Şimdi gördüğümüz her şey yapay zekânın evriminde anlık bir görüntüdür. | TED | كل الذي نراه الآن هي مجرد لقطة في تطوير الذكاء الإصطناعي. |
bu iki ülke açısından oldukça az bilinen bir gerçektir. | TED | وهذه هي مجرد حقائق بسيطة متعارف عليها عن تلكم الدولتين. |
Yaşlı Adam: Bunun hayatınızın sıradan bir günü olduğunu mu düşünüyorsunuz? | TED | رجل مسن : تعتقد أنه مجرد يوم آخر في حياتك ؟ |
Sadece sabun satmakla ilgili değil, daha ulu bir amacı var. | TED | ليس الأمر مجرد بيع للصابون، هناك غاية كبرى من وراء ذلك. |
Tehlikeye dönüşen her şeyi yok etmeye hazır bir hâlde öylece oturuyor. | TED | هو مجرد الجلوس هناك استعدادا لطمس أي شيء يمكن أن يصبح تهديدا. |
bu, işinizden zevk almaktan, ofisinizde tilt makinesi olmasından öte bir şey. | TED | لأن الأمر يتخطى مجرد الاستمتاع بعملكم، أو توفر مكتبكم على لعبة الـفلِبر. |
bu yeni bir teknoloji ilgili değil, sadece malzemeleri tekrar düzenlemekle alakalı. | TED | لا يتعلق الأمر بتكنولوجيا جديدة, هو مجرد إعادة ترتيب المعدات المعدنية لدينا. |
Ya görünüşte münferit olan her nesne, aslında o nesnenin dünyamıza girip çıkan daimi dalgasının bir parçası ise? | TED | ماذا لو كان كل جسم يبدو معزولا كان في الواقع مجرد موجة مستمرة من هذا الكائن مارة عبر عالمنا؟ |
Orada burada bir kaç sivrisineği öldürmenin bir manası yok. | TED | ليس هناك فائدة من مجرد قتل بعوضة مفردة هنا وهناك. |
Ama o sinek beynindeki bir sürü nöromodülatörden sadece biri. | TED | ولكنه مجرد واحد من المعدلات العصبية الموجودة في دماغ الذبابة. |
bir şekilde elinize bir bilgisayar tutuştururlar ve sonra sizi yuvadan salıverirler. | TED | أنها مجرد تعطيك جهاز الكمبيوتر الخاص بك ومن ثم تطردك خارج العش. |
Eğer obezite metabolik hastalık için bir aracıdan başka bir şey değilse, ona sahip olanları cezalandırmak bizi iyi mi yapar? | TED | إذا كانت السمنة مجرد مفوّض أو موكل لمرض أيضي آخر، ما الذي نستفيده من معاقبة من لا يد لهم فيما حدث؟ |
Yani fiziksel ve sanal olan arasında bir bağ kurmaya çalışıyoruz, ama ekrana bakarak değil de, basit bir postere bakarak. | TED | لذلك فإننا نعمل على خلق علاقة بين الجانب الجسمي والجانب الرقمي, ولكن لا تشبه شاشة مصغرة, وإنما تبدو مجرد ملصقة عادية. |
Şimdi Einstein onun için herhangi bir ölü, beyaz, tuhaf saçlı adam değil. | TED | الآن البرت إنيشتاين ليس مجرد شخص ميت ذو بشرة بيضاء مع شعر غريب |
Tamam? bir Budist'e göre de, Dünya sadece bir hiçliktir. | TED | مضبوط؟ وبالنسبة للبوذي، العالم هو مجرد الكثير من اللا شيء. |
bu aşamada, bir şirket kurmaya ve bunu daha ileri götürmeye karar verdik çünkü belli ki bu sadece basit bir tıknaz iki ayaklı. | TED | الآن ، في هذه المرحلة ، فقد قررنا إنشاء شركة وتطوير هذا أكثر لأنه من الواضح أن هذا كان مجرد جسم قصير ذو قدمين. |
Orada burada birkaç heyecanlı an yaşadım, ama, bilirsin işte, hepsi geçti gitti. | Open Subtitles | حسنا لدي بعض اللحظات المثيرة هنا وهناك ولكن كما تعرفين مجرد لحظات عابرة |
Buna hiç anlam veremiyorum. O sadece bir parça genetik bilgisinden ibaret. | Open Subtitles | هذا لن يشكل أي فرق , انه مجرد جزء من شيفرة وراثية |
Hiç bir müzik eğitimi almamış ama harika olan bir jaz müzikçi gibi. Matematiğe özel bir ilgisi var | TED | هي مثل ذلك الصديق عازف موسيقي الجاز والذي لم يدرس الموسيقى أبداً، لكنه موسيقي رائع. لديها مجرد إحساس بالرياضيات. |
Alt tarafı, müşterilerinin bardaklarını doldurmaya çalışan bir bar sahibiyim. | Open Subtitles | أنا مجرد مالك نادي بسيط. محاولا ابقاء أكواب زبائنه مليئه. |
O iğrenç yerde otuz yıl. Düşüncesi bile beni öldürüyor. | Open Subtitles | ثلاثون سنة في هذا المكان المريع، أشمئز من مجرد التفكير |
Seni orada öyle görünce ölmüş olmamın senin için daha iyi olacağını düşündüm. | Open Subtitles | مجرد أراك الآن حينها.. فكرت بأنّك سَتَكُونُين أفضل حالاً.. إذا كُنْتُ أنا ميت. |
Yıllardır beyin tümörüne anksiyete olarak yanlış tanı koyulmuş üniversiteden bir arkadaşım var. | TED | إحدى صديقاتي من الجامعة، تم تشخيص ورمها الدماغي على أنه مجرد قلق وحسب. |
Dün geceden sonra biraz daha doyurucu bir şey istersin. | Open Subtitles | بعد اللية الماضية انتى تريدين شيئا اكثر من مجرد عضة. |
Ve bunu söylerken soyut anlamını değil, gerçek anlamını kastediyorum. | TED | وأنا لا يعني أنه مجرد شعور. وإنما يعني ذلك حرفيا. |
Çünkü B613 ağına sadece onun izniyle erişilebilir ve sadece o erişebilir. | Open Subtitles | لأن شبكة بي613 لا يمكن اختراقها الا من الداخل وأعني مجرد الدخول |
Hak yönetmeliği artık sadece sahip olmakla ilgili değil. Karmaşık bir ilişki ağı ve kültürel yapımızın önemli bir parçası. | TED | الآن، إدارة الحقوق لم تعد مجرد سؤال بسيط عن الملكية. إنها شبكة معقدة من العلاقات وجزء مهم من المشهد الثقافي. |