Neden? hemen ona geri ver. Buradaki hanımlar birbirlerinin eşyasını çalmaz. | Open Subtitles | قومى بإعطائها لها الآن إن السيدات هنا لا تسرقن أغراض الأخريات |
Bunu yapmayı hemen kes yoksa seni yetkililere şikayet edeceğim. | Open Subtitles | لا,توقف هذه اللحظةِ الآن وإلا سوف أبلغ عنك إلى السلطات |
Şu anda da o kazadan hemen önce hissettiğim duygularla doluyum. | Open Subtitles | ولدي نفس الشعور الآن الذي كنت أشعر به قبل ذلك الحادث |
Eğer bir asi bıyığı uzatacak yaşta olsaydın seninle hemen çıkardım. Vay canına. | Open Subtitles | أتعلم ، لو كنت بعمر يسمح لك بتربية شارب كنت سأخرج معك حالاً |
- Jeneratörler dayandığı müddetçe sorun olmaz. - hemen başlamak zorundayız. | Open Subtitles | ـ إذا كانت المولدات جاهزة ـ يجب أن نبدأ فى الحال |
Bunu küresel olarak yapmalıyız, ve bunu hemen şimdi yapmalıyız. | TED | يجب ان نفعل ذلك بشكل عالمي ويجب ان نفعلها الان |
Ağ ağacın üzerine düşünce hemen oraya gitmeye ve maymunları yakalamaya hazırlanın. | Open Subtitles | عندما تحيط الشبكة بالشجرة تقدّموا بسرعة. وأمسكوا تلك القرود قبل أن تهرب. |
hemen Savunma Bakanlığı anlaşma yaptı ve biz bu taşıtı ve teçhizatı yaptık. | TED | إذ على الفور تحصل على عقد من وزارة الدفاع، وبنينا هذه الشاحنة والمقطورة. |
Şövalye... eğer paranızı hemen şimdi almak istiyorsanız, bunun için dövüşmelisiniz. | Open Subtitles | أيها النبيل إذا تريد مالك الآن فيجب أن تحارب من أجلة |
Hz. İsa'nın kurtarıcımız olduğunu kabul etmelisiniz. Hem de hemen. | Open Subtitles | يجب أن تقبل المسيح كمنقذ لك يجب أن تقبله الآن |
Bir devriye arabası şu anda yolda. hemen o evden çık. | Open Subtitles | سيارة للشرطة على الطريق الآن فقط أخرجي من المنزل على الفور |
Hassastır, zor bir dönem geçiriyor ve onu hemen reddetmeni istemiyorum. | Open Subtitles | إنه مرهف، ويمر بفترة قاسية ولا أريد منك أن ترفضيه الآن |
- Farkindayim ama isviçre'de islerim var ve hemen oraya gitmem gerek. | Open Subtitles | و لكن عمتها توفيت أعرف هذا و لكن لدي عمل بسويسرا الآن |
Şimdi hemen tahtaya yürü ve bütün havarilerin isimlerini alfabetik olarak yaz. | Open Subtitles | الآن,أريد منكِ ان تذهبي الى اللوح وتكتبي أسماء جميع الرسل مرتبة ابجديا. |
Öyleyse neden beni bu lanet olası soruşturmadan hemen şimdi almıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تعفينى من هذه القضية الآن هذه القضية اللعينة الآن. |
- Bu öğleden sonra yola çıkıyorum. - Annem hemen yola çıkmanı istiyor. | Open Subtitles | ــ لكنني سوف أغادر عصر اليوم ــ لا، ماما تريدك أن تغادر حالاً |
Eğer onun için yapabileceğin birşey varsa, hemen yapılmasını istiyorum. | Open Subtitles | إذا تستطيع فعل أي شيئ لها, فأنا أريد ذلك حالاً. |
Pişmanlık duyar ve hemen sonra fazilet ve doğruya döner. | Open Subtitles | . فتابت و عادت في الحال إلى الصواب و الفضيلة |
Ama bana hemen yardım etmezsen, polise her şeyi anlatacağım. | Open Subtitles | و لكن اذا لم تساعدنى الان سأخبر الشرطه بكل شىء |
Arkadaşım bu işin altından kalkıp kalkamayacağını hemen öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | صديقى يريد أن يعرف بسرعة إن كنت تستطيع حل مشكلته |
Kuzey hücre binasında bir kaçak var. hemen müdüre haber ver. | Open Subtitles | هناك عملية هروب في بناية الزنزانات الشمالية أنذر المراقب على الفور |
- hemen karımla konuşmak istiyorum. - Korkarım bunu yapamam. | Open Subtitles | دعينى اتحدث الى زوجتى حالا اخشى انك لا تستطيع ذلك |
hemen ağırlıklarını at ve geri dön! Göstergen yanlış olabilir! | Open Subtitles | اسقط الأثقال وابداء العودة الأن , المؤشر قد يكون خاطئ |
İyi iş çıkardın eski dostum. Seni de hemen iyileştireceğiz. | Open Subtitles | لقد فعلت شيء جيد يافتى سنحاول إصلاح كل شيء حالًا |
Amca, lütfen bizi hemen Goa'ya götür çünkü gösterimiz başlamak üzere. | Open Subtitles | عماه ممكن توصلنا الى جوا بسرعه الاستعراض على وشك ان يبدأ |
O kadar yakın geçecek ki, hava durumu uydularımızın hemen altından dolanacak. | TED | وسيدنو قريباً جداً منا لدرجة أنه حقيقة سوف يمر تحت أقمارنا الجوية. |
Belki de hemen araştırma bölümüne geçsek daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما يجب علينا ان نصل إلى القطاع أر بأسرع مايمكن |
Eve geldiğinde çantasını hemen yere boşalttı ve şekerlerin içine dalıp oracıkta uyuyakaldı. | Open Subtitles | عاد للبيت ، رمى حقيبته على الأرض هجم على الحلوى نام تماماً هناك |
Gönder onu, detayları halletsin ve bu iş hemen hallolsun. | Open Subtitles | أرسل له لتنفيذ تلك هذه التفاصيل وليتم هذا الامر سريعا. |
Soniğimle ufak bir kıvılcım vereceğim ve gerçek zamanlı kılıf hemen burada birleşecek. | Open Subtitles | أنا سَأَعطيها إنفجار سريع مِنْ مفكي الصوتي غلاف الوقتِ الحقيقيِ سَيُعيدُ تجميعها هنا. |