Maaşları iyiydi, ama onlarınki zor ve çoğunlukla tehlikeli bir yerde hâlâ izole edilmiş ve zor bir hayat. | TED | كانوا يتلقون رواتب جيدة، و لكن بالنسبة لهم فهي حياة عزلة صعبة داخل عنصر خطير و شاق على الأغلب. |
tehlikeli. Bu nedenledir ki, belki, bu görüş açısına sahip olmaya çalışacaksınız. | TED | خطير. لهذا السبب ربما، سوف تحاول الحصول على هذه الزاوية من الرؤية. |
Çünkü bu hikaye yetişkinler için çok tehlikeli bir şey ifade edebilir. | Open Subtitles | لأنه يمكن أن يعني أن شيء ما قد كبر شيء خطير جدا |
Her türlü kötü habere hazırım ama umarım ciddi bir hastalık değildir. | Open Subtitles | ،أنا مستعدة لأيّ أخبار سيئة ولكنني أتمنى أن لا يكون مرض خطير |
Etrafta bir sürü çöl adamı var, çok tehlikeli. Sabaha kadar beklemek zorundayız. | Open Subtitles | انه خطير جدا مع كل هؤلاء الناس حولنا يجب أن ننتظر حتى الصباح |
Sadece tifüsün gettoya kapatılamayacak ve insanları bir afet gibi yok edecek kadar tehlikeli bir hastalık olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | كل ما أعلمه أن التيفوئيد مرض خطير ويحصد الناس مثل الطاعون ولا يمكن منعه من الانتشار خارج الحي اليهودي |
Hayır, serpintinin geçmesini bekleyeceklerdir. Şu birkaç gün çok tehlikeli. | Open Subtitles | لا، سينتظرون الغبار حتى ينمحي سيكون ذلك خطير لعدة أيام |
Böylesine kısa bir sürede bu kadar yükselmek sence de tehlikeli değil mi? | Open Subtitles | الا تفكر في أن الارتقاء بسرعة في وقت قصير هو عمل خطير ؟ |
Onun şehri terk etmesi umurumda değil, hala tehlikeli olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | اننى لا اهتم بانه ترك المدينة, ما زلت افكر بانه خطير. |
Çok kısa bir sohbet bile etmemiz, bizim için çok tehlikeli. İzlendiğimizi varsaymalıyız. | Open Subtitles | إنّه أمر خطير بالنسبة لنا أن ندردش قليلاً علينا أن نفترض أننا مراقبان |
tehlikeli bir şekilde kilo değişimi için bir kaç opsiyon mevcut. | Open Subtitles | نيك ..هناك خيارات كثيرة متوفرة لتقليل الوزن لأشخاص مثلك بشكل خطير |
Kendinizi bu şekilde teşhir etmek, uçabilseniz dahi tehlikeli bir iştir. | Open Subtitles | إنه عمل خطير أن تكشف نفسك هكذا حتى لو يمكنك الطيران. |
Bu, bu herif çok tehlikeli. Başka bir şey bulalım. | Open Subtitles | ذلك الرجل خطير للغاية، دعنا نفكر في حل آخر، حسناً؟ |
Onun hakkında bildiğimiz tek şey, çok tehlikeli ve paranoyak olduğuydu. | Open Subtitles | كل ما كنا نعرفة عنه أنه خطير للغاية و مذعور للغاية. |
Alman ilerleyişi gazetelerde güzel gözükse de ikmal hatlarını tehlikeli derecede arkada bırakmıştı. | Open Subtitles | التقدّم الألمانى الذي بدا جيد جداً على الورق تجاوز خطوط تجهيزه بشكل خطير |
- ciddi bir sorun... - Bir durum var... Aman Tanrım. | Open Subtitles | نواجه مشكلة خطيرة يا سيدي سيد كلامب، لدينا موقف خطير .. |
Efendim, böyle ciddi bir durum varken medyaya ihtimam göstermek... | Open Subtitles | سيدي ، لدينا موقف خطير هنا وانت تخرج لتدليل الصحافة |
Doktor, oğlum ciddi biçimde yaralandı. Pencereden düştü ve başından yaralandı. | Open Subtitles | دكتور أبنى مجروح بجرح خطير سقط من النافذة و أصاب رأسه |
Bekar bir kadın için bu şekilde anahtar bırakmak riskli. | Open Subtitles | ذلك خطير لامرآة تعيش وحدها ان تترك مفتاحا هكذا بالخارج |
Ayrıca çok da tehlikelidir. Adamotunun çığlığı, duyan kişiyi öldürebilir. | Open Subtitles | وهو خطير جدا أيضا صرخة اللقاح تقتل كل من يسمعها |
önemli bir şey yok ufak bir kaza, yaralanmış ve | Open Subtitles | لاشيء خطير مجرد حادث سيارة بسيط لكنها جرحت , لذا |
Üstelik bu zavallı kadın da çok büyük tehlike altında. | Open Subtitles | وزيادة على ذلك, فهذه المرأة المسكينة فى موقف خطير جدا |
Bu genç adamı, sonunda çaresiz bir şekilde öleceği ağır bir hastalıkla cezalandırdı. | Open Subtitles | ويسر له ليضرب هذا الشاب مع مرض خطير من الذي مات بطريقة يائسة. |
160 feet derinliğine daldım, ki bu yaklaşık 16 katlı bir bina yüksekliğidir, ve yukarı çıkarken suyun altında bayıldım, bu oldukça tehlikeliydi, insanlar böyle boğuluyor. | TED | فغصت إلى عمق 160 قدم أي عمق يقارب إرتفاع 16 طابقاً وعندما كنت أهم بالصعود .. أُصبت بالإغماء وهذا أمرٌ خطير .. إذ هكذا يغرق الأشخاص |
Ama öfkelisin, eğitimlisin, tehlikelisin. Elimizdeki en tehlikeli hastasın. | Open Subtitles | . لكنّك عنيف , مدّرب , خطير أنت أخطر مريض لدينا |
Bundan yüzyıl önce, New York halkı yaşam destek sistemlerinin kritik bir parçasını yani dağları, ormanları ve içme sularını arıtan toprağı koruma altına almaları gerektiğini öngörmüşlerdi. | Open Subtitles | قبل مائة سنة، كان لِسكان نيويورك.. الحكمة للحفاظ على جزء خطير.. من نظام مساندة الحياة.. |
Sanırım bundan kaçınmanın tek yolu, korkunç görünen bir hastalığa sahip olmak ve böylece açıklama yapmak zorunda kalmazsınız. | TED | وأعتقد بأن الوسيلة الوحيدة لتجنبها هي أن يكون لدي مرض خطير مرئي، ومن ثم لا يجب عليكم شرح ذلك. |