Bizim gibi tüm gün yerçekimine karşı ayakta durmaya ihtiyaçları yok | TED | فهي ليست بحاجة للوقوف طوال الوقت مقاومة بذلك الجاذبية كما نفعل. |
Ayrıca birini öldürmek için bir sebebe bile ihtiyaçları yoktur. | Open Subtitles | ولا هم بحاجة إلى أي سبب حقيقي لقتل شخص ما، |
Ve kendini de dahil etmelisin. Eğer hayatta kalacaklarsa, bir lidere ihtiyaçları olacak. | Open Subtitles | ويجب ان يشملك هذا ايضاً, لو انهم يريدون النجاة , فأنهم سيحتاجون لقيادة. |
Yardıma ihtiyaçları vardı ve büyük şirketlerin kendileri de bu ikilemin içindeydiler. | TED | كانوا في حاجة إلى المساعدة و الشركات الكبيرة نفسها لديها نفس المعضلة. |
Hepimizin farklı tercihleri, farklı ihtiyaçları var. | TED | كلنا لدينا تفضيلات مختلفة و احتياجات مختلفة |
Komşularımın ihtiyaçları için fedakârlık yaparım ve sen, arkadaşım bu hesabın karşı tarafındasın. | Open Subtitles | ضحيّت من أجل إحتياجات الحي. وأنت يا صديقي. على الجانب الآخر من الجحيم، |
- Bakın, bunu hemen aşağıdaki sanat sınıfına götürmeliyim çünkü üzerine muz koyacakları bir şeye ihtiyaçları var resim çizmek için. | Open Subtitles | أنا فلدي الحصول على هذه الى فئة الفن سريعة الحقيقية. انهم بحاجة الى شيء لوضع الموز على، حتى يتمكنوا من استدراجه. |
Çocuk kurtulacakmış ama uzun boylu bir adama ihtiyaçları varmış. | Open Subtitles | قال إن الولد سيكون بخير لكنهم بحاجة إلى شخص طويل |
Tamam, sihir komisyonu genç büyüyü yetiştirmek için bir yere ihtiyaçları olduğunu biliyorlardı, böylece Eskiler, Büyü Okulunu yarattı. | Open Subtitles | حسناً ، إذاً المجتمع السحري عرف أنه بحاجة لمكان ليرعى السحر اليافع ، لذا إخترع . الكبار مدرسة السحر |
Bahar tatili için kızlarınn sörf ve boogie tahtalarına ihtiyaçları var. | Open Subtitles | الفتاة بحاجة إلى ألواح تزلج جديدة أو شيء لقضاء إجازة الربيع |
Bu sene Noel'e her zamankinden daha çok ihtiyaçları var. | Open Subtitles | وهذا العام هم بحاجة للعيد اكثر من اي عام اَخر |
- Şef, filodaki emekçilerin kendilerini ve menfaatlerini temsil edecek birine ihtiyaçları var. | Open Subtitles | أيها الرئيس , العمال فى هذا الأسطول إنهم بحاجة لشخص ما لتمثيلهم ولمصالحهم |
Benim gibi yaşlı bir kadına ihtiyaçları yok. Amerika beni alırsa bırakırlar. | Open Subtitles | انهم لا يريدون سيدة عجوز مثلى هنا سيسمحون لى بالذهاب لو قبلتنى امريكا |
Bunun mantıklı bir açıklaması olduğunu söylüyorlar ama gerçekten yardımına ihtiyaçları var. | Open Subtitles | انهم يقولون ان هناك تفسير منطقى , ولكنهم يريدون مساعدتك |
Şu anda memura ihtiyaçları yok, ama yer açılır açılmaz memurluk sözü verdiler. | Open Subtitles | ليسوا في حاجة لكتبة في هذا الوقت لكنهم وعدوني بوظيفة حالما تتوفر واحدة |
Tanrı biliyor ya, şu anda iyi bir babaya ihtiyaçları var. | Open Subtitles | إنهم فى حاجة إلى أب ثابت فى هذه المرحلة من حياتهم |
Ve toplumdaki tüm ihtiyaçları karşılamak zorundalar ve aslında ihtiyacımız olan şey daha çok çeşitlilik. | TED | وعليها أنّ تلبي جميع احتياجات المُجتمع، و،في الحقيقة،ما نحتاجه هو المزيد من التنويع. |
Zira yaşlı sefillerin erkeklik ihtiyaçları ve ... Cehennem gibi kara ruhları vardı. | Open Subtitles | وهؤلاء الحقيرون لديهم إحتياجات الرجال وأرواحهم سوداء كالجحيم |
Ve Nuna kurulduğunda verileri büyük şirketlerdeki çalışanların sağlık ihtiyaçları için kullandılar. | TED | وعندما تم تأسيس الشركة، استخدموا بيانات لتوفير الاحتياجات الصحية لعمال الشركات الكبرى. |
Bu iblis annemin düşündüğü kadar zorluysa bana ihtiyaçları olacak. | Open Subtitles | وإن كان هذا الشيطان قوياً كما اعتقدَتْ، فإنهم يحتاجونني. |
Evet, ben hep söylerim bu çocukların gözaltı memuruna ihtiyaçları var. | Open Subtitles | نعم، دائما كنت أقول أن هؤلاء الأطفال يحتاجوا إلى شرطى مراقب |
Çünkü fanatizm ve cahillik daima açtır ve beslenmeye ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | لأن التعصب و الجهل مشغولان إلى الأبد و يحتاجان إلى التغذية |
Araziyi satın almak için fazladan para ihtiyaçları olduğunu söyledi bu yüzden Pederin bıraktığı 2500 doları ödünç verdim. | Open Subtitles | انت قلت لي انهم احتاجوا مزيدا من النقود لشراء الارض لذا اقرضت تلك الألفين وخمسمائة دولار التي تركها والتي |
Umarım göreve hazırsınızdır. Bu genç adamların disipline ihtiyaçları var. | Open Subtitles | حسناً, آئمل أنك مستعد للمهمة هؤلاء الفتيان بحاجه للعقاب |
Pakistan içinden, ABD mülkünü hedef alan bir füzeye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | يَحتاجونَ واحد بَنوا في وإنطلقَ مِنْ باكستان في بَعْض الهدف الأمريكي. |
Ve politikaya ulaşma ihtiyaçları vardır ve bu iki şey demektir. | TED | وهم يحتاجون إلى الوصول إلى السياسيين ، وذلك قد يعني شيئين. |
İçeride tüm oyuncuları tanıyan birine ihtiyaçları vardı, ama ben reddettim. | Open Subtitles | إحتاجوا شخص ما على داخل الذي عرف كلّ اللاعبون، لكنّي رفضت. |