diye düşünmüştüm. Ama bu projede çalışmaya başlayınca, fikrimi değiştirmeye başladım. | TED | ولكن حين بدأت العمل على هذا المشروع، بدأت في تغيير رأيي. |
Bu hedefe ulaşmak 10 yıllık zor bir çalışmaya mal oldu. | TED | استغرقت من 10 سنوات من العمل الشاق لنصل إلى هذا الهدف |
Babasının imparator olarak davasının esasını anlatan Aleksiad üzerinde çalışmaya başladı. | TED | بدأت العمل على اليكسياد، التي جعلت من حالة والدها تستحق كإمبراطور. |
Buraya ilk çalışmaya geldiğimde başıma çok garip bir şey geldi. | Open Subtitles | حين جئت للعمل هنا أول مرة حدث لى شيئاً غريباً جداً |
çalışmaya sabah saat 8'de başlarız ve akşam 6'da bitiririz. | Open Subtitles | نبدأ بالعمل كل الصباح عند الساعه الثامنة ونتهي عند السادسة |
Böylece, Avrupa'daki genç Müslümanlarla çalışan çeşitli örgütlerde gönüllü olarak çalışmaya başladım. | TED | بدأت العمل التطوعي لصالح منظمات مختلفة تعمل مع الشباب المسلمين داخل أوروبا. |
Bunun üzerinde çalışmaya 1985 yılında başladım, ve çok yavaş ilerliyordu. | TED | لقد بدأت العمل فيها عام 1985، ولقد كانت تتطور ببطء للغاية. |
2003 yılında Sierre Leone’deki yasal danışmanlarla çalışmaya başladığımda hukukla ilgili tekrar umutlu hissetmeye başladım ve o zamandan beri takıntılıyım. | TED | ولم أشعر بالأمل من جديد إلا عام 2003 في سيراليون، عندما بدأت العمل مع مساعدي المحامين، ومن وقتها وأن مغرم بالقانون. |
Ve geçenlerde, supermax olanaklar diye nitelediğimiz bu birikimli adamlar ile çalışmaya başladık. | TED | و مؤخرا، شرعنا في العمل مع أولائك الأشخاص المعزولين فيما نسميه مرافق سوبرماكس. |
çalışmaya devam et yoksa miden dahil her tarafını acıtırım senin. | Open Subtitles | عد الى العمل او سوف اركل وجع معدتك ليصل الى اذنك |
Üzgünüm, ama Darin'in sizinle çalışmaya devam etmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | آسفة ولكن لا نستطيع السماح لـ دارين بمواصلة العمل معك. |
Çok belalı bir rapor, neden çalışmaya gücümüzün yetmediğini açıkladığı varsayılan rapor. | Open Subtitles | تقرير مزعج جدًا الذي من المفروض أن يوضح لماذا لا يسعنا العمل |
Hey, sıkı çalışmaya devam edersen birgün şampanya almaya gücün yeter. | Open Subtitles | استمر فى العمل بجدية وذات يوم ستكون قادر على شراء الشمبانيا. |
Şehre çalışmaya giderdik annem ve Carol da evde güven içinde bizi beklerlerdi. | Open Subtitles | كنا سنتوجه إلى المدينة للعمل وأمي وكارول سيبقون آمنين في المنزل, ينتظرون عودتنا |
Bazen çalışmaya gelmenin tek nedeninin benim hayatımı mahvetmek olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | احيانا اعتقد ان ان سبب مجيئك للعمل ان تجعل حياتي تعيسه |
Waingro, Neil'in çetesindenmiş, ama sonra para aklayan biriyle çalışmaya başlamış. "Van Zant" | Open Subtitles | وينجرو كان من عصابة نيل.. ثم ذهب للعمل لصالح غاسل أموال فان زانت |
Onlardan birinde çalışmaya başladığınızda bizi arayın. Sizi izlemeye birini göndereceğiz. Söz veriyorum. | Open Subtitles | عندما تبدأ بالعمل فى أىٍ من هؤلاء إتصل بنا و سنرسل شخصاً ليقيمك |
çalışmaya devam et. İhtiyacın olan her şeyi getireceğim, tamam mı? | Open Subtitles | إستمر بالعمل سوف أوفر لك أى شئ تحتاجه ، حسن ؟ |
Bunun gibi deneyimler, beni yılmadan çalışmaya ve insanların varsaydığı şeyleri çürütmeye teşvik etti. | TED | خبرات كهذه شجعتني أن أعمل جاهداً لأثبت خطأ افتراضات الناس عني. |
Ve ansızın, kimsenin karar verme hakkı olmadan Victor Kennedy'ye çalışmaya başlamıştık. | Open Subtitles | وفجأة، ومن غير أن يقول هذا أحد، أصبحنا نعمل عند فيكتور كينيدي |
Babam sürekli beni ders çalışmaya motive etti, ama bu bir işe yaramadı. | TED | حاول والدي بشدة تحفيزي على الدراسة ولكن هذا لم ينجح |
Okuldan sonra düzenli olarak çalışmaya gelen 25 annemiz var. | TED | كان لدينا ٢٥ أم يحضرن بإنتظام بعد المدرسة للدراسة |
Ona en son konuştuğumuzda geleceğin ünlü ressamıyla çalışmaya başladığımı söyledim. | Open Subtitles | تعلمين , لقد اخبرته بـ انني اعمل مع فنـانه مشهوره مستقبلأ |
Ama bu kopukluk bir çalışmaya yılları adamaya vesile olur. | TED | لكن هذا الإنفصال سيتطلب منك قضاء سنوات على دراسة ما |
İlk kurbandan kan örneği aldılar ve çoktan panzehir için çalışmaya başladılar. | Open Subtitles | لقد سحبوا دماءًا من الضحية الأولى وهم بالفعل يعملون على صُنع ترياق |
Buna karşılık, Anuradhapura şehrinin sulama sistemi, etrafındaki orman ile uyum içinde çalışmaya göre tasarlanmıştı. | TED | على العكس من ذلك، تم تصميم نظام الري في أنورادابورا ليعمل بتناسق مع الغابة المحيطة. |
Masum bir çocuk hapiste yatarken hiçbir şey yapmadan çalışmaya devam mı edeceksin? | Open Subtitles | هل تعتقد بأني سأعمل هناك بينما هناك رجل بريء في السجن لا يمكنه تغيير الأمر؟ |
Sen sabahları çalışmaya gidersin. Ben de seni beklerim. | Open Subtitles | أنت سَتَذْهبُ للعَمَل في الصباحِ وأنا سَأَنتظرُك |
Biliyorsun, istersen gelip benimle çalışmaya gelebileceğini söyledi. | Open Subtitles | تعلمين أنه قال أنك حرة في أن تعملي معي لو أردت |