Kimya kulübü başkanı Taylor McKessie... bu konuyla ilgili tüm sorularınızı yanıtlayabilir. | Open Subtitles | يجيب السيد تايلور مكيسي رئيس النادي عن كل أسئلتكم في هذا الموضوع |
Arıların ortadan kaybolması, bu konuyla kesin bağlantısı vardır dedim. | Open Subtitles | مثل اختفاء النحل لقد ظننت أن لك دخل في الموضوع |
Bu konuyla ilgili beklenen tartışma için sigorta evraklarının kopyalarını getirdim. | Open Subtitles | كنت أتوقع مناقشة هذا الموضوع, لذلك أحضرت بعض من أوراق التأمين. |
- Bu sözler dünyevi ve konuyla alakasız. Kabul edildi. | Open Subtitles | هذه الملاحظات دنيئة و لا صلة لها بالموضوع |
Bu konuyla ilgili iflas yargıcına gitmediğiniz sürece, ...Bay Hayden, sizden uzak durmanızı tavsiye ederim. | Open Subtitles | وإن لم تكن تريد الاحتكام إلى قاضي الإفلاس بهذا الشأن فأنا أنصحك بأن تنسى الأمر يا سيد هايدن |
Evet, sanırım bu konuyla ilgili konuşmak istediğin şeyler vardır. | Open Subtitles | نعم، ظَننتُ أنهُ سيكون لديكِ شيءٍ تقولينهُ بهذا الخصوص |
Amerikan hükümeti, bu konuyla alakadar görünemez ve onu açığa çıkartmayı göze alamaz. | Open Subtitles | الحكومة الأمريكية لا يمكنها الأقتراب من هذا الموضوع و إلا سيخاطروا بكشف تخفيها |
Bence kendin hakkında yazmaya çalışıyorsun Ve konuyla ilgili hiçbir fikriniz yok. | Open Subtitles | أعتقد أنّك تحاولين الكتابة عن نفسك وليس لديك أي فكرة عن الموضوع |
Burada olmaktan ve çok önemli gördüğüm bu konuyla ilgili konuşmaktan dolayı şeref duyuyorum. | TED | يشرفني أن اكون هنا .. ويشرفني ان اتحدث عن هذا الموضوع والذي أعتقد انه بالغ الأهمية |
Bununla veya başka bir konuyla alakalı olsun, hepimiz acı çekmenin ne olduğunu biliyoruz. | TED | سواء كان ذلك في هذا الموضوع أو غيره، كلّنا نعرف ما هو احساس الألم. |
LT: Bu konuyla ilgili ilginç olan şey de bu. | TED | ل.ت: وهذا ما يجعل هذا الموضوع مثيرا للاهتمام. |
Bu yüzden yaptığım ilk şey konuyla ilgili bir sürü makale okumaktı. | TED | وعلى ضوء هذا كان أول ما قمت بفعله هو قراءة مجموعة من المقالات عن الموضوع. |
Gazetedeki bir konuyla ilgili efendim. Görmek istersiniz diye düşündüm. | Open Subtitles | . إنه هذا الموضوع في الصحيفة سيدي . أعتقد أنك لربما رأيته |
Ama hemen, en sevdikleri konuyla meşgul olmaya başladılar: | Open Subtitles | ولكن هاهم ، منهمكين مرة أخرى في الموضوع المفضل لديهم : |
Şimdi, benzetmem biraz uygunsuz görünebilir ama sanırım konuyla çok ilgili. | Open Subtitles | قد تبدو لكم استعارتي وقحه تافهه لكنني اعتقد انها في صميم الموضوع |
Yaşımın bu konuyla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لبناء جيش آكو من الروبوتات و تكنولوجيا الشر الفا عمري لاعلاقة له بالموضوع |
Tatlıya olan düşkünlüğünün konuyla alakasını anlayamadım. | Open Subtitles | حقا لا أفهم ما علاقة أحب الفطائر بالموضوع |
Sen konuşmayı seversin ama bu konuyla ilgili hiçbir şey söylemedin. | Open Subtitles | لكنّك تحبّين أن نتكلّم ، و أنتِ لا تتحدّثين بهذا الشأن إطلاقاً |
O konuyla ilgili olarak size geri dönecektir. | Open Subtitles | قالت انها سوف تعود اليكم في هذا الشأن |
Birleşmiş Milletler konuyla alakalı olağanüstü bir toplantı düzenledi. | Open Subtitles | وقد عقد مجلس الأمن الدولي جلسةً طارئةً بهذا الخصوص |
Bu konuyla ilgili anlattıklarını inanılır bulmazsam anlayış gösterir misin? | Open Subtitles | أنت متفهم أنني أجد تفسيرك للموضوع أقل من أن يُعقل؟ |
Sağlığımız için önemliler. Bu yüzden sağlıkçılar bu konuyla ilgilenmeliler. | TED | أهمية على صحتنا ولذلك فإن خبراء العناية بالصحة يجب أن يفعلوا شيئًا ما حيال ذلك |
Ve genellikle bu karakterlerden sadece 8'i ya da 10'u konuyla alakalıdır. | TED | أنا أزعم أنه من 8 إلى 10 شخيصات فقط من تلك الشخصيات هي في الواقع ذات صلة بالقصة. |
konuyla ilgili bazı istatistiklere bir göz atalım. | TED | لذا، دعونا ننظر إلى إحصائيات أساسية بهذا الصدد |
Çünkü konuyla alakalı bir üst düzey yetkiliden alıntı yapmış. Tamam. | Open Subtitles | لانه يقتبس أن موظفاً ذا مرتبة عالية على اطلاع على المسألة |
Bu konuyla hiçbir ilgim yok. Ortağımın da öyle. | Open Subtitles | لا علاقة لي بأيّ من ذلك، ولا شريكي أيضاً. |