"يكن هناك" - ترجمة من عربي إلى تركي

• olmadı
• orada değildi
• vardı
• yokmuş
• yok muydu
• olmadığını
• olmasaydı
• yoktu
• yoktur
• başka
• orada değilmiş
• olmazsa
• falan yok
• yoksa
• olmamıştı

Onları yazmak saatlerimi aldı. Max'i icat ettim. Max diye biri hiç olmadı.
لقد ظللت أكتبها لساعات ، اخترعت لك ماكس لم يكن هناك ماكس أبدا

O gün, ve sonraki bir kaç ay boyunca herhangi bir saldırı olmadı.
أذاً , لن يكن هناك حرباً اليوم أو بمعنى أدق لعدة شهور قادمه

Bunun doğru olduğunu varsaysak bile müvekkilim orada değildi, değil mi?
بأفتراض إنها حدثت, موكلى لم يكن هناك أيضاً , أليس كذلك؟

Ne gün ne de gece vardı. Sadece ikimizin aşkı vardı.
،لم يكن هناك نهار أو ليل .بل حبي و حبها فقط

Doğanın renkleri çok güzelmiş ve etrafta hiç ses yokmuş.
ألوان الطبيعة كانت جميلة جدا ولم يكن هناك أي صوت

2 yıl önce Hindley'de zehirlenen yaşlı bir köpek yok muydu?
ألم يكن هناك كلبا عجوزا فى منزل هيندلى قد مات مسموما منذ عامين مضت ؟

Onun durumunda, hayatını kurtarmak için yapabileceğim bir şey olmadığını biliyordum,
كنت أعلم أنه لم يكن هناك ما يمكن فعله لإنقاذ حياتها.

Senin ve Kitty Butler'in yaptığı bir oyun hiç olmadı.
لم يكن هناك من عرض أبداً مثلك أنتِ وكيتي بتلر

Gerçek bir risk hiç olmadı ama insanlar korktular.
لم يكن هناك أي خطر حقيقي، لكن الناس كان خائفين.

Esas dikkat çekici olan, bu klavyeyi kendi başlarına keşfetmiş olmaları. Bizim tarafımızdan hiç bir müdahale olmadı.
المدهش هو أنهما كانا يستكشفان تلك اللوحة بطريقتهما الخاصة. فلم يكن هناك تدخل من طرفنا.

Çocuk filmi hatırlayamadı çünkü orada değildi.
الولد لا يستطيع أَن يتذكر الأفلام لأنه لم يكن هناك.

Bu sabah odasına gittim, ve orada değildi.
انا ذهبت الى مقصورته هذا الصباح و لم يكن هناك

Mike Rogers orada değildi diyorsa buna kesin güvenebilirsiniz.
مايك روجرز يقول انه لم يكن هناك, يمكنك اصطحابه للبنك.

İki bıçaklı tek şüpheli yoktu, kendi bıçakları olan iki şüpheli vardı.
لم يكن هناك شخصين مع سكينين لقد كانا مجرمين مع سلاح واحد

Peki, büyülü bir neden olmuştur olmayabilir, ama bir nedeni kesinlikle vardı.
حسناً ، ربما لم يكن هناك سبب سحري لكن بالتأكيد هنالك سبب

Sizinle konuştuktan sonra, kontrol ettim de, o gece TV'de golf turnuvası yokmuş.
بعد آخر حوار تحققت قائمة التلفاز لم يكن هناك منافسة غولف تلك الليلة

- Bir Rolls Royce'da da goril yok muydu?
ألم يكن هناك غوريلا أخرى في رولز رويس ؟ أجل ..

- Nereden buldun? Amerikalının var olmadığını biliyorsun. Sandalyelerden aldım, tabi ki.
أنتِ تعلمين جيداً بأنه لم يكن هناك أمريكي حصلت عليهم مقابل المقعدان

Benim gibi kadınlar olmasaydı senin gibi şırfıntılar hayat boyu dizlerinin üzerinde olurdu.
إن لم يكن هناك نساءٌ مثلي ساقطات كأمثالك كنّا سيقضين حياتهنّ على ركبهم

Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu.
فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق

Ama hapiste, vücudunu kirletmekten başka yapacak pek bir şey yoktur.
لكن لم يكن هناك الكثيرلفعله فى السجن سوى العبث بقدسية جسدك

başka çocuk kalmamıştı, biz de yerine bir köpek ayarlamak zorunda kaldık.
لم يكن هناك مايكفي من الأطفال، فكان علينا أن نحصل على كلب.

Ortadaki parça orada değilmiş, demek istediğim adam ona neden ihtyaç duysun ki?
و الآن هناك هذا الجزء الذي في الوسط المضاف بالكامل لم يكن هناك جزء في الوسط , أقصد , لمَ سيحتاج إلى هذا ؟

- Gidemezler. - Eğer Mercedes olmazsa diğer arabaları çalmanın bir anlamı olmaz.
إذا لم يكن هناك سيارات مرسيدس فإنه ليس هناك سرقة لأي سيارات أخرى

Öyle devler falan yok, varsa bile Aşil topukları var.
ربما لم يكن هناك عملاق هناك دون كعب أخيل بسيط.

Ama, Bart, eğer orada kimse yoksa onun düştüğünü nerden bileceksin?
ولكن كيف يكون هناك صوت إن لم يكن هناك أحد ليسمعه؟

Rupert Chatwin'den sonra gelecek vaat eden bir hükümdar olmamıştı.
لم يكن هناك ملهمة حقا، حاكم رعاية منذ روبرت تشاتوين