| Ağabeyinin, benim seviyeme asla inmeyecek bir politikacı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن أخيك رجل سياسى لن ينزل أبداً الى مستواى |
| Önce, yaşanacak en kötü şeyin onların kaybolmuş olmaları sanıyordum. | Open Subtitles | في البداية, ظننت أن أسوأ شيء هو ان يكونا مفقودين |
| Avukatın, her şeyi olması gerektiği gibi yaptığımızı söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن المحامي قال أنك فعلت كلّ شئ بطريقة قانونية |
| Hadi ama. Bunun, paylaşıp bağ kuracağımız bir an olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | هيا، ظننت أن هذا هو الجزء الذي نتشارك فيه الأسرار ونتقارب |
| Yine de, belki karınca anlamaz da taşınır diye düşündüm. | TED | ولكنني ظننت أن النملة لن تعلم ذلك وأنها ستنتقل إليها |
| Her zaman, babamın evde çok fazla silahı olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لطالما ظننت أن والدي لديه الكثير من الأسلحة في المنزل |
| Açıkçası ben Atlantik’i büyük sanırdım, ama Pasifik gerçekten çok, çok büyük. | TED | حسناً , لقد ظننت أن المحيط الأطلنطى ضخم و لكن المحيط الهادئ حقاً هائل |
| O bölümün hep yan taraftaki bara ait olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لطالما ظننت أن تلك ملكية الحانة التي توجد في الجوار. |
| Ot pay ediyormuşsun gibi görünüyorsun. Bu işi ahmaklar yapıyor sanıyordum. | Open Subtitles | كلا بل يبدو أنك تقطع الحشيش ظننت أن هذه وظيفة للحمقى |
| Hayatım boyunca keçi peynirinin... bozulmuş peynire verilen isim olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لأغلب حياتي ظننت أن جبن المعزة تعبير دارج للجبن عندما يفسد |
| Hayatımın ilk 10 yılı boyunca sadece tek bir şekilde lider olunur sanıyordum: kararlı ve ciddi. | TED | في بداية العشر السنوات الأولى من مسيرتي المهنية ظننت أن هناك طريقة واحدة فقط لتكون قائدًا: أن تكون حاسمًا وجادًا. |
| Öldüğünü sanıyordum. | Open Subtitles | من الجيد سماع صوتك، ظننت أن مكروهاً أصابِك |
| Geçen hafta gelen uzun boylu, yakışıklı adamın onun erkek arkadaşı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | هذا مضحك ، لقد ظننت أن هذا الرجل الطويل الوسيم الذى جاء لزيارتها فى الأسبوع الماضى ، كان صديقها |
| Nasıl bir yer burası! Empire State Building bu tarafta sanıyordum ama bu taraftaymış. | Open Subtitles | يالحالتى المرتبكة ، ظننت أن الأمباير ستين من هذا الأتجاه ولكنها من ذلك الأتجاه |
| Bugünkü son dersin 15:30'da sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن أخر محاضراتكِ يوم الجمعة تنتهي في الثالثة والنصف |
| Seni zifiri karanlığa sokmak bu sefer ödünü patlatmaya yeter sanmıştım. | Open Subtitles | لقد ظننت أن وضعك في الظلام الكامل سيجعلك في قمة خوفك |
| Tek başıma içmeyi hiç sevmediğim için size katılabilirim sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت أن بوسعي الانضمام إليكما، لأنني لا أحب الشرب بمفردي |
| Babamı kaybettiğim gün dünya bir daha aynı olmayacak diye düşündüm. | Open Subtitles | اليوم الذي فقدت فيه أبي، ظننت أن حياتي لن تكون كالسّابق. |
| Yok be, şaka yapıyorum. Geri zekâlı oldum sanarsan güleriz diye düşündüm. | Open Subtitles | أنا أمزح، ظننت أن الأمر سيكون مضحكاً لو اعتقدت أني متخلف عقلياً |
| düşünmüştüm ki patronlar en azından cinayet masasına ödeme yapıyorlardır. | Open Subtitles | ظننت أن القادة سيتمكّنون من الحفاظ على أجور القسم الجنائي |
| Her zaman yalnızlığın kaderin bir cilvesi olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | لطالما ظننت أن الوحدة أمر لابد أن يتحمله الرجل |
| Öldükten sonra da sandım ki-- Videonun koleksiyonunda olacağını sandım ama değildi. | Open Subtitles | وبعدما مات، ظننت أن ذلك الفيديو سيكون في مجموعته، لكني لم أجده. |
| Ama Düşündüm ki geçmişteki umutlarımı taşıyan bu yüzük çok daha iyi olur. | Open Subtitles | لكن ظننت أن الخاتم الذي يحمل كل آمالي القديمة هو أفضل |
| O bendim. Eskiden mide gazının gülünecek birşey olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | هذا كان أنا، لطالما ظننت أن الإنتفاخات شيء يثير الضحك |
| Sen ve annenle birlikte olmaktan daha önemli şeyler olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننت أن ثمة أشياء أكثر اهمية من وجودي بينك وبين أمك |
| Bu şeyleri giymeyi bırakabilirim diye düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننت أن بإستطاعتي التوقف عن إرتداء تلك الملابس |
| Ama ben de doğru olduğunu düşündüm. Sanırım çok fazla kız tanıyorum. | Open Subtitles | ولكن ظننت أن ذلك كان مناسباً أعتقد أنه أعرف الكثير من الفتيات |