| Eric. Bu sanırım bugüne kadarki en güzel noel ağacımız. | Open Subtitles | ايرك انا اعتقد انه هذه افضل شجره قد حصلنا عليها |
| Hayır, saçmalama. Bir aynayı saklayacak en güzel yer neresi? | Open Subtitles | لا ايها السخيف ما هو افضل مكان لاخفاء شىء لامع |
| Bugünse kralım ve en güzel kadına sahibim. Kim bilebilirdi? | Open Subtitles | والان انا ملك وعندى اجمل ملكة بجانبى من فكر بذلك؟ |
| Bu eleştirmenin en güzel bulduğu anlardan biri üçüncü bölümde... | Open Subtitles | واحدة من أعظم لحظات تجربة المشارك كانت فى الفصل الثالث |
| Bu, birinin bugüne dek bana söylediği en güzel şey. | Open Subtitles | ذلك , ذلك أحد ألطف الأشياء التي قيلت لي أبداً |
| O bileti kazanmak, hayatımda başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | الفوز ببطاقة السفر هو أفضل شيء حدث لي في حياتي. |
| Tüm zamanların en güzel tabloları ve bir hayvan koleksiyonu. | Open Subtitles | واللوحات الأكثر جمالاً على مر العصور، و مجموعة من الحيوانات |
| Şunu söylemeliyim ki, senora, şimdiye kadar yediğim en güzel etti. | Open Subtitles | يجب عليّ القول بأنها كانت أفضل وجبة تناولتها |
| Daha dün dünyadaki en güzel duygunun parmaklarını emmek olduğunu sen söylemiyor muydun? | Open Subtitles | بالامس قلت ان افضل شعور على سطح الارض كان عندما تُمص اصابع رجليك |
| Evliliğimizin en güzel hatıralarının yalanlar üzerine kurulu olmasına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق ان احدي افضل لحظات زواجنا مبني علي الكذب |
| Öylece sona atlayamazsın. Arada geçen yolculuk en güzel kısmı. | Open Subtitles | هذا مثير للشفقة لا يمكنك القفز للنهاية فالرحلة افضل جزء |
| Akıllı, seksi. Keşfedilmemiş. Deli dolu, karmaşık, gördüğüm en güzel şey. | Open Subtitles | انها منفتحة, تلقائية و صعبة انها اجمل امرأة رايتها فى حياتى |
| Oh, hayır. Şüphesiz ki, sen hristiyanlık alemindeki en güzel yaratıksın. | Open Subtitles | نعم و بدون شك إنك اجمل مخلوق في حفل عيد المسيحين |
| Bakmalarının tek sebebi buradaki en güzel kadın sen olduğun için. | Open Subtitles | حسنا، السبب الوحيد الذى يجعلهم يحدقون هو كونك اجمل امرأة هنا |
| Bir zamanlar dünyanın en güzel şehrinde yaşayan bir şairdim. | Open Subtitles | ذات مرة كنت اُنظم الشِعر في أعظم مدينة في العالم |
| Sanırım, hayatımda eşim de dahil birine söylediğim en güzel şeydi. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ألطف ما قلته لأي شخص بما فيهم زوجتي |
| Ama siz bu içeceğin yeryüzündeki en güzel içecekmiş gibi olmasını sağlamalısınız | Open Subtitles | لكن أنت يجب أن تدعي أن هذا هو أفضل شراب على الأرض |
| Dünyadaki en büyük bambo binası olmayabilir fakat bir çok insan inanıyorlar ki bu en güzel olanı. | TED | ربما لا تكون أكبر مبنى من الخيزران في العالم، لكن يعتقد الكثير من الناس أنها الأكثر جمالاً |
| ...dün gece bir kadınla geçirdiğim en güzel geceydi. | Open Subtitles | ليلة البارحة كانت أفضل شيئ مر بي، كشيئ نسائي |
| ...ama ailemiz tekrar bir arada ve bence bildiğimiz en güzel şeklide kutlamalıyız. | Open Subtitles | لكن عائلتنا عادت لوضعها السعيد وأظن أن علينا أن نحتفل بأفضل طريقة نعرفها |
| Kamyon kısmını bir kenara bırak, hayatımın en güzel günüydü. | Open Subtitles | ماعدا جزء الشاحنة لقد كان هذا أفضل يوم في حياتي |
| Ama deniz piyadelere katılmak başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | ان الالتحاق بالبحرية كان أفضل شـيء لي حدث في حياتي |
| Biliyorsun en güzel şeyler çok kırılgan olabiliyor kızın bir haydut. | Open Subtitles | تعرفين أحيانا الأشياء الأجمل يمكن أن تكون الأكثر هشاشة ابنتك مجرمة |
| Avlanmak, babanla geçirdiğin en güzel zamanlarındı şimdiyse benimle avlanacaksın. | Open Subtitles | الصيد برفقة أبيك كان أسعد وقت قضيته، والآن ستصيدين برفقتي |
| Aslında bütün kadınların en güzel şeylerini giyip oraya gelmesi çok dokunaklı. | Open Subtitles | في الواقع ، أنه مؤثر جداً ، جميع النساء يرتدين أجمل الأشياء. |
| Ayak partisi, ayakkabı giymenize gerek yok. en güzel parti türüdür. | Open Subtitles | إنها حفلة بلا أحذية، لستم بحاجة لإرتداء أحذية، إنها أفضل حفلة |
| Bu harika! Başına gelebilecek en güzel şey. Kız kim? | Open Subtitles | هذا رائع ، إنه أفضل شئ يمكن حدوثه ، من هى الفتاة ؟ |