Tanrı, sadece kainat için başka bir isim mi? hiç bir bireyselliği olmayan? | TED | هل الرب مسمى آخر للكون فحسب, بلا أي وجود مستقل له على الإطلاق؟ |
"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime, çünkü hiç kimse başkasının acısı veya sıkıntısından keyif almayı düşünmez. | TED | وحين أقول أني استمعت إنها كلمة غريبة يمكن استخدامها لأنه لا أحد يريد التفكير في أي شخص وهو في ألم شديد |
Gözlerinizin önünde vazelinden bir perde varken bunu görmeye çalıştınız mı hiç? | TED | هل حاولتم من قبل رؤية ذلك إذا كان هناك فازلين أمام أعينكم؟ |
Yarın bir şirket açabilirim ve sizin, size ait bu bilgileri nasıl kullanacağım üzerinde hiç bir kontrolünüz olmaz. | TED | أستطيع أن أبدأ ذلك المشروع من الغد، ولن يكون لديك أي تحكم على الإطلاق في استخدامي لبياناتك بهذه الطريقة. |
Sen o silahı elinde tutarken hiç bir şeyi tartışamayız. | Open Subtitles | بينما أنتِ تمسكين المسدس، لن نتمكن من مناقشة أيّ شيء. |
Bu sene 1 Haziran, Monson Kasırgası'nın birinci yıl dönümüydü. Ve toplulumumuz daha önce hiç bu kadar birbirine bağlı ve güçlü olmamıştı. | TED | شهد 1 يونيو من هذا العام الذكرى السنوية لاعصار مونسون. و لم يكن مجتمعنا ابدا أكثر ارتباطا أو قوة أكثر من تلك اللحظة. |
Ve buna ilk baktığımda, düşündüm ki, bunda hiç bir güzellik yok. | TED | عندما نظرت اليه للمرة الاولى ظننت .. انه خال من أي جمال |
Burada kaç kişi aşık? hiç aşık olan var mı içinizde? | TED | كم من الناس هنا يعيشون في حب ؟ أي أحد ؟ |
Babam bunu hiç giymedi, yani benim neden giymem gerektiğini anlayamıyorum. | TED | لم يرتديها والدي مطلقاً لذلك لا أرى أي داع لكي أرتديها |
Eğer pencere ihtiyacımıza göre ısıyı içeri alabilse ya da ısı içeri hiç gelmeden dışarda tutulabilse, çok iyi olmaz mıydı? | TED | ألن يكون من الرائع لو أن النافذة بإمكانها إعادة رد الحرارة إلى الغرفة إن احتجنا إليها أو إبعادها قبل أن تأتي؟ |
Fakat hemen hiç kimse bunların daha yakın ilişkili olabileceğini düşünmedi. | TED | لكن لم يعتبرها احدٌ من قبل انها ربما تكون اكثر قرابة |
Bu, geleneksel yardım kuruluşlarının daha önce hiç karşılaşmadığı bir durumdu. | TED | كانت هذه وضعية لم تصادفها قط وكالات المساعدة التقليدية من قبل. |
Zamanın kumlarını mabet edinmiş sayfalar, hiç bir zaman tam güvende değiller. | TED | والصفحات التي وجدت ملجأ تحت الرمال منذ زمن ليست آمنة على الإطلاق. |
Öldürmek benim için sadec iş. Bana hiç zevk vermiyor. | Open Subtitles | القتل هو مجرد عمل لي . لا يعطيني أيّ سرور |
Bu işte bilmediğim pek çok şey var. Bazılarını hiç bilemeyeceğim. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء التى لا اعلمها وبعضها لن اعرفه ابدا |
Hiçbir kuralın olmadığı bir yerde yaşamanın nasıl olduğunu hiç merak ettiniz mi? | TED | هل تخيلت يوماً كيف قد تكون الحياة في مكان خالٍ من أي قواعد؟ |
Onlar, lise partisinde tek başlarına duruyorlar, daha önce hiç öpülmemişler. | TED | إنها تقف لوحدها في المدرسة الثانوية ترقص، ولم يتم تقبيلها قط. |
doğaçlama çalıyor ve hiç bir zaman daha öncekinin tamamen aynısını çalmıyor. Ve bence, yoğun yaratıcılığa çok güzel bir örnek bu. | TED | ويعزف من بنات افكاره وحده ولا يكرر اي معزوفة على الاطلاق وهذا يعتبر نوع من الابداع اللحظي واعتقد ان هذا مثال رائع |
Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu. | TED | فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق |
Gerçek adı ve kime çalıştığını hiç bir zaman söylemedi yine de denediler. | Open Subtitles | اسمه الحقيقي و امن كان يعمل لم يكشفا ابداً بالرغم من انهم حاولوا |
Bilmiyorum çünkü onlara kim olduğuma dair hiç dürüst olmadım. | TED | لا أعلم، لأنني لم أكن صادقة أبدًا معهم عن هويتي. |
Bunun, bu uzva hiç sahip olmamış birisi için bile doğru olabilmesi, bizim bu haritanın ilk haliyle doğduğumuz anlamına gelmekte. | TED | وفي الحقيقة، هذا ممكن بالنسبة لشخص لم يكن لديه طرف ليشعر بوجوده وتدل على أننا ولدنا على الأقل ببدايات هذه الخريطة |
- Sorun nedir? Bir şey duydum sandım ama dinleyince hiç ses gelmiyor. | Open Subtitles | لا أعلم ، تخيلت أننى سمعت شيئاً وعندما انتبهت لم أسمع أى شيء |