| Bu hayatının sonuna kadar her gün pişman olabileceğin bir şey. | Open Subtitles | هو سيكون شيءا الذي أنت تأسفين عليه كلّ يوم لبقية حياتك. |
| her gün burada ölüyorsun ve her şey yeni baştan başlıyor. | Open Subtitles | كلّ يوم تموت في هنا و كلّ يوم يبدأ من جديد. |
| Son altı yıldır, her gün sadece iki şeyi düşündüm. | Open Subtitles | كلّ يوم فى الستّ سنوات الماضية كنت أفكر في شيئين |
| her gün ülkenin her tarafından kızlar bana resimlerini yolluyor. | Open Subtitles | كلّ يوم البنات يُرسلون لي صورَ مِنْ جميع أنحاء البلادِ |
| Hayır. hergün işe gidiyorum. Evde yapmam gereken işleri yapıyorum. | Open Subtitles | كلا، أنا أذهب للعمل كلّ يوم وأساعد في أعمال المنزل |
| Buradan köprüyü görebiliyorsunuz. her gün, gemilerin geçmesi için kalkıyor. | Open Subtitles | ارى الجسر من هنا كلّ يوم يُرفع لكي تمرّ السّفينة |
| Seni gördüğüm her gün, Joe, biraz daha Afrikalı oluyorsun. | Open Subtitles | كلّ يوم أَراك جو، تَحْصلُ على الأفريقي أكثر بعض الشيءِ. |
| Sezon başlamadan önce 31 gününüz var, her gün koşacaksınız. | Open Subtitles | هناك 31 يوما قبل بدأالموسم. وأنتم ستركضون كلّ يوم منهم. |
| Sana olan aşkımın büyüdüğü her gün, benimle alay ediyormuşsun. | Open Subtitles | كلّ يوم أنمو فيه أكثر فأكثر لمحبّتك، أنتِ كنتِ تخدعيني |
| Böyle bir şeyin dünyanın her yerinde her gün gerçekleştiğini anlamalısın. | Open Subtitles | يجب أن تعلم أن شيئاً كهذا يحدث كلّ يوم حول العالم. |
| her gün ayrı bir gazetede, işimizi beceremediğimize dair aynı hikâyeleri okuyorum. | Open Subtitles | في كلّ يوم أحمل فيها الصحيفة، أقرأ مقالاً آخر عن إهمالنا عملنا |
| Sorun değil. İnsanın patronu her gün hakiki bir kahraman olmuyor. | Open Subtitles | لا عليكَ، فليس في كلّ يوم يغدو رئيس المرء بطلاً حقيقيًّا |
| Bu ülkede her gün ortalama 125 kişi araba kazalarında ölüyor. | Open Subtitles | حوالي 125 شخصا يموتون بحوادث مرورية كلّ يوم في هذا البلد. |
| her gün işe hazırlanırken biz de aynı şeyi söylüyoruz. | Open Subtitles | أجـل، إنّنا نقول هذا كلّ يوم لمّا نلبس لباسنا للعمل. |
| Onlar dünyanın her yerinde her gün etrafında olan yüzlerdir. | Open Subtitles | إنّهم الوجوه التي تحاوطكم في كلّ يوم يمرّ به العالم |
| Ben çocukken, her gün yeni bir şey üretiyorlardı sanki. | Open Subtitles | في صغري، كنت أشعر كأنّهم يصنعون شيئاً جديداً كلّ يوم |
| O polisin ailesini neredeyse her gün görmek zorunda değilsin ama. | Open Subtitles | إنّك لا تُرغَم على رؤية أهل هذا الشرطيّ كلّ يوم تقريبًا. |
| Çok komik, okulda her gün bize problemleri çözmeyi öğretiyorlar. | Open Subtitles | الوضع مضحك يعلّموننا في المدرسة كلّ يوم كيف نحلّ المشاكل. |
| Beni ise tüketti. Ve her gün bu gerçekle yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | بينما كنت أنا مستحوذة به وعليّ أنْ أعيش معه كلّ يوم |
| Uyandığım hergün herşeyimi kaybedeceğimi varsayarak. Sonra işe gidip bir parça daha kazanırdım. | Open Subtitles | أستيقظ كلّ يوم وأفترض أني سأفقدُ كلّ شيء، أذهب للعمل وأجني رزمة أخرى |
| her geçen gün biraz daha... kendi geleceğimizi tayin etme şansını elimizden yitiriyoruz. | Open Subtitles | كلّ يوم نفقد قليلا من أرضنا وتقل أسهمنا فى قدرتنا على تحديد مستقبلنا |
| Haftanın her günü değişik bir Village People üyesinin kıyafeti giyerim. | Open Subtitles | كلّ يوم من أيام الأسبوع أرتدي مثل شخص قرية مختلف |
| her gün, Her sabah, ona yeniden aşık oluyordum. | Open Subtitles | كلّ يوم وكلّ صباح، وقعت في حبّها مجدداً. |
| Bu adam üç yılın her gününü o sözü düşünerek geçirdi. | Open Subtitles | ذاك الرجل لبث يفكّر في وعده كلّ يوم طيلة 3 سنين |
| Geldiğimden beri hiçbir şey yapmadım gün geçtikçe de tembelleşiyorum. | Open Subtitles | لم أفعل شيء تمامًا منذ وصولي, وفي الحقيقة، كلّ يوم يقلّ عملي عن اليوم السابق. |
| Sadece 3000 kilometre uzakta ve günde 3 kilometre daha yaklaşıyor. | Open Subtitles | إنه يبعد بألفي ميل عن هنا وهو يقترب بميلين كلّ يوم |