belli bölümlerinin kesinlikle limitlerimizin dışında olduğudur. | TED | و يعني هذا أن أجزاء معينة من الجدول الدوري بديهياً محظورة. |
Sosyal haber sitesi olarak adlandırılan bir site. bu şu anlama geliyor popüler ön sayfalar web'de en eğlenceli şeyler. | TED | هذا ما يمكنكم تسميته موقع أخبار إجتماعية. في الأساس كل ذلك يعني أنها صفحة بداية ديموقراطية لأفضل الأشياء على الويب. |
Ama eğer aşk tarif edebileceğimiz bir şeyse, o zaman nasıl birçok insan için farklı anlamlar ifade edebiliyor? | TED | لكن إذا كان الحب هو شيء لا نستطيع تعريفه، عندها كيف يستقيم أنه يعني أشياء متضادة للعديد من الناس؟ |