| Benim yaptığım bir kazaydı, ve... evet... bu aklımdan çıkmıyor. | Open Subtitles | ما قمت به كان حادثة ونعم ، أنا مطاردة بسببه |
| - Bu adam, efendim. Gördük. - kazaydı. | Open Subtitles | هذا هو الرجل يا سيدى , لقد رآيناه كانت حادثة |
| -Kennedy suikastinin özel bir tür araba kazası olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل ترى حادثة اغتيال كيندى على انها نوع خاص من الحوادث |
| Bebekken başınızdan geçen ve unuttuğunuz bir olay yüzünden olabilir. | Open Subtitles | ربما كانت حادثة عندما كنتم اطفالا, واتخيل ان كلاكما نسيتموها |
| Yolculukta bir olay olmadı. Yolun kapatılması olayı. Ayrıntılar 12. sayfada. | Open Subtitles | تعثرت الرحلة، ثمة حادثة سدت الطريق التفاصيل في الصفحة رقم 12 |
| Ona, bir kaza olduğunu ve Bay Hammond'un öldüğünü söyleyin. | Open Subtitles | واخبره ان هناك حادثة قد وقعت والسيد هاموند قد مات |
| Diyelim ki ikizlerden birisi bir araba kazasında, ya da yıldırım çarpmasıyla ölsün diyelim, ama ötekisi ileri yaşlara kadar güzelce yaşasın. | Open Subtitles | أحد التوأمين يموت فى طفولته عن طريق حادثة مثلا أو تم صعقه بواسطة الرعد ولكن التوأم الآخر عاش وترعرع حتى عمر كبير |
| Bir kazaydı baba. Başını taşa falan çarpmış olmalı. | Open Subtitles | لقد كانت حادثة لابد أنها صدمت رأسها بصخرة |
| Yaralanması bile gerekmiyordu. Bu bir kazaydı. Ben de sonradan anladım zaten. | Open Subtitles | .و كان من المفترض إلا يتعرض للأذى لقد كانت حادثة |
| Sana kazaydı diyorum. Bu ahmak beni öldürmeye kalkıştı. | Open Subtitles | صدّقيني ، تلك كانت حادثة ذلك الحقير حاول أن يقتلني |
| Onun diğer şeylerle hiçbir alakası yoktu. Bir kazaydı. | Open Subtitles | ليس لهذا علاقة بالأمر ، لقد كانت تلك حادثة |
| - Vay canına, bu gömleğe bayıldım. - Buyurun, vinç kazası. | Open Subtitles | يمكنني القول ذلك القميص يعجبني حقاً إنها , صور حادثة الرافعة |
| Önümüzde bir kamyon kazası var. Tıkanmayı açabilecek miyim bir bakayım. | Open Subtitles | هناك حادثة شاحنة في الأمام، سأذهب لأرى إن كنت إخلاء العائق. |
| Çok feci bir olay, ancak oturup ağlamamız hiçbir işe yaramaz. | Open Subtitles | ومن المؤكد أنها حادثة مروعة، ولكن لنا القلق أنه لن يساعد. |
| Sadece uluslararası bir olayı önlemek için yeterli olacağını düşündük. | Open Subtitles | رأينا ان منع حادثة دولية سيكون جيد بما فيه الكفاية |
| Sonra bir kaza yaparsın ve daha da kötüsü ölürsün. | Open Subtitles | وقد تحدث لك حادثة أو تموت أو أسوأ من ذلك |
| Ama Yen'in gelmesinden önceki gün bir dağ kazasında öldü. | Open Subtitles | ولكن قبل عودة ين بيوم ماتت فى حادثة تسلق للجبال |
| Seni Kazayla vurduğum da doğru. | Open Subtitles | تمام كما كنت أقول لك الحقيقة عندما أخبرتك أن اصابتك كانت حادثة |
| Başka bir olayda, Kazara Washington D.C.'deki bütün konuşmaları dinlediler. | TED | في حادثة أخرى هم إخترقوا كل المكالمات في واشنطون دي سي عن طريق الخطاء. |
| Reagan olayından sonra Frank 6 ay burada kaldı. | Open Subtitles | لقد أمضى فرانك ستة أشهر هنا بعد حادثة ريغان. |
| Babam, annemin kazasından sonra aklımızı başka yere vermemizi söyledi. | Open Subtitles | يقول أبي أنه يتحتم علينا البقاء منشغلين بعد حادثة أمي |
| Annesinin hastaneye kapatılmasından önce yazlıkta meydana gelen bir kazadan kaynaklanan psikotik krizler. | Open Subtitles | انهيارات عصبية ناجمة عن حادثة في المنزل الصيفي الخاص بالعائلة,المسبوق بدخول أمها للسجن |
| Görünüşe göre peder elini bir kazada kaybetmiş, ve gümüş kanca taktırmış. | Open Subtitles | يبدو أن الواعظ فقد يده في حادثة و تم إستبدالها بخطاف فضي |
| Aşırı miktarda alkol almış ve yanan sigarayla yangın çıkarmış. - Bir kazaymış. | Open Subtitles | بعد إستهلاكه كمية كبيرة من الكحول وإندلاع حريق بسبب سيجارة مشتعلة، كانت حادثة. |
| Tıpkı Jhunjhunwala olayını çözdüğünüz gibi, bu davayı da çözmelisiniz. | Open Subtitles | أنت يجب أن تحلّ هذه الحالة، كما حلّلت حادثة جهانجهانوالا. |
| Sınır Devriyesi, sınırın bizim tarafında çoklu cinayet vakası tespit etmiş. | Open Subtitles | حرس الحدود إكتشفوا حادثة قتل جماعية في هذا الجانب من الحدود |