ويكيبيديا

    "göl" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • البحيرة
        
    • بحيرة
        
    • البحيره
        
    • البحيرات
        
    • البركة
        
    • البُحيرة
        
    • للبحيرة
        
    • البحيرةِ
        
    • بحيره
        
    • بركة
        
    • البحيرةَ
        
    • بحيرات
        
    • كبحيرة
        
    • ليكتاون
        
    • بُحيرة
        
    Ah, göl evine gidiyoruz. Üstünü giyin. Mayon hala kurutma makinesinde. Open Subtitles سوف نذهب إلى منزل البحيرة, ثياب السباحة لا تزال في النشافة
    Tamam, hadi, kızlar, göl kenarında yazı geçirdiğimiz zamanlardaki gibi. Open Subtitles حسناً، هيا يا فتيات، فهذا سيكون كيوم عطلتنا عند البحيرة
    Test kitabını hafta sonu bizim göl evine de getirmeyeceksin, değil mi? Open Subtitles هل ستذهبى إلى بيت البحيرة الخاص بي فى نهاية الإسبوع هكذا ؟
    Ben derim ki, bu Kara göl'ün Canavarı'nı aldığınız yere bırakın. Open Subtitles أقول بأن نرمي هذا المخلوق في بحيرة السود من حيث اتى
    Kocaman bir yata sahip olup yüzdürecek göl bulamamak gibi. Open Subtitles إنه مثل أمتلاك قارب كبير ولا توجد بحيرة لتبحر فيها
    Evet, göl balinaları. Tanrının guruldayan karnı olduğunu zannederdim. Bilmiyorum. Open Subtitles حيتان البحيره ، اجل لا أعلم ، يبدو كأنه تحذير
    Ben göl kıyısındaki izlere bakayım, sen de yola çık. Open Subtitles سأذهب لتقصي اثارهم عند البحيرة .وانت ابحثي اماماً في الطريق
    Ama beni göl evinden aradı ve ben de onu görmeye gittim. Open Subtitles ولكنها بعد ذلك، اتصلت بي من منزل البحيرة وقدت السيارة إليها لأراها
    Hani şu göl kenarında inşa edilen evler var ya, yeni olanlarından. Open Subtitles تعرفَ, واحده من تلك الشقق الجديدة التي يتم بناءها عند البحيرة, الجديدة؟
    Dün göl evine gitmeye karar verdiğiniz için çok sevindim. Open Subtitles أنا مسرور جدًا لأنكن قررتن الذهاب إلى منزل البحيرة بالأمس
    Burada yaşayan Siren'i* ben öldürdüm. Bu yüzden göl kurudu. Open Subtitles حوريّة البحر التي كانت تعيش هنا قتلتُها، لذلك جفّت البحيرة
    Aslında bütün bu göl, devasa bir yanardağın su dolmuş krateri. Open Subtitles ولكن في الواقع هذه البحيرة كلها فوهة بركان غمرها بركان عملاق.
    Talebiniz üzere, göl kenarını bu akşam bir saatliğine rezerve ettim. Open Subtitles كما طلبت لقد حجزت الحديقة بقرب البحيرة هذا المساء لمدة ساعة
    Orada tamamen yalnızdın. Böcekler saçına geliyordu, göl içinde ceset var gibi kokuyordu. Open Subtitles تقفين وحيده هناك, الحشرات تصل لشعرك ورائحة البحيرة تبدو وكأن أحدهم مات فيها
    Şu göl evinizde yemek ve yatak var, değil mi? Open Subtitles منزلكم الذي بجوار البحيرة لديه ما يكفي من الطعام ؟
    Ama eminim, bu hikayedeki olay yerinin adı Kristal göl Kampı'ydı. Open Subtitles تعلمون ان احداث تلك القصة حدثت في مخيم يدعى بحيرة كريستال
    Ben küçükken, ailem göl kenarında bir kulübe kiralamıştı. Bir akşam tuvalete giderken... Open Subtitles عندما كنتُ طفلة صغيرة، إستأجر والديّ كوخاً بجوار بحيرة وعندما إضطررت للذهاب للحمّام..
    Bana bütün şehir, kasaba, göl, orman ve dağları ezberletti. Open Subtitles جعلني أعرف كل مدينة وقرية لعينة كل بحيرة وغابة وجبل
    Temmuzun 4'ünde saat 6'da göl kenarında barbekü yapılacaktır. Open Subtitles سيقام حلفه شواء في السادسه عند البحيره بمناسبه الرابع من يوليو
    Kış Kapısı Köyünün başkanı göl Ülkesinin göl Kıyısı Manastırıyla anlaşma halinde. Open Subtitles زعيمُ الشتاءِ قد تجاوزَ القرية من أجلِ المفاوضاتِ مع الكنيسةفي بلدةِ البحيرات
    Geçen 17 yıl boyunca her gün göl kenarına gelip ördekleri besliyor. Open Subtitles يأتي لهذه البركة كل يوم للـ17 سنة الماضية ليطعم البط
    Sekiz saat sonra bir göl dibinde rahat ve huzurlu olacak. Open Subtitles فى أقل من 8 ساعات سوف يكون مُمداً فى قاع البُحيرة.
    Güzel bir yer. göl çevresindeki en büyük ev. Şerif... Open Subtitles لقد اخترت أجمل بقعة وأكبر منزل مجاور للبحيرة
    göl kenarnda yürürdüm, ya da tombala oynamaya, bazen de bara giderdim. Open Subtitles كنت اتمشّى بجانب البحيرةِ أَو اذَهبَ إلى مكانِ البنجو.
    Sırplar birkaç tekne satın almak zorundalar. Çünkü bir göl üzerinde uçuyoruz. Open Subtitles لا بد وان الصرب قاموا بشراء بعض مراكب اليو لاْننا فوق بحيره
    Biraz kariyer yapıp ödül kazanırsan belki kendine daha büyük bir göl bulabilirsin. Open Subtitles كوّني نفسك وفوزي بجوائز واعثـُري على بركة أكبر ربما
    Fakat iki evren arası kapıyı açtığım yerdeki donmuş göl çok güvensizdi. Open Subtitles لكنّ البحيرةَ المتجمّدة حيث فتحتُ بوّابةً بين العالَمين، كانت هشّةً،
    Antarktika'daki hemen her göl yatağında buldukları şey yaşamın yılmaz azmine dair bir ahit gibi. Open Subtitles .. وما وجدوا عند قاع كل بحيرات أنتاركتيكا هو شهادة على عناد الحياة
    Ama belediye bölgenin göl olarak daha güzel olacağına karar vermiş. Open Subtitles لكن في وقت ما قررت المقاطعة استغلال الأرض كبحيرة
    Affedersiniz, galiba göl Kasabalısınız. Yanılmıyorsam tabii. Open Subtitles أستميحك عذراً، لكنّك من "ليكتاون" إن لم أكُن مخطئاً
    Tam merkezinde iki buçuk milyon ton asitle dolu bir göl var. Open Subtitles في مُنتصفها , بُحيرة مليئة بــ إثنين .ونصف مليون طن من الحامض

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد