"بدّ" - Translation from Arabic to Turkish

• olmalı
• olmalısın
• gerek
• zorunda
• olmalılar
• olmalıyım
• mutlaka
• herhalde
• olmalısınız
• lazım
• vardır
• Muhtemelen
• olsa
• galiba
• olmak

Onlar da ateşi kuşatmış, hayallerinden, umutlarından, geleceklerinden aheste aheste bahsetmiş olmalı.
هم أيضًا، لا بدّ أنهم تجمّعوا حول النار، يهمسون بأحلامهم، وآمالهم، ومستقبلهم.

Sizin pozisyonunuzdaki bir adam için çok zaman alıyor olmalı.
لا بدّ أن ذلك يستهلك الكثير من الوقت لرجلٍ بمنصبك

Ve hava da kararmak üzere. Şu an bir yerlerde korkuyor olmalı Totoro!
بالرغم من أن الظلام قد حلّ لا بدّ أنها هائمة في مكانٍِ ما

Ağzından bir şey kaçırmış olmalısın. Başka türlü bulmasının imkanı yoktu.
لا بدّ وأنك قلت شيء، لا يوجد طريق يمكن أن تجدّه.

Kendi kendinizin patronu olmak güzel bir şey olsa gerek.
أجل لا بدّ وأنّه من الجميل أن تكون رئيس نفسك

Onu ormana içinde en az 1,5 km. sürüklemiş olmalı.
هو لا بدّ وأن سحبها خلال الغابة على الأقل ميل.

Şey, bunu yapabiliriz. Sizin için çok zor bir an olmalı Bayaan...
يمكننا فعل ذلك، لا بدّ أنها ..فترة صعبة جداً عليكِ يا سيّدة

Korkunç bir şey olmalı. Neyse ki ben bahçe işlerinden anlarım.
لا بدّ و أنّ هذا فظيع، ولحسن الحظّ لديّ ملكة البستنة

O zaman sana kendini adamış bir koruyucu meleğin olmalı.
حسناً، لا بدّ أن لديك ملاك حارس متخصص بالاهتمام بك

Splenektomi sırasında verilen ilk kandan olmuş olmalı, semptomları ilk o zaman başladı.
؟ لا بدّ أنّها كانت المرة الأولى عند استئصال الطحال وقتها بدأت الأعراض

Yanında böyle sevimli biri varken işler daha kolay yürüyor olmalı.
لا بدّ من أنّ الوضع أسهل عندما تحمل معك وجهاً حسناً

Bağırsakların hareketlilikten isyan etmiş olmalı. Tüm bu korkular yüzünden için çürümüş.
لا بدّ وأن تحرّكات أمعائك ثوريّة، أحشائك فسدت من كل هذا الخوف

Katil dışarıda bir yerde olmalı... ve kılıcı dışarıdan atmış olmalı.
القاتل لا بدّ وأن كَانَ خارج السور ورَمى السيفِ مِنْ خارج

Bu han bir çeşit büyü engelleyici tarafından korunuyor olmalı!
لا بدّ أن هذه الحانة محميّة بواسطة نوع من السحر

Bizi yok etmeye çalışmıyorsun yani bir şey istiyor olmalısın.
أنتَ لا تحاول إبادتنا، لذا أنتَ لا بدّ تريد شيء.

Biliyorsun, büyük bir şirket kurdun ve adını silmediler yani bir çok insanı işinde iyi olduğuna inandırmış olmalısın.
أتعرفُ، أنت بدأت شركة كبيرة وهم لم يزيلو اسمك منها لذا أنت لا بدّ وأنك أفدت الكثير من الناس

Bunun için iyi para aldık. Değerli bir şey olsa gerek.
نتلقّى مالاً كثيراً مقابل هذا، لا بدّ أنّه ذا قيمة كبيرة

Ve Mark adında bir çocuğu öpmek zorunda kaldım. Hem de dudaklarından.
وكان لا بدّ أن أقبّل هذا الرجل الذي يُدعي مارك علي شفتيه.

Johnny ve Başkan iyi arkadaş olmalılar.
جوني ورئيس البلدية لا بدّ وأنة كان ضيّق جدا

Bu kuşları asla birine vermemen konuşunda seni uyarmış olmalıyım.
لا بدّ وأني عرفت بأنّك لن تتخلّصي من هذه الطيور

Biliyordum. Dün gecenin mutlaka bir sebebi vardı.
لقد عرفتُ ذلك, لا بدّ و أن يكون السبب ليلة أمس

Bu insanları susturmak için baban bir kamyon para harcamıştır herhalde.
لا بدّ أن أبيك دفع الكثير من المال لإسكات هؤلاء الناس

Ve siz, Bay Warfield, direksiyon başında uyuya kalmış olmalısınız.
وأنت، السّيد وارفيلد، لا بدّ وأن كان نائم في العجلة،

Bunun için çok TV satmış olman lazım.
كان لا بدّ أن يبيع الكثير من التلفزيونات لتلك.

Bütün dünya öldüğünüzü sanıyor Bay Locke, sizi gördüğüne sevinecek birileri vardır.
يعتقد العالم أجمع بأنّك متّ، لا بدّ أنّ هنالك مَن سيسعد بلقائكَ

İşkence edilmiş. Muhtemelen şekil değiştirenin öğrenmek istediği bir şeyi biliyordu.
تعرّضَ لتعذيب، لذا لا بدّ أنّه كان يعرف شيئاً أراده المتحوّل.

Üvey babamla tanışıyorlar galiba.
هم لا بدّ وأن كَانوا يَتكلّمُ مع زوجِ أمّي.