| Bunun için yemin edebilirdim... bu aptalla yeterince zaman kaybettik. | Open Subtitles | ولكني أقسمت على لقد أهدرنا وقتاً كافياً على هذا الأحمق |
| Eminim ki Henri Young Bunun için size teşekkür edecektir. | Open Subtitles | أنا واثق أن هنرى الصغير يشكرك على هذا الشخص الأفضل |
| Eminim ki Henri Young Bunun için size teşekkür edecektir. | Open Subtitles | انا واثق ان هنرى الصغير يشكرك على هذا الشخص الافضل |
| Ama o plajdaki, Mai Khao plajındaki, insanları değil, çünkü o küçük kız, bir ay önceki coğrafya sınıfından bir bilgi hatırladı. | TED | ولكن ليس على هذا الشاطئ، ليس على شاطئ ماي خاو، لأن هذه الطفلة تذكرت حقيقة واحدة من مدرس الجغرافيا لها قبل شهر. |
| İkiniz de Bu konuda çok yürekten çalışıyormuşsunuz gibi geldi. | Open Subtitles | يبدو أنكما تعملان على هذا الأمر بكل حماسة يا رفاق. |
| Şu aralar ise yaklaşık olarak değeri 110 dolar civarında. | TED | وهي حالياً على هذا المنوال حوالي بما قيمته 110 دولار |
| Yağmur yağmaya başladı ama Bunun için ben suçlanamam, değil mi? | Open Subtitles | بدأت السماء تمطر، لكن لن أتلقى لوماً على هذا ، صح؟ |
| Bunun için güzel bir gece seçtik. Orada dikilip durma. | Open Subtitles | سيكون عليك أن تعمل على هذا لا تقف هناك فحسب |
| o benim için öyle. Artık Bunun için zaman harcamayacağım. | Open Subtitles | هذا الأمر لأجلي لن أضيع مزيداً من الوقت على هذا |
| - Bunun için çok erken. - Düzgün giyinmesini istiyorum sadece. | Open Subtitles | ـ إنه مبكر على هذا ـ أريدها أن ترتدي شيءٍ لائق |
| Beni sevip desteklemen gerekir ama sen bile Bunun için beni suçluyorsun. | Open Subtitles | يفترض بك أن تحبني وتدعمني، حتى على الرغم من تلومني على هذا |
| Bunun için artık çok geç. Kendine yeni bir gösteri atı buldu. | Open Subtitles | لقد فات الأوان على هذا الآن فقد حصل لنفسه على جواد جديد |
| Hiçbir erkek Bunun için eleştirilmez. | TED | ولكن لا احد يتم نقده من الرجال على هذا .. وهكذا تجري الامور |
| Yaklaşık 20 kişiden oluşan çekirdek ekip 3 yıl boyunca Bunun için çalıştılar. ve onlar inanılmazdılar. | TED | كان الفريق يتكون من حوالي 20 شخصا الذين عملوا على هذا لمدة 3 سنوات، وقد كانوا مذهلين. |
| Bunun için gerekli ipucu, Vibrio fischeri adındaki başka bir deniz bakterisinden geldi. | TED | الدليل على هذا اتى من نوع آخر من البكتيريا البحريه وهذا النوع يدعى فيبريو فيشري |
| Siz o temelden hareket edin, biz bu davayı çözeceğiz. | Open Subtitles | لو اكملنا على هذا الأساس سوف نحل القضية واضح ؟ |
| Ve o kadar pasaklılar ki, bizim gibi olmayanlardan utanıyoruz. | Open Subtitles | كنا لنَخجَل لو لم يكن أطفال الجميع على هذا الحال |
| Bana Bu konuda güvenmek için neler yaşamışsındır kim bilir. | Open Subtitles | أعني ، أنا أعلم ما عانيتهُ ، لتأتمنُني على هذا |
| Bu konuda seni suçlayamam bak. Hepimiz hastalarımızdan nefret ediyoruz. | Open Subtitles | حسناً لا استطيع ان اعارضك على هذا فجميعنا يكره مرضانا |
| Randy, Şu herifin kemiklerini kır ve kapının önüne koy. | Open Subtitles | راندي، حطم أي شيئين يعجبانك على هذا الرجل وأرمه خارجاً |
| İzin verin, sizleri, özellikle de siz gençleri, seçtiğiniz bu yolda, gidebildiğiniz kadar ileri gitmeniz konusunda teşvik ederek başlayayım. | TED | لذا دعوني أبدا بحثكم و خصوصا على الجانب الشاب منكم على هذا الطريق الذي اخترتم لتذهبوا إلى أبعد ما يمكن |
| - Bu gezegende buluduğum sürece yapmak zorunda kaldığım en zor şey. | Open Subtitles | إنه أصعب شيء اضطررت القيام به في وقتي كله على هذا الكوكب |
| Şimdi Şuna bir bakın. Bu gerçek bir akciğer. | TED | الآن لنُلق نظرة على هذا. هذه رئة حقيقيّة. |
| Bu yüzden bunu biz kuantum kaldırması ve kuantum kilitlenmesi olarak adlandırıyoruz. | TED | لهذا السبب نطلق على هذا التأثير اسم الرفع الكمّيّ، و التثبيت الكمّيّ. |
| Ve buna rağmen, bayanlar ve baylar, bu gezegendeki her bir birey muhtemelen her gün müzikle iç içe. | TED | ومع ذلك ، أيها السيدات والسادة ، كل واحد منا على هذا الكوكب ربما يمارس ويشارك بالموسيقا بشكل يومي |
| Mühendis ve biyokimyacılardan oluşan araştırma takımım tam da bunun üzerinde çalışmaktadırlar. | TED | ففريق بحثي من المهندسين وعلماء الكيمياء الحيوية يعملون على هذا التحدي تمامًا. |
| Orta Doğu'da, bu yol boyunca, tam olarak bu şekilde yüzlerce topluluk var. | TED | ان هناك المئات من هذه المجتمعات عبر الشرق الاوسط .. على هذا الدرب |
| Bulamıyorum, başka zincir yok. ve bu, yüreğimi yiyip bitiriyor. | Open Subtitles | لا قدرة لى على هذا وذاك وهذا الأمر يفطر قلبى |
| Ama böyle yaparak bu gezegendeki yeni teknolojinin en iyi kaynağını görmezden geliyoruz. | TED | ولكن خلال سعينا لذلك، نحن نتجاهل افضل مصدر للطاقة الجديدة على هذا الكوكب. |