| Açıkça yükselen üstün ırk hareketleri, birçok ülkemizde sokaklarda yangınlar var. | TED | مع زيادة معدلات التعصب، وفي العديد من بلداننا تتقد نيران الغضب. |
| birçok genç kadın gibi ben de kendimi sevmekte zorlanıyordum. | TED | كافحت، مثل العديد من النساء الشابات، لحب ما أنا عليه. |
| Bugün, İsveç'te ve diğer zengin ülkelerde, insanlar pek çok farklı makineler kullanıyorlar. | TED | اليوم .. في السويد .. وفي الدول الغنية الناس تستخدم العديد من الآلات |
| Ama şanssızlık bu ya, youtube'da bir sürü çiftleşen kedi videosu var. | TED | ولسوء الحظ، على موقع يوتيوب، يوجد العديد من مقاطع فيديو لتزاوج القطط. |
| Her bir görev tabi ki bir çok alt seçimlerden oluşuyordu. | TED | وبالطبع كل مهمة مكونة من العديد و العديد من الاختيارات الفرعية |
| çoğu Kuzey Koreli ailelerinden ayrılmışlardı ve yeni bir ülkeye vardıklarında hayatlarına parasız ya da çok az parayla başlayacaklar. | TED | العديد من الكوريين الشماليين قد إفترقوا عن عائلاتهم، وحين يصلون إلى دولة جديدة، يبدأون بمبلغ ضئيل أو دون مال إطلاقاً. |
| çok fazla çocuğu sessiz bir kutuya koyduğunuzda bazı çocuklar gerçekten gerginleşiyor. | TED | فعندما تضع العديد من الطلاب في صندوق هادئ فبعضهم يصبح عصبي جداً |
| Ve birçok altyapı şeyleri var ve genel insan kaynakları orada. | TED | و هناك العديد من عوامل البنية التحتية و الموارد البشرية العامة. |
| Bu birçok Batılı elitin kendi siyasi düzenleri hakkında yaptığı bir iddia, kibir, Batı'nın şu anki sorunlarının kalbindedir. | TED | إنه الإدعاء العالمي الذي تدّعيه العديد من النخب الغربية حول نظامهم السياسي، الغطرسة، التي هي أساس علّة الغرب الحالية. |
| Karmaşık sistemler basit, kendine özgü kurallara göre hareket eden birçok etkileşimli parça barındırır ve bu yeni özellikler doğurur. | TED | إن الأجهزة المركبة لها العديد من الأجزاء المتفاعلة التي تتصرف وفقاً لقواعد بسيطة، فردية، و هذا يؤدي إلى خصائص ناشئة. |
| Daha önce belirttiğim gibi, palmiye yağı birçok ürünün yapımında kullanılıyor. | TED | وكما ذكرت سابقا، يستخدم زيت النخيل في صناعة العديد من المنتجات. |
| Basit zevk ve eğlence ile başlayan birçok tecrübe bizi büyük bir dönüm noktasına götüren bir arayışın sonucudur. | TED | و هذا السعي هو سبب العديد من التجارب التي بدأت بمرح بسيط وتسلية قادتنا في النهاية إلي اختراقات عميقة. |
| Dünyanın yüzeyinde olup biten birçok heyecan verici şey var. | TED | فهناك العديد من الأشياء المثيرة التي تحدثُ على سطح الأرض. |
| Bu bağlamda, fiziğin kanunları karanlık enerji miktarını gösteren sayıyı açıklayamaz, çünkü aslında tek bir sayı yok, pek çok sayı var. | TED | في هذا السياق قوانين الفيزياء لا تستطيع تفسير رقم واحد من الطاقة المظلمة لأنه لا يوجد رقم واحد هناك العديد من الارقام |
| Günümüzde toplum olarak pek çok zorlu problemle yüz yüzeyiz. | TED | اليوم، نحن كمجتمع نجد أنفسنا في مواجهة العديد من المشاكل. |
| Sanırım, pek çok insan sermaye piyasalarıni bir okyanus gibi düşünüyor. | TED | أعتقد أن العديد من الأشخاص يشبهون الأسواق المالية نوعاً ما بالمحيط. |
| Ve artık ona çocukluğu ve hayatı hakkında ve diğer şeyler hakkında hikayeler anlatmaya hazırız, ve bir sürü macerasını. | TED | ونحن الان مستعدون لكي نتدخل في خضم طفولته وفي حياته وكل شي سيسير من حولك وسوف تواجه العديد من المغامرات |
| - bir sürü parlak, yepyeni insanla tanıştım. - Ne yapıyordun? | Open Subtitles | قابلت العديد من الأصدقاء الجدد شئ مثير, ماذا كنت تفعلين ؟ |
| Burada tipik bir durum var, erkek ve dişi birleşir,bir çok döl oluşur. | TED | إذن هنا حالة نموذجية، ذكر يقابل أنثى، وينتج عن ذلك العديد من الذرية. |
| Romanın çoğu ögesi, türün içeriği haline gelerek klasikleri ve sayısız filmi etkiledi. | TED | وأصبحت العديد من عناصر الرواية نموذجًا ألهم عدة راويات كلاسيكية وأفلامًا لا تحصى |
| Bu tekniğin ne zaman ve nasıl çalışacağını etkileyecek çok fazla etmen var. | TED | ترون إن هناك العديد من العوامل تؤثر في متى وكيف ستعمل هذه التقنية |
| Cevaplanması gereken ne kadar çok soru var, bunları neden doldurmamız gerekiyor? | Open Subtitles | هناك العديد من الأسىلة لنجيب عليها لماذا علينا أن نملي هذه الاستمارات? |
| Ve bu imkânsız olmamalı, çünkü insanlar birkaç bağlılık katmanına sahip olabilirler. | TED | وهذا قد لا يكون ممكناً لأن الناس لديهم العديد من طبقات الولاء. |
| çok sayıda kadın tanıdığını ama onun gerçekten özel olduğunu söyle ona. | Open Subtitles | الان اخبرها بانك التقيت العديد من السيدات لكنها حقا شئ ما خاص |
| İşimizin yayımından bugüne, internetin her bir köşesinden çeşitli yorumlar alıyoruz. | TED | منذ نشر بحثنا، نحن نتلقى العديد من التعليقات من حول الإنترنت. |
| daha çok duvar, daha çok bariyer ve güvenlik görüyoruz. | TED | نرى العديد من الحوائط العازلة والحواجز، والمزيد من أفراد الأمن. |
| Fakat günümüzde hâlâ bazı bulaşıcı hastalıklar ve kanserin farkına varma ve teşhis koyma aşamalarında büyük zorluklar ile karşılaşıyoruz. | TED | لكننا ما زلنا نواجه اليوم تحديات كثيرة في كشف وتشخيص العديد من الأمراض التي تهدد الحياة مثل الأمراض المُعدية والسرطان |
| Bugün çalışan en başarılı bilim insanlarının birçoğu matematik bakımından, yarı okuryazar. | TED | العديد من العلماء الذي يعملون حاليا يفتقرون إلى المهارة العالية في الرياضيات |
| Artık insanlık teşhis koymada ve çoğunun tedavisinde büyük bir gelişmeler katetti. | TED | أحرزت البشرية الآن تقدمًا هائلًا في تشخيص العديد من هذه الأمراض ومعالجتها. |