| Bunun önemli olduğunu düşünmüştüm. Sanırım bana bir özür borçlusun, Barbara. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون مهمًا أظن أنك تدينين لي باعتذار , باربرا |
| Seni uyandırmak istemedim. Ayrıca burayı banyo olarak kullanabileceğimi düşünmüştüm. | Open Subtitles | لم أرد إيقاظكِ، بالإضافة إلى أني ظننت انه يمكنني الإستحمام |
| Önceleri Bay Holmes, sadece odasındaki sandığı korumanın bir yolunu aradığını sanmıştım. | Open Subtitles | فى البداية ياسيد هولمز ,ظننت ان المسألة مجرد انه يحمى صندوقه المتين |
| Çünkü bir dakika önce Beyaz Saray'ın yolunu tuttuğumuzu sanmıştım. | Open Subtitles | لأنني ظننت منذ دقيقة اننا في طريقنا الي البيت الابيض |
| Gün boyunca bana yardım ettiğini düşünüyordum, benim için birçok telefon görüşmesi yapıyordu, | TED | ظننت أنه يساعدني طوال النهار مجريًا الكثير من المكالمات. ذهبنا معًا لتناول العشاء. |
| Ama Ben, o eski tavada piştiğini düşündüğüm için yemedim. | Open Subtitles | ولكني لم آكله لأني ظننت أنه مطبوخ بتلك المقلاة القديمة |
| Eğer bu doğruysa, başımız düşündüğümden çok daha fazla belada. | Open Subtitles | اذا كان هذا حقيقياً فنحن في مشكلة أكبر مما ظننت |
| Geri geleceğimi bildiğini söylemiştin. Evet, ama sadece bir kez diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | قلت أنك تعلم أنني سأعود أجل لكن ظننت أنك تعني مره واحده |
| Bütün evi onun için ödüllerle doldurursam, peşimden ayrılmayacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنه إذا ملأت المنزل بكل أنواع الكؤوس فإنني سأبقى |
| Bütün evi onun için ödüllerle doldurursam, peşimden ayrılmayacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنه إذا ملأت المنزل بكل أنواع الكؤوس فإنني سأبقى |
| - Demin o çocuk ve babasına bakıyordun da, fikrini değiştirirsin diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد كنت تنظرين إلى الصبي و أبيه ظننت فقط انك قد غيرت رأيك |
| Bakış açımı anlayacağını sanmıştım ama sen de onlar gibisin. | Open Subtitles | أتعلمين ، لقد ظننت أنكِ ستفهمين مُعاناتي ولكنكِ مثلهم جميعاً |
| Şimdi oldu işte, çünkü bir anlığına sorunumuz var sanmıştım. | Open Subtitles | هذا جيد لأنني ظننت بأنه لدينا لدينا مشكلة لدقيقة هناك. |
| Böyle bir insan olduğunu düşünmemiştim. Aynı ahlaki değerleri taşıyoruz sanmıştım. | Open Subtitles | لم أعتقد أنّك بتلك الوقاحة ظننت أنّنا نتشارك في بعض القيم |
| Ama en azından böyle bir durum olursa beraber karar verebileceğimizi düşünüyordum. | Open Subtitles | ولكننى ظننت أنه على الأقل يمكننا مناقشة الأمر عندما طرأ هذا الوضع |
| Ama Ben de doğru olduğunu düşündüm. Sanırım çok fazla kız tanıyorum. | Open Subtitles | ولكن ظننت أن ذلك كان مناسباً أعتقد أنه أعرف الكثير من الفتيات |
| Seni seçmiştim ama zeki olduğunu düşündüğümden değil diğerlerinden daha az aptal olduğunu sandığım için. | Open Subtitles | لقد اخترتك للوظيفة ليس لأنك ذكي لكن لأننى ظننت أنك كاتم للأسرار عن الباقى فى الشركة |
| Şifreli e-postalar göndererek onun katilini bulmamıza yardımcı olacağını mı düşündün? | Open Subtitles | ظننت إذاً أن بإرسالك رسائل مشفرة سيساعدنا هذا على إيجاد القاتل؟ |
| - Elbette. İkiye sıfır durumundayken, bir fiyatına iki iyi fikir olur dedim. | Open Subtitles | منذ ان كنا صفر إلى إثنان ظننت ان الإثنان لواحد كانت فكره جيده |
| Bir garajı kreşe çevirmenin karmaşık bir iş olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | و أنا من ظننت تحويل المرأب إلى حضانة سيكون معقداً |
| Bunun aptalca olduğunu bir tek onun düşüneceğini mi sandın? | Open Subtitles | هل ظننت أنه أول من سيعتقد أن هذا كان غباءاً؟ |
| Eğer burası onun için sandığım kadar önemliyse satmayı düşünmen bile büyük ayıp. | Open Subtitles | اذا كان هذا المكان يعني له الكثير كما أعتقد أنت أسوأ مما ظننت |
| Hayır, onun evinde. İyi gittiğini düşünüyorum, ancak yanılıyor da olabilirim. | Open Subtitles | ظننت أن الأمر جرى جيداً و لكن يمكن أن أكون مخطئاً |
| - Hani mimardın sen? - Öyle. Kendi mesleğine ara verdi. | Open Subtitles | ظننت بأنك كنت مصمما أنه كذلك , فقط هو يأخذ استراحة |
| Ve buna ilk baktığımda, düşündüm ki, bunda hiç bir güzellik yok. | TED | عندما نظرت اليه للمرة الاولى ظننت .. انه خال من أي جمال |
| Onu eskiden sevdiğimden daha çok sevemem sanıyordum. Fakat Tanrım! | Open Subtitles | ظننت اننى لن احبه اكثر مما احببته و لكن ياللروعة |