| ve şimdi ,Bassem'e dönüp konuşma sırası Doaa'nındı, "Aşkım, lütfen umuda, geleceğimize tutun. | TED | و أصبح الآن دور "دعاء " لتقول لباسم: "حبيبي، أرجوك تمسك بالأمل، بمستقبلنا. |
| Sıkı tutun küçük kardeşim. Dünyanın yarısını geçmek zorundayız. | Open Subtitles | تمسك جيداً يا سيدى لأننا سنسافر نصف الارض |
| - Mala, arkamdakinden kurtulamıyorum! - Dayan. Birazdan yanındayım. | Open Subtitles | مالا لا يمكنني أصابته تمسك سأكون هناك حالاً |
| Şimdi oturup dizlerini tut ve üzgün üzgün sallanmaya başla. | Open Subtitles | اريدك فقط ان تجلس، و تمسك ركبتيك وتبدأ بالتأرجح بحزن. |
| Kate buna calisiyor. Bekle. ohh | Open Subtitles | كيت تقوم بالامساك به تمسك الهبوط الى 1,000 قدم |
| Ası, bu avucumun içine sakladım. İşte bu şekilde, göstermeden tutuyorsun. | Open Subtitles | تضعها فى راحة يدك ، تمسك بها فى يدك هكذا |
| Arvin şu an ellerinde tamamen dokulardan üretilen bir Abazon bitkisi tutuyor. | TED | تمسك أرفين في يدها أول شجرة أبنوس تم إنتاجها كليًّا من الأنسجة. |
| Belki de biz yukarı çıkarken, sen de bu şekilde... bizi tutmak istersin. | Open Subtitles | ربما انت ترغب ان تمسك بنا عندما نرتفع. لا لا. |
| - tutun, tutun. - Elbisemi tut, sana göstereceğim. | Open Subtitles | تمسك بقميصي وسأريك ما الذي يجب أن نفعله. |
| - Yardım ettiğin için minnettarım. - Yalancı. Gerçeğe tutun. | Open Subtitles | أنا أقدر أنك تحاولين مساعدتي كاذب تمسك بالحقيقة أنت جيد في ذلك |
| Sen de elektrik olmayan birine tutun. Aşağıya süzülüp çıkıntıya atlıyorsun. | Open Subtitles | تمسك بالاسلاك الغير ساخنه وتتارجح الى الاسفل |
| Dayan evlat! Şirin köprüsü yapıp seni kurtaracağız. | Open Subtitles | تمسك يا صديقي, سنشكل جسراً مِن السنافر لكي ننقذك |
| Dayan, baba... Dayan, iyileşeceksin. | Open Subtitles | تمسك ياأبي، تمسك هكذا، كل شيء سيكون على مايرام |
| Tuttum. Dayan. Tamam. | Open Subtitles | لقد حصلت عليك تمسك جيداً, الأمور على ما يرام |
| Aynı zamanda, lanet olası, ben gelene kadar orayı tut. | Open Subtitles | سآخذ ذلك في الحسبان. في هذه الأثناء أريدك أن تمسك به حتى أصل إلى هناك. |
| Bekle, masamdan bir şey alayım. | Open Subtitles | تمسك ، اسمح لي أن استولي على شيء من مكتبي |
| O zarları hindistancevizi tutan bir maymun gibi tutuyorsun. | Open Subtitles | ان تمسك تلك المكعّباتِ مثلما قرد يمسك جوزَ الهند. |
| siyah çocuğun kulaklarından, yakalayıp üstüne çekiyor, siyah kız beni tutuyor, ve işte sana dörtlü grup seks, Sal! | Open Subtitles | وتقدم علي وتلتهمني تمسك بأذنا الفتى الأسود وتسحبه لأسفل وسطها الفتاة السوداء تمسك بي اللعنة , أنها طقوس للعربدة |
| Yapman gereken tek şey... buradaki cebi tutmak, ve hayatın kremalı şeftali gibi olacak. | Open Subtitles | كل ما عليك.. أن تمسك بجيبي هنا و ستكون حياتك وردية |
| Ay ışığını yakalamak, böyle bir kadını elinde tutmaktan kolaydır. | Open Subtitles | علمها الشيطان بنفسه أسرار الأغراء من السهل أن تمسك بالقمر |
| Miselyum, her türlü araziye yayılır. Toprağı sıkı sıkıya kavrar ve bir arada tutar. | TED | الميسيليوم تخترق جميع المسطحات إنها تمسك التربة معا. هي في غاية التماسك |
| Onu tutmanı istediğimde, en iyi yolu; kollarını arkasından yakalamaktır. | Open Subtitles | إن طلبت منك ان تمسك الفتاة من الأفضل ان تقف |
| O kadını gördüm, hala elinde magazin dergisi tutuyordu! | Open Subtitles | وجدت نفسي أمام المرأة وجهاً لوجه ، كانت تمسك بمجلة |
| Ayak tırnaklarımı boyarken onları tutman gerekiyor. | Open Subtitles | أريدك أن تمسك أصـابع قدمـي متبـاعدة بينمـا أطليهم |
| Yıldırımı bol bir fırtınada ayak bileklerini tutup kıçını havaya kaldırmalısın. | Open Subtitles | فى عاصفة رعدية شديدة يجب أن تمسك بكاحايك وتتوجه الى السماء |
| Aksi takdirde, senin eline silah alıp nöbet beklemeni öneririm. | Open Subtitles | أو أقترح أن تمسك سلاحاً و تأخذ مكاناً في الجبهة |