Kendini iyi hissetmediğini biliyorum ama saç iğnesi hakkında konuşmamız lazım. | Open Subtitles | أنا أعرف أنك تشعر بدوخة ولكن يجب أن نتحدث عن الدبوس |
Haydi ama, gerçekten bu konu hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | تعالي , أظن أنه يجب أن نتحدث عن هذا الأمر |
Ben de seni görmek istiyordum. konuşmamız gereken bir şey var. | Open Subtitles | أريد ان أراكِ أنتِ أيضاً هناك شيء علينا ان نتحدث بشأنه |
Görünüşe göre bunu düzeltmek için Haven'a dönüp Jeffrey'le konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | يبدو أننا بحاجة للذهاب الى هايفن لمعالجة هذا التحدث الى جيفري |
- Holly Weaver, konuşmamız gerekiyor. Power, 2. Sezon, 5. | Open Subtitles | هولى ويفر, . علينا التحدث ترجمة وتعديل ورفع أحـــــــــمـــــــد الـــــــــبـــــــــــنـــــــــــــا |
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama konuşmamız gerek. | Open Subtitles | آسفة لمضايقتك، لكن في الواقع يجب أن نتحدّث |
Demek şimdi de aramalarımı görmezden geliyorsun. Ne kadar ilginç. konuşmamız gerek. | Open Subtitles | أرى أنك تتجاهل اتصالاتي الان , هذا مشوق , نحتاج لأن نتحدث |
Huzur içinde yatsın ama şimdi bizim iş konuşmamız gerek. | Open Subtitles | لترقد روحه بسلام. لكن الآن علينا أن نتحدث عن مصالحنا. |
Yanılıyorsam da, ne tür bir ilişkimiz olduğu hakkında konuşmamız lazım bence. | Open Subtitles | إذا كنت مخطئًا، عندئذٍ فربما علينا أن نتحدث بشأن نوع علاقتنا الحالية. |
Biz kardeşiz. Bu tip şeyler hakkında konuşmamız gerekir, değil mi? | Open Subtitles | نحن اخوات، ويجب ان نتحدث بخصوص هذه الاشياء، اليس كذلك ؟ |
Biz yeteri kadar oyuncu değildik bu yüzden onlarla gerçekten konuşmamız gerekiyordu. | TED | لم نكن الاعبين حقيقيين بما فيه الكفاية، ولذلك كان علينا أن نتحدث حقاً لهم. |
Yüzünü yıka." İşte en zor kısım geliyor: "Ailesi ile konuşmamız lazım." | TED | حان الآن الجزء الأصعب، يجب علينا أن نتحدث مع والديها. |
Bence konuşmamız gereken -- Aslında küresel pazar. | TED | أعتقد أننا يجب أن نتحدث عن.. في الحقيقة، هذا مهم. |
Ne olduğunu anlamak istiyoruz ama bunu yapmak için sizinle konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | نريد أن نفهم ماذا حدث ولكن لكي نقوم بهذا علينا التحدث معكِ |
Nefret ve şiddeti önlemek istiyorsanız mümkün olduğu kadar çok sayıda insanla mümkün olduğu kadar uzun süre konuşmamız lazım, ayrıca şeffaf bir tutum sergileyerek. | TED | إذا أردنا منع الكراهية والعنف، علينا التحدث مع أكبر قدر ممكن من الناس لأطول مدة ممكنة منفتحين على الناس بقدر الإمكان. |
Sizinle konuşmamız gerekirse size nasıl ulaşabiliriz? | Open Subtitles | كيف يمكننا الوصول إليك إذا أردنا التحدث معك ؟ |
Bu konu hakkında bir profesyonelle konuşmamız gerekebilir. | Open Subtitles | لا أقصدُ فكرتك. يجب أن نتحدّث مع اختصاصيّين عن ذلك. |
Elbette... üçüncü tarafla konuşmamız gerektiğinde, her şeyi biliyor olacağım... en ufak Peni, Sterlin, Frank ve Mark'ına kadar. | Open Subtitles | وبالطبع اذا اضطررنا للتحدث إلى طرف ثالث فأنا أعرف كل شيء بداية من القرش إلى الجنيه الفرنك والمارك الألماني |
Bugün buraya erken gelmenizi istedim... çünkü konuşmamız gereken bir saçmalık var. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى هنا مبكرا اليوم لذا يمكننا الحديث عن اللعب الملتوى |
Yıllıkta benim için yazılan şuydu: "Hey, konuşmamız gerekli". Nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كان اقتباسي في كتاب السنة أنت, يجب ان نتكلم, لقد احتقروني |
Eğer bununla bir sorunun varsa, konuşmamız gerek. | Open Subtitles | و إن كانت لديكِ مشكلة بشأن ذلك , فعلينا التحدّث |
Ben konuşmamız gereken daha ne kadar çok şey olduğunu düşünüyordum da. | Open Subtitles | حسنا، كنت مجرد التفكير كيف أكثر من ذلك بكثير لدينا للحديث عنها. |
Bu kadardı. konuşmamız acele ve garipti. | TED | كان هذا كل شيء، فقد كانت محادثتنا مربكة ومستعجلة. |
- konuşmamız gerek. | Open Subtitles | ـ إنها شيء مختلف ـ يا ولد ، أنا أحاول التكلم إليك |
Lütfen, gitmeden önce konuşmamız lazım. | Open Subtitles | رجاءً، نَحتاجُ حقاً للكَلام قَبْلَ أَنْ نَقُودُ. |
Bir sorun olduğu belli. Bunu şu anda konuşmamız gerektiğini söylemiyorum. | Open Subtitles | واضح أنّ هناك خطب ما ولستُ أقول أنّ علينا مناقشته الآن |
konuşmamız gereken bazı işler var. | Open Subtitles | وينبغي أن نناقش الأعمال التجارية على حد سواء. |
Birleşik devletler başkanı adına sizinle hemen konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أريد ان أتحدث معك بخصوص مسألة مهمة متعلقة برئيس الولايات المتحدة الأمريكية |
Büyük bir geleceğin var, Kyle. konuşmamız gereken çok şey var. | Open Subtitles | لدينا مستقبل زاهر لك يا كايل و هناك الكثير لنتحدث عنه |