Ayrıca bu yerel otobüsler, şehir merkezine yaklaştıklarında, hepsi yan yana hareket eder ve bir ana cadde üzerinde büyük ölçüde birleşirler. | TED | و كلما سارت هذه الحافلات المحلية لتصل إلى قلب المدينة مرت كلها جنبا إلى جنب لتلتقي كلها تقريبا في طريق رئيسي واحد |
Böylece, eve gittim, günlük çalışma programı ve bir plan hazırladım. | TED | لذا ذهبت إلى المنزل ، أخرجت مذكرات التدريب، و وضعت خطة. |
ve bir gün, durup dururken, Jenny'den bir mektup geldi, | Open Subtitles | وذات يوم ذو سماء زرقاء صافية وصلتنى رسالة من جينى |
İki boyacı, iki karocu ve bir sıvacıya ihtiyacım var. | Open Subtitles | احتاج دهّان, اثنين كساء أسطح المنازل بالقرميد , وواحد للاجستا |
Bu harika, eğer bir ormandaysanız ve bir ayı varsa. | TED | وهذا شيء مذهل هذا إذا كنت في غابة وهناك دبّ |
Ve özellikle benim için karanlık bir günde Jason oturdu ve bir mail yazdı. | TED | وفي أحد الأيام الأكثر حلكة بالنسبة لي، جلس جيسون وكتب لي رسالة بريدية. |
Eğer bunu görüyorsanız ve bir bakteri iseniz bu sizin en kötü kabusunuzdur. | TED | إذا رأيت ذلك ، و كنت بكتريا، فإن هذا أسوأ كابوس مرّ عليك. |
Umarım bundan elli yıl sonra, insanlar benim tedavimi duyacak ve bir kişinin bu ilkel bilime nasıl katlandığına bakıp dehşete düşecekler. | TED | لذا أتمنى أن يسمع الناس بعد 50 سنة بالعلاجات التي أخذتها و يشعروا بالفزع من أن أحدهم قد تحمل علم بدائي كهذا. |
Dünyamız değişiyor. Şu anda farklı bir dünyada yaşıyoruz ve bir zamanlar kişisel olan sorunlar şimdilerde hepimiz için dünya çapında sorunlar oldu. | TED | إن عالمنا يتغير. نعيش في عالم مختلف الآن، و ما كان مرة مشاكل فردية هي الآن في الحقيقة مشاكل عالمية بالنسبة لنا جميعاً. |
Beyninin kısayoldan gittiğini ve bir şeyler kaçırdığını fark ettin. | TED | أدركت أن دماغك اتخذ طريقًا مختصرًا و فوّت شيئًا ما. |
ve bir insanın hayatını kısmi göruntuleri fikri çok hoşuma gidiyor, | TED | و لقد أحببت حقا فكرة اللمحات الجزئية من حياة شخص ما، |
hayal edin, bir adadasınız, penguenleri görmeyi umut ediyorsunuz ve bir El Nino olayının tam ortasındasınız Ve hiç penguen yok. | TED | و يمكنكم ان تتصوروا أن تكونوا على جزيرة تأملون رؤية طيور البطريق في نفس وقت حدوث إل نينو و لا تجدونها |
ve bir gün, kontrol etmek için yine buraya uğradım. | Open Subtitles | وذات يوم، مررتُ للإطمئنان عليها في فترة ما بعد الظهر. |
ve bir gün, artık ileri gidecek bir şeyimiz olmadığını anladım. | Open Subtitles | وذات يوم، أدركتُ أننا لن نسعى لتحقيق أيّ هدفٍ بعد الآن |
Bir nötron, iki aşağı kuark ve bir yukarı kuark içerir. | TED | ويحتوي النيترون على كواركين سفليين وواحد علوي. |
ve bir kısmı da, bunların hepsini saldırı olarak değerlendiriyor. | TED | وهناك الجزء الآخر من الدماغ والذي يعتبر كل هذا كتهديد. |
ve bir gün hocam bana 25 metrelik bir havuzun diğer ucuna nefes almadan yüzmem gereken bir alıştırma verdi. | TED | وفي أحد الأيام طلب مني المدرب أن أقطع سباحة بركة بطول 25م دون أن آخد نفسًا. |
İşiniz bittiğinde vücudu geri getirebilirsiniz ve bir dahaki seansa hazır olur. | TED | لذلك عندما تنتهي، يمكنك اعادة الجسم ومن ثم يكون جاهزا لجلسة أخرى. |
Kartlar, en eski semboller arasındadır, ve bir çok farklı biçimde yorumlanmışlardır. | TED | البطاقات هي من بين أقدم الرموز، وقد تم تفسيرها بطرق مختلفة كثيرة. |
Kendisi LA'de bir araba satıcısıydı ve bir fikri vardı. | TED | كان بائع سيارات من لوس انجليس ، وكان لديه فكرة. |
ve bir anda kendi istediklerini değil, onun istediklerini söylüyorsun. | Open Subtitles | وفجأة أنت لا تقولي الذي تعنيه، لكن الذي يعنيه هو. |
Yani sonun bizim gibi olacak güçlü, güzel capcanlı bir kadın... ve bir ayağı çukurda bir erkek müsveddesi. | Open Subtitles | إذاً، أنت مستعد لينتهي بك الأمر مثلنا الاثنين امرأة قويّة، جميلة، وحيوية ورجل عبارة عن صدفة جوفاء من الداخل؟ |
Tabi hepimiz başarılı olman için buradayız ve bir sürü fikrimiz var. | Open Subtitles | من الواضح ,نحن كلنا هنا لنساعدك في النجاح ولدينا العديد من الافكار |
Sen ilk buluşmamıza gelmediğin gün tesadüfen o geldi ve bir içki içtik. | Open Subtitles | وعندما لم تأتِ في تلك المرة الأولى فقد كانت مارّة، جلستْ واحتسينا شرابا |
Rekoru kırıp, ayakkabı sponsoru ve bir sürü para kazanacağım! | Open Subtitles | سأحطم الرقم ،، وسأحصل على راعٍ للأحذية والكثير من الأموال |
Görünüşe göre patlama duvarı yarmış ve bir şekilde insanlar kızarmış. | Open Subtitles | يبدوا ان الإنفجار قام بفتح الجدار. وبطريقة ما كان الناس محترقين. |