Biz ayın sonunda faturayı ödüyoruz, fakat gerçekte faturayı ödeyecek insanlar bizim torunlarımız. | TED | نحن ندفع الفاتورة في نهاية الشهر، لكن من سيدفعون الفاتورة حقاً هم أحفادنا. |
ortak noktasını merak ediyorsanız, söyleyeyim: bizim de paralı doğum izni politikamız yok. | TED | مع بابوا غينيا الجديدة وليبيريا فالجواب نحن أيضًا ليس لدينا إجازات أمومة مدفوعة. |
İçine 3 dolarlık bir LED lambası ve bizim sinyal işleme teknolojisini yerleştiriyoruz. | TED | نركب مصباح الثنائي قيمته 3 دولارات امريكية نضع تقنية معالجة الاشارة الخاصة بنا |
bizim bir grup olarak başka biriyle eşit hakları hak etmediğimizi nasıl söyleyebiliyorlardı? | TED | كيف يستطيعون أن يقولوا أننا كمجموعة لا نستحق حقوقا متساوية كأي أحد آخر؟ |
Bir fikrim var. Onlara daha fazla ödersek belki bizim için çalışırlar. | Open Subtitles | عِنْدي فكرةُ، لَرُبَّمَا إذا عَرضنَا أن ندَفْع لهم أكثرِ، لربما يَعْملونَ معنا |
bizim hayatta kalmamızın diğerlenin hayatta kalmasına bağlı olduğunun farkındasınız. | TED | وأن استمرار بقائنا جميعاً يعتمد على بقاء كل فردٍ منا. |
Ben sıkıcı olan şeylerden hoşlanırım. bizim için kolay para. | Open Subtitles | جيد ، انا احب الملل و المال يأتي بسرعه إلينا |
bizim durumumuzda, engelli insanları engelsiz insanların çıkarı için nesneleştiriyoruz. | TED | لهذا في هذه الحالة، نحن نجسد المعاقين لفائدة غير المعاقين. |
Herkes müziği tam anlamıyla tecrübe edebilir, bizim sadece farklı aletler yapmamız gerekiyor. | TED | أي شخص يمكنه تجريب الموسيقى بطريقة معمقة نحن فقط بحاجة لصنع أدوات مختلفة |
Cin bu kotu arabalari alirken, bizim bunlara benzer seyleri kullaniyor olmamiz lazim. | TED | بينما الصين تشتري السيارات السيئة علينا نحن أن نقود مثل هذه الأشياء، إتزان |
Eğer biz makineler isek, en azından prensipte başka şeylerden en az bizim kadar canlı makineleri yapma yeteneğine sahip olmamız gerekir. | TED | إذا كنا آلالات، إذاً في المبدأ على الأقل، ينبغي أن نقدر على بناء آلالات من بقية الأشياء، تكون حية كما نحيا نحن. |
ama bizim gerçekte gördüğümüz böyle devam etmesinden daha da ileri gidileceği. | TED | و لكن ما نراه حقيقة نحن في الحقيقة نفعل أكثر من المجاراة. |
Hayal edin, hayatta bizim yüzümüzden ne kadar plastik izi bırakılıyor. | TED | تخيل كم من البلاستيك على مدى الحياة خُلِفَ بسببنا نحن البشر |
Şimdi, amigdala bizim erken uyarı dedektörümüz, bizim tehlike dedektörümüz. | TED | تعتبر اللوزة كاشف للإنذار المبكر لدينا، كاشف الخطر الخاص بنا. |
Bazı filozoflar bizim ıslah olmayacak derecede bencil olduğumuzu düşündü. | TED | يعتقد بعض الفلاسفة أننا كنا أنانيين بشكل لا يمكن إصلاحه. |
Evet, tabi ki. Neyse, bizim gibi yaşlılarla oturmaktan sıkıldılar. | Open Subtitles | علي أي حال , سيملون من الجلوس معنا نحن العواجيز |
Çoğu insanın anlamadığı olay şu ki, Avrupa'da yetişen ve kendi olma özgürlüğüne sahip olmayan bizim gibi birçok insan var. | TED | الشيء الذي لا يفهمه معظم الأشخاص هو أنه يوجد الكثير منا ممن يترعرع في أوروبا لا يتمتع بالحرية ليكون على طبيعته. |
O bilgi bankasındaki istihbarat bizim için hâlâ çok değerli olabilir! | Open Subtitles | المعلومات في ذلك التقرير الرسمي قد تكون مهمّة جدًّا بالنسبة إلينا |
Tek istediğimiz kendimize ait küçük bir yer. bizim olsun yeter. | Open Subtitles | نحن فقط نريد شيئاً صغيراً ملكنا ذلك كلّ ما فى الأمــر |
Bu yüzden, kendimizi dünyaya yansıtmaya çalışırken yüzümüzün görünümü bizim için hayatidir. | TED | لذا مظهر وجوهنا امر حيوي بالنسبة لنا ونحن نحاول تقديم انفسنا للعالم. |
Belki de dostumuz Walt bilinmezde bizim için keşif yapmaya gidiyor. | Open Subtitles | بل ربما والت راحل نحو المجهول ليقوم بالاستكشاف من اجلنا جميعا |
Ses 2: O bizim paylaştığımız, bizi birleştiren bir şeydi. | TED | الصوت الثاني: هو شيء نتقاسمه، أو بالأحرى شيء يجمع بيننا. |
Sana karşı geleceğiz, ki bu da bizim üstümüz olduğunu düşünmene rağmen bizden farklı olmadığın gerçeğini sana gösterecekti. | Open Subtitles | مما سيجبركَ على مواجهة الحقيقة في أنّك وإن كنتَ تظنّ نفسكَ أفضلَ منّا فأنتَ لا تختلفُ عنّا في شيء |
Ders muhteviyatları, nedenini sormak bir yana dursun, bizim tüysüz olmamızdan bile bahsetmiyor. | TED | حتى المنهج لم يذكر حقيقة اننا عراة ناهيك عن البحث عن اجابة لذلك |
Sahip olduklarımız bir buluta dönüştükçe, bulanık bir çizgi ortaya çıkıyor, benim olan ile senin olan arasında ve bizim olan arasında. | TED | الأن كما هو الحال ممتلكاتنا تختفي في السحاب، هنالك خط ضبابي يظهر بين ما هو لي وما هو لكم، وما هو لنا. |
Dedim ki, tek bir kuruş dahi almam bizim demiryolu inşamızı desteklerseniz. | Open Subtitles | قلت لن آخذ منك مالاً بما أنك تدعم إنشاء سكة الحديد خاصتنا |