sınırın üstünde olacağım, ve size yasadışı olanları telsizle haber vereceğim. | Open Subtitles | سأطير بجانب الحدود واحدد لكم مكان وجود الغير شرعيين عبر الراديو |
Sınır Devriyesi, sınırın bizim tarafında çoklu cinayet vakası tespit etmiş. | Open Subtitles | حرس الحدود إكتشفوا حادثة قتل جماعية في هذا الجانب من الحدود |
Başlangıç olarak, sınırın güneyindeki arkadaşlarımız bunun için ne hissediyor? | Open Subtitles | بالبدآيه كيف أصدقائنا جنوب الحدود كيف تشعر حيآل ذآلك ؟ |
Ama bankayla iş yapıyoruz. sınırın iki tarafında da çalışıyoruz. | Open Subtitles | لكن تجمعنا أعمال مع البنك نحن نعمل على جانبي الحدود |
sınırın nerede olduğunu anlıyordunuz, tiklenmeye başlıyorlardı, çekilip, birkaç saate geri geliyordunuz, | TED | وتعرفون ماذا كان الحد لنا؟ كانوا يبدأون بالإضطراب وعندها تعلم أن عليك الذهاب والرجوع بعد بضع ساعات |
Eminim ki kendini vatansever sanıyorsun ve bir uyuşturucu savaşını idare ettiğini sadece sınırın diğer tarafında kan döküldüğünü düşünüyorsun. | Open Subtitles | وأنا واثق جدا أنّك تدعو نفسك وطنيًا وتخبر نفسك أنّك تسيّر حرب مخدرات وتبقي الدم على الجانب الآخر من الحدود |
sınırın iki tarafında da bir sürü hasmane ilgi çekecektir. | Open Subtitles | وهذا يجذب الكثير من الإنتباه على كلا الجانبين من الحدود. |
sınırın diğer tarafında da işlerin zor olduğunu duyuyorum hem. | Open Subtitles | سمعت أن الأمور غدت صعبة على جانبكم من الحدود أيضا |
sınırın bir yanındaki yoksulluk ve çaresizlikle diğer yanındaki göz alıcı refah arasındaki katı zıtlık beni her defasında sarsıyor. | TED | التباين القاسي بين الفقر واليأس على أحد جوانب الحدود والثروة الملفتة على الجانب الآخر يبعث الشعور بالصدمة. |
Bu bir sınır, burası Çin'le Rusya arasındaki sınırın çoğunluğunu oluşturan bir nehir, buradan ta uzak doğuya kadar. | TED | إنها الحدود، أغلبها الحدود بين الصين وروسيا، هنا في الشرق الأقصى. |
Beyler, buranın komutasını ben istemedim ama bu bana verildiğine göre ben de bu alayı sınırın en iyi birliği yapmaya niyetliyim. | Open Subtitles | ايها السادة، لم أكن اسعى لهذا الأمر ولكن منذ أسندت لي ذلك أعتزم جعل هذا الفوج ألافضل على الحدود |
sınırın güneyinde kumar oynamaya söz verirseniz sizi bırakırım. | Open Subtitles | سأتركك لو أقسمت بالمقامرة جنوب خط الحدود |
Hemen sınırın güneyine gidin adi herifler. | Open Subtitles | يستحسن أن تأخذ حثالتك إلى جنوب خط الحدود |
sınırın Amerika tarafında bir tane olmalı. | Open Subtitles | حسناً ، يجب أن يكون هناك واحداً على الناحية الأمريكية من الحدود |
sınırın bu tarafındaki tasfiye işlemlerindeki yetkili değil mi o? | Open Subtitles | أليس مسؤولاً عن تطهير هذا الجانب من الحدود ؟ |
Çizildiği günden beri bu sınırın üstünde savaş, kin ve düşmanlık hiç eksik olmadı. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين ، تم الإحتفاظ بهذه الحدود مشتعلة |
Altı adam için bir iş var, sınırın güneyindeki bir kasabanın korunması. | Open Subtitles | يوجد عمل لستة رجال ليحرسوا قرية جنوب الحدود |
sınırın diğer yanında daha iyi olursunuz. | Open Subtitles | سيكون وضعك أحسن كثيرا على الجانب الآخر من الحدود |
Bu şeyi sınırın dışına çıkarmayalım. Eğlenceliydi. Ve burada bırakalım. | Open Subtitles | دعونا لا نحمل المسائل أكثر مما تحتمل كانت متعة.دعنا نترك الأمر عند هذا الحد |
Onun talihsiz ölümü, sınırın kapanmasını sağlayan yönetmeliğe neden oldu. | Open Subtitles | دفع موته المؤسف للغاية أن نشرع في بناء حدود فاصلة. |
"sınırın ötesinde senin için hayatını verecek bir adam olduğunu unutma" | Open Subtitles | فقط نَصلّي من أجلهم هناك رجل عبر الحدودِ سَيَعطي حياتَه لَك |
sınırın Meksika tarafına geçince ufak bir toplanma yeri olacak. | Open Subtitles | في الجانب الحدودي من المكسيك ثمة هنالك منطقة صغيرة للتهيئة، |
Bomba, sınırın Meksika tarafından geldi. | Open Subtitles | لقد أتت هذه القنبلة من الجانب المكسيكى للحدود |
- sınırın burası mı? - Evet, orası. | Open Subtitles | هل هذه حافة حدودك الصغيرة؟ |
Ve sınırın halkın yer değiştirmesine göre olmasını istiyor, bölgesel değil. | Open Subtitles | وهو يريد حدودا طبقا لحركة الناس لا طبقا لمنطقة السيطرة |