Şimdilerde ABD'de gösteriler var, bazı devlet istatistiklerinden tamamen kurtulmak için. | TED | هناك فعلاً تحركات في أمريكا الآن للتخلص من إحصائيات الحكومة كليًا. |
Bu, genel olarak devlet istatistiklerinin özel istatistiklerden daha iyi olmasının sebeplerinden biridir. | TED | هذا هو أحد الأسباب الذي يجعل إحصائيات الحكومة أفضل بكثير من الإحصائيات الخاصة. |
Fakat bu kötü devlet kinayesi beni 9 Kasım'dan beri rahatsız ediyor. | TED | ولكن رمز الحكومة الفاسدة هو ما يجول في خاطري منذ 9 نوفمبر. |
devlet Malzeme Ofisine göre, ...en yakın X-ray makinası şehir üniversitesinde. | Open Subtitles | وفقا لقواعد المعلومات أقرب جهاز أشعة سينية محمول في جامعة الولاية |
Ortağım ve ben gizli bir devlet kurumu için çalışıyoruz. | Open Subtitles | أترى , شريكي و أنا نعمل لحساب وكالة حكومية سريّة |
Bu durumda devlet okulları öğrencilerinin yaklaşık yüzde 86'sı Afrikalı Amerikalılardan oluşuyor. | TED | بهذا الطلاب في المدارس الحكومية هم ٨٦ في المائه من الأمريكان الأفارقة. |
Sonunda Bill'i bizim evin bir blok uzağında, devlet okulunun oyun bahçesinde buldum. | TED | حسنا ، وأخيرا وجدت بيل بعيدا عن بيتنا بزقاق في ملعب المدرسة العامة. |
Askerî hapishaneye düşmek gibi değildir, ama devlet dairesinde çalışacaksan başın çok ağrır. | Open Subtitles | ليست مثل سفينة شرعية لكن من المؤكد أنك ستعانى إذا عملت لدى الحكومة |
Tamam, bak, devlet buraya eşeklerle geldiğinde... Bırak onlarla ben konuşayım. | Open Subtitles | عندما تأتي الحكومة الى هنا مع البغال أرجوك، دعني أتولى الحديث |
Tüm suçlamalar düşürüldü. Sağlık masraflarını sınır dışı edilene kadar devlet karşılayacak. | Open Subtitles | كل التهم سقطت و الحكومة سوف تدفع تكاليف العلاج حتى تستعيد عافيتك |
Federal hükümetin devlet okullarında, erken cinsel ilişki karşıtı eğitim vermesine karar verildi. | Open Subtitles | حل ذلك الحكومة الفدرالية عليها دعم تعليم الامتناع عن الجنس في المدارس العامه |
devlet destekli, fiziksel potansiyeli geliştirmek için, deneysel hiper-katalizör üzerinde çalışıyorlar. | Open Subtitles | برنامج تموله الحكومة لتعزيز القدرات الجسدية عبر نوع من المحفزات الفائقة |
Yıllar önce, okulda iyileştirme yapmamız için devlet bize ödenek gönderdi. | Open Subtitles | قبل عدّة سنوات، تلقّينا منحة ماليّة من الحكومة لأجل تحسين المدرسة |
devlet, vatandaşın ayrıcalıklarını ve dokunulmazlıklarını kısıtlayacak hiçbir yasayı zorla kabul ettiremez. | Open Subtitles | ليس بإمكان الولاية أن تفرض أي قانون يحدّ امتيازات أو حقوق المواطن. |
Büyük ihtimalle devlet arazisine avcı getiriyorlar ve işi ticarete dökmüşler. | Open Subtitles | اعتقد انهم يحضرون صيادين الى ارض حكومية اعتقد انه عمل تجاري |
Bize hangi ilaçların güvenli olduğunu söyleyen devlet kurumlarına inanıyoruz. | TED | نحن نعتمد على المنظمات الحكومية ليخبرونا أي المنتجات الصيدلية آمنة. |
Daha sonra ulusal sağlık hizmetlerinin işlettiği bir devlet hastanesine gittim. | Open Subtitles | بعد ذلك ذهبت لمستشفى تابعة للولاية تُدار بواسطة مؤسسة الصحة العامة |
Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. | TED | لديهما نظامين سياسين مختلفين بشكل كبير و ايضا انظمة اقتصادية مختلفة دولة بي راسمالية خاصة و اخرى بنظام راسمال دولة |
Ona devlet için çalışmıyor olsan bile... hayatın yaşanmaya değer olduğunu anlat. | Open Subtitles | اخبره ان الحياه تستحق العيش عندما لاتتسلل في الجوار من اجل الحكومه |
Yeşilin geleneksel devlet içi bir çatışmayı temsil ettiğini görüyorsunuz, eskiden hakkında okuduklarımız. | TED | ترون الاخضر هي صراعات عامة بين الدول, النوع الذي اعتدنا القراءة عنه |
Tıbbi muayene, tedavi, ilaçlar: bunların hepsi devlet tarafından karşılanıyor. | TED | الإستشارات الطبية و العلاج الطبي و الدواء: تقدمها جميعا الدولة. |
Roma durgun bir şehirken... cumhuriyet iyi bir devlet modeliydi. | Open Subtitles | الجمهورية كانت نظام جيد للحكومة عندما كانت روما مدينة هادئة |
Çünkü ulus devletin hareketleri ne kendiyle sınırlıdır, ne de ulus devlet için yeterlidir kendi bölgesini kontrol etmek için, çünkü ulus devletin dışındaki etkileri artık içeride olanları da etkiliyor. | TED | لأن أفعال دولة وطنية لا تقتصر لا على ذاتها، ولا هي كافية للدولة الوطنية بذاتها للتحكم في أراضيها، لأن التأثيرات خارج الدولة الوطنية بدأت الآن في التأثير على ما يحدث داخلها. |
Sovyet İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra hiç bir devlet bizim sorumluğumuzu üstlenmedi. | Open Subtitles | ومنذ سقوط الإمبراطورية السوفيتية لم تعد هناك حكومة تشعر بالمسئولية تجاهنا |
Aynı zamanda bu hikaye, devlet okullarının ve kırsal kesimdeki halkın her ikisinin de geliştirimesi için "tasarım"ın ne yapabileceğinin hikayesidir. | TED | انها قصة عن التعليم الحكومي و عن المجتمعات الريفية وعن ما يمكن للتصميم فعله ليحسن كلاهما. |
Washington'da devlet Departmanı'ndayken çok tutkulu, Ghanalı bir girişimciyle tanıştım. | TED | منذ مدة قريبة كنت في مبنى ولاية واشنطن وقد قابلت احدى المميزات الرائدات الملهمات من غانا |
Sen devlet çalışanısın. Böyle şeyler söyleme iznin var mı? | Open Subtitles | إنك موظف حكومي هل يسمح لك أن تقول أمراً كهذا؟ |