| Benim durumumda bu çok zor. Hepsini birden aklımda tutamam. | Open Subtitles | مع قسوة حالتي لا يمكني تذكر هذا كله مرة واحدة |
| Sana parayı tutman için ihtiyacım var. paranın Hepsini harcamamam için. | Open Subtitles | بكل بساطه أحتاجك للحفاظ على المال لكي تمنعني من إنفاقه كله |
| İspanyolcan daha iyi olsaydı, bunların Hepsini sen de anlardın. | Open Subtitles | لو كانت لغتك الأسبانية أفضل من هذا لأدركتي هذا كله |
| Benim var olmadığımı söyleyen şey cinsiyet konusundaki bu kısıtlayıcı, ikilem düşüncesidir. | TED | كله بسبب هذا التفكير الثنائي المقيّد عن الجنس والذي أفتى بعدم وجودي. |
| Yani, her şeyden önemlisi, tüm bu işler onun döneminde oldu. | TED | انا اعني، بعد كل شيء، هذا العمل كله حدث في عهده. |
| Her ne kadar haftanın bir günü tamamen dine adanmış olsa da o zaman bile, İsa'nın havarilerinin balıkçı olduklarını anlatırdı. | Open Subtitles | وعلى الرغم من أنه صحيح أن يوم واحد بالأسبوع يعطى كله للتعبد ثم حتى قال لنا انا تلاميذ المسيح كانوا صيادين |
| Dediğim gibi etrafımda bulunan 3 boyutlu geometrik şekiller Bunlar. | TED | كما أقول،هذا كله نوع من هندسة الأسطح ثلاثية الأبعاد حولي. |
| Büyük, yumuşak bir şey gibi pişirip Hepsini yemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أخبزه في شيء، كبير منتفخ وآكله كله |
| bunların Hepsini tekrar yapacağız ve iki doğum günün varmış gibi olacak. | Open Subtitles | سوف نعيد هذا كله مجدداً و سيبدو الأمر كأنه لدينا عيدين ميلاد |
| Evet, biraz beklemeye çalışıyorum böylece işe başlamadan Hepsini içmem. | Open Subtitles | أجل، أحاول الحفاظ عليه كي لا أشربه كله قبل العمل. |
| Daha küçük odalar da var, ama ben Hepsini almayı tercih ediyorum. | Open Subtitles | السيده تسأل إن كنا نريد غرفه جانبيه.. ولكن أود أخذ المكان كله. |
| Kız kardeşim Hepsini ödemek zorunda kalmasın diye burada çalışıyorum. | Open Subtitles | إنني أعمل هنا حتى لا تضطر أختي لدفع المبلغ كله. |
| Hepsini birden mi kullanmak istersin, yağmurlu bir güne saklamak mı? | Open Subtitles | ،أتريد استخدامه كله مره واحده أم تريد توفير بعضهم ليوم ممطر؟ |
| Hatırlıyorum! Bunu da yazmıştın. Ama böyle bir şey olmayacak! | Open Subtitles | لقد قلت هذا كله بالرسالة لكن هذا الزواج لن يتم |
| dediler. Dolayısıyla onlar bunu yapıyor ve gelecek yıl başlatıyoruz. Ve bu tamamıyla bir deneme ve tamamıyla gönüllülüğe dayanıyor. | TED | لذلك هم يفعلون هذا ، وسنقوم باطلاقها لاحقا في هذه السنة، و كل هذا عبارة عن تجربة،و كله من متطوعين. |
| Çünkü erken bıraksaydım o kadar da komik olmazdı. Zamanlama önemlidir, Har. | Open Subtitles | لاني لم اكن لاحصل على المتعه لو توقفت الامر كله حول الوقت |
| Ve bu arada bütün Bunlar Uluslararası Astronomi Birliği tarafından yapılıyor. | TED | وهذا كله تم القيام به، بالمناسبة من طرف الإتحاد الفلكي الدولي. |
| Yeniden her şeyi inkar etsem bir işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | افترض انه لن يكون مفيداً لو أنكرت الامر كله مجدداً؟ |
| Keşke senin tamamını alabilseydim aşkım, ama ne yazık ki yapamam. | Open Subtitles | أود ان آخذ جسدك كله يا حبيبي و لكني لا أستطيع |
| Fakat çok ilginçtir ki, tüm bu zaman boyunca... bir daha matematik ile meşgul olamayacağı iddia edilse de, | Open Subtitles | لكن المثير للإهتمام، خلال هذا الوقت كله على الرغم من مطالبه بأنه لم يعد قادراً على مزاولة الرياضيات مجدداً، |
| Şu eski gazeteci. Ne vücut, ne de ses, hep akıl. | Open Subtitles | ذلك مراسل أخبار السفينة السابق لا جسم، لا صوت، كله عقل. |
| Bana sadece bir hafta daha verin. Ödemeyi yapmanın bir yolunu bulacağım. | Open Subtitles | , أعطني أسبوع واحد فقط سأبحث عن وسيلة لأسدد لك المال كله |
| Eğer ilaç kullanmadan yaşamayı başarabilirsem bir şekilde aslında zihinsel bir hastalığa sahip olmadığımı, hepsinin bir hata olduğunu kanıtlayabilirmişim gibi hissediyordum. | TED | شعرت بأنني لو استطعت أن أعيش دون العقاقير سأثبت بعد ذلك كله بأنني لم أكن مريضة عقلياً و أنه كان خطأ فادح |
| Ek olarak ebeveyn odasında rezilliklerini yıkayıp arınabileceğin koca bir duşu var. | Open Subtitles | بجانب أنه في الصباح يمكنك الإستحمام في الحمام الرئيسي لتغسل عارك كله |
| Her sene Amerika'da 14 kişi astımdan ölüyor. 90'lardaki rakamının üç katı. Ve hemen hemen hepsi araba egzozundan kaynaklanıyor. | TED | أربعة عشر الأمريكيين يموتون كل يوم من الربو، ثلاثة إضعاف مما كان في التسعينات، وتقريبا كله قادم من عوادم السيارات. |
| Müziği paylaşıp, kopyalayıp, mixleyip, yakabiliriz, ama aslında bunların hepsi yasa dışı. | TED | يمكننا التقاسم، التجهيز الحرق، لكن في الواقع فأن ذلك كله غير قانوني. |