Bize ne olacağı konusunda hiçbir fikrim yok. Tekrar evlenemem. | Open Subtitles | لا أملك فكرة عمّا سيحصل لنا لا يمكنني الزواج ثانية |
Çoğu, hapishanede karışıklık çıkarsa Joe'ya ne olacağı... konusunda Burdette'e söylediklerinle ilgili. | Open Subtitles | "أنت أخبرت "بوردت" ما سيحصل لـ "جو أذا بدأ بالمشاكل قرب السجن |
Eğer bir firma, müşterilerine ürettiği ürünün zamanla daha eşsiz olacağı sözünü veriyorsa rekabette önemli bir üstünlük elde eder. | TED | والشركات التي تنتج على نطاق واسع وتضمن لعملائها أن كل قطعة ملابس ستصبح فريدة مع الوقت ستكتسب ميزة تنافسية قوية. |
Ama kimin şerif olacağı karannı, tek bir ağızdan haykırmalıyız. | Open Subtitles | لكن لمن سيصبح رئيس الشرطة علينا التحدث جميعاً بصوت واحد |
Ne? Peşine sadece bir araba ile takılırsan olacağı bu. | Open Subtitles | هذا ما يحدث عندما يكون هناك سيارة واحدة في المراقبة |
Ben büyümekte olan bir çocuk iken gelecek, 2000 senesi gibi birşeydi. Ve insanlar 2000 yılında neler olacağı hakkında konuşurlardı. | TED | إذ عندما كنت طفلا في طور النمو، كان المستقبل هو نوعا ما العام 2000، وكان الناس اعتادوا الحديث عما قد يحدث في عام 2000. |
Bana yalan söylediğinde sana ne olacağı hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | هل عندك فكرة ما سوف يحدث لكى اذا كذبتى على؟ |
Belirli bir zamanda, ülkede bulunan insan sayısı belirli olduğuna göre, belki bireysel etkimizin daha hafif olacağı bir yerde yaşamayı seçebiliriz. | TED | وهناك الكثير من الناس في هذا البلد في أي وقت من الأوقات، ويمكننا أن نختارالعيش في مكان ربما سيكون أثرنا عليه أخف. |
Ormanın Ruhu öldükten sonra neler olacağı hiç belli olmaz. | Open Subtitles | عندما تموت روح الغابة لا نعرف ما الذي سيحصل |
Kötü bir şeyler olacağı zaman, biliyorum. | Open Subtitles | التي تجعلني أرى ما سيحصل إن كانت هناك مشكلة ما |
Daha fazla ölü insanlarınızın sahip olacağı şey. | Open Subtitles | المزيد من الموت هو الحقيقة التى سيحصل عليها قومك |
Bazen akşam yemeğine gelmek istersen, sadece ikimizin olacağı, nasıl olacağını... birlikte görürüz. | Open Subtitles | إن كنت ترغب بالقدوم للعشاء في وقت ما فقط كلينا سنرى كيف ستصبح |
Büyükanne olacağı fikri onu biraz da olsa avutuyor sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن فكرة انها ستصبح جدة ساعد على الهائها أخيراً |
Oylar sayıldığında ve Trump'un başkanımız olacağı belli olduğunda yıkılmıştım. | TED | ومع اقتراب نهاية الاقتراع، والتأكد من أن ترامب سيصبح رئيسنا الجديد، كنت منهارة. |
Orada herkesin iyi olacağı bir başka dünya yok. | Open Subtitles | ليس هناك عالم آخر هناك حيث كلّ شيء سيصبح حسنا. |
Yunanlılar ne olacağı hakkında düşündüler, tanrılar, insanlar ve ölümsüzlüğün iç içe geçtiği uzun bir süre boyunca | TED | حسنا، فكر الإغريق حول ما يحدث عندما تخلط الآلهة والبشر والخلود لفترة طويلة. |
Herkes ekmeğinin peşinde. Ne olacağı bilinmez. | Open Subtitles | يجب على الشخص ان يبحث عن مصدر رزق لا تعرفين ما قد يحدث |
Bugün harika bir şeyler olacağı içime doğmuştu. | Open Subtitles | كان لدي حدس بأن شيء رائع سوف يحدث اليوم |
Hiçbir fikrimiz yok. Ne olacağı ile ilgili bir şey bilmiyoruz. | TED | لا نملك أي فكرة. لم نكن لنعرف ما الوضع المغاير سيكون. |
JD: Herhangi bir yeni teknolojide olacağı gibi, özellikle böyle bir teknolojide, birçok görüş açısı oluşabilir ve bu bence gayet normal. | TED | ج د: أعتقد أنه مع ظهور أي تقنية جديدة، خصوصا مثل هذه ستكون هنالك آراء متباينة وأعتقد أن ذلك أمر مفهوم تماما. |
Evimize birini sokarsan olacağı budur. Oğlumuzun suçlularla gezmesine izin veriyorsun | Open Subtitles | هذا الذي يَحْدثُ متى تَركتَ إبنُنا يُصاحب المجرمين. |
Öyle mi? Evimize birini sokarsan olacağı budur. Oğlumuzun suçlularla gezmesine izin veriyorsun. | Open Subtitles | هذا مايحدث عندما تترك ولدنا يصاحب مجرمين |
Yarın ne olacağı o kadar da fark etmiyor çünkü insanız. | Open Subtitles | لا يهم ما الذي سيحدث في الغد لأننا رجال.. أليس كذلك؟ |
Ayrıca nasıl olacağı umrumda değil, ama eski işimi geri istiyorum. - Tamam. | Open Subtitles | وبغض النظر عن النتيجة التي ستؤول إليها فأنا أريد سترجاع وظيفتي القديمة |
Sanırım ölüm, herkesin tatmin olacağı bir şekilde bu meseleyi çözecek. | Open Subtitles | حسنا ً , أعتقد أن الموت سيحل المشكلة لإرضاء الجميع |
Bıçak kemiğe dayanınca, olacağı budur işte. | Open Subtitles | حسناً، هذا ما يحصل عندما يعيش الناس على شفير الهاوية. |
Kaçıp gittiysen bile, sanırım olacağı vardı. | Open Subtitles | حتى إذا هربت فعلاً , فقد كان هذا مقدراً |