| Toula'nın şehirde okula gitmesi ne gibi bir Sorun olabilir? | Open Subtitles | و ما الخطأ فى ذهاب تولا للمدرسة فى وسط المدينة |
| Bittim ben! Öldüm! Sorun neyse ben ilgilenirim, dert etme. | Open Subtitles | اسمع , ايان كان الخطأ , ساهتم به لا تقلق |
| Yani bu yüzden gitmeye hazır olduğumu düşünerek tamamen net olabilirim fakat kazara bir dokunaça dokunuyorum ve yanlışlıkla kendimi şokluyorum. | TED | وهكذا يمكنني أن أكون واضحًا تمامًا، التفكير بأنني مستعد للبدأ، لكن عن طريق الخطأ ألمس المجس وبدون قصد أقوم بصدم نفسي. |
| Anlamı yaratmak ve kimliği inşa etmek yanlışı doğru yapmıyor. | TED | صياغة المعنى و بناء الهوية لا يحول الخطأ إلي صواب |
| Neyin yanlış gittiği konusunda hipotezleri olabilir ancak gerçekten neyin bu korkunç olaya sebep olduğunu bilmelerinin herhangi bir yolu yoktur. | TED | من الممكن أن يفترضوا ما الخطأ الذي حدث ولكن ليس لديهم فعلاً طريقة لمعرفة ما الذي أدى إلى تلك الأحداث المريعة. |
| Yüksek sesle konuşmanın gerçek ve bazen çok acı sonuçları var. | TED | في بعض الأحيان هنالك عواقب حقيقية ومؤلمة لعدم السكوت عن الخطأ. |
| - Al şunu. - Sağol, şimdi tam porsiyon oldu. | Open Subtitles | لقد حصلت على الشيء الخطأ خذ هذا , شكرا لك |
| sorunun ne olduğunu söyleyecek kadar bilginiz var artık. | TED | أنتم تعلمون ما يكفي لتجيبوني. ما الخطأ في تلك العبارة؟ |
| Sorun nedir anlamadım. Sen ne yaptıysan o da aynısını yaptı. | Open Subtitles | لا أفهم ما الخطأ في ذلك ، لقد نفذها مثلك تماماً |
| Şimdi, tipik varsayım, eğer bir insan aldatıyorsa, ya ilişkinizde, ya da sizde bir Sorun olduğu şeklinde. | TED | الآن، فإن الافتراض النموذجي إذا ما خان شخص ما إما أن هناك شيء خاطئ في علاقتك أو الخطأ فيك |
| Buradaki Sorun hastanın kurulun karşısına çıkmaya hazır olmaması. | Open Subtitles | الخطأ هو أن هذه المريضة ليست مستعدة بعد للعرض على الطاقم |
| Dünyanın bu bölümündeki tek Sorun, gün batımının pek uzun sürmemesi. | Open Subtitles | هذا هو الشئ الوحيد الخطأ فى هذا الجزء من العالم لا تحصل على الكثير من غروب الشمس |
| Sadece iki damla. Vücut yanlışlıkla embriyoyu istenmeyen, yabancı bir madde olarak belirler. | Open Subtitles | فقط قطرتان، للجسم عن طريق الخطأ ويحدد الجنين كمادة غريبة غير مرغوب بها |
| Adın hemen onunkinin altında ve yanlışlıkla seni aramış olmalıyım. | Open Subtitles | اسمك يأتي تحته مباشرة حتماً نقرت رقمك عن طريق الخطأ |
| - Ama doğruyu, yanlışı bildi... ve ortalığı biz karıştırdık. | Open Subtitles | و هو يعلم الصواب من الخطأ و لكننا ملخبطين جدا |
| yanlış çerçevelendirme, Afrika'nın çaresiz bir yer olduğu düşüncesinin ürünüdür. | TED | الخطأ المؤطر هو ناتج من أن أفريقيا هي مكان للبأس. |
| Böyle bir durumda duyguları ifade etmenin çok daha etkili yolları var. | Open Subtitles | هناك طرق سريعة لكي تعلن بها عن مشاعرك اذا التقيت بالشخص الخطأ |
| Yaptığım tek hata burada durup senin zırvalıklarını dinlemek oldu. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي إقترفته أن أتوقف عن التفكير وأُصغي لتُراهاتك |
| Belki etrafta dolaşıp, sorunun ne olduğunu bulabilirim. | Open Subtitles | ابحث بالأنحاء فحسب وربما أعرف ما هو الأمر الخطأ |
| kötü şeyler olabileceğini beklemesen bile bunun için hazırlıklı olmak hata değil ki. | Open Subtitles | ليس من الخطأ الاستعداد لما هو سيء حتّى لو لم ترد له الوقوع |
| 20 de cevap alırlar. Ama bunlardan biri seni ters köşeye yatırabilir. | Open Subtitles | و 20 سؤال مطلوب لهم 20 إجابة وربما يكون أحدهم الشخص الخطأ |
| Baskı hatası olsun ya da olmasın ödemediği faizler arttı durdu. | Open Subtitles | الخطأ المطبعي أم لا، ولكنه احتفظ المتحققة الفائدة انه لم تدفع. |
| Marie, üzgünüm. O mektubu göndermem bir hataydı. Şimdi mi? | Open Subtitles | ماري أنا آسفة كان من الخطأ أن أرسل تلك الرسالة |
| Tabii. Canını sıkan bir evde yaşamanın nesi hata ki? | Open Subtitles | أجل، ما الخطأ في العيش في بيت يستطيع أن يصعقك |
| Kim bana bu görüşmedeki sorunu söyleyebilir? | Open Subtitles | حسنا من يستطيع إخباري ماهو الخطأ في هذه المكالمة ؟ |
| Açıklamamız gereken şeyler var! Aslında, sana verilen belgeler yanlıştı! | Open Subtitles | هناك شيء نريد إيضاحه , أعطي المستند إليك بطريق الخطأ |
| Psikoanaliz, aptalca hataları tanımaz. | Open Subtitles | التحليل النفسي لا يُعرف الخطأ السخيف هكذا |