"مغادرة" - Translation from Arabic to Turkish

    • gidiyorum
        
    • ayrılmak
        
    • gitmek
        
    • Gidiyor
        
    • çıkmak
        
    • ayrılmaya
        
    • gittikten
        
    • ayrılamam
        
    • çıkmaya
        
    • bırakmak
        
    • ayrılma
        
    • ayrılması
        
    • ayrılmadan
        
    • terketmek
        
    • ayrılmayı
        
    Lütfen ama iki gün içinde gidiyorum. Daha insanlarla vedalaşacağım. Open Subtitles أرجوك إني مغادرة خلال يومين يجب أن أبدا بوداع الآخرين
    Birçoğu adadan ayrılmak isterken kazazedelerden birinin kalmak için bir sebebi vardı. Open Subtitles في حين أن العديد أرادوا مغادرة الجزيرة، إلا أن أحدهم أراد البقاء
    Esas komik olan, biz sadece bu rezil gezegenden gitmek istedik. Open Subtitles السخرية، هي اننا فقط كنا نريد مغادرة هذا الكوكب المثير للشفقة
    Sen neden bahsediyorsun, birkaç günlügüne Gidiyor musun? Open Subtitles مالذي تتحدثين عنه أنتِ مغادرة لبضعة أيام؟
    çıkmak istediğine emin... Open Subtitles لكن ، هل أنت متأكدة .. بأنك تودين مغادرة
    Hemen hemen hiçbir Kuzey Koreli'nin ülkeden ayrılmaya izni yok. TED فعليا لا يسمح لاحد من الكوريون الشماليون مغادرة البلاد .
    Kardeşiniz gittikten bir kaç saat sonra odasındaki yatağın altında bir anahtar buldum. Open Subtitles بعد ساعات قليلة من مغادرة أختكِ وجدت مفتاح في حجرتها ، تحت السرير
    gidiyorum, çünkü sen zavallısın ve kötü bir gün geçiriyoruz. Open Subtitles مغادرة لأنك بائس و نمر بيوم سيء , مجرد أعترفت بذلك
    Ben gidiyorum. Kahretsin, çek defterimi bulamiyorum. Open Subtitles أنا مغادرة تباً, لا يمكنني أن أجد دفتر حساباتي
    Ben gidiyorum. Kumarhane gecesi için kendime bir eş bulmalıyım zaten. Open Subtitles أنا مغادرة ،عليّ البحث عن رفيق لحفل جمع التبرعات علي أية حال.
    İçinde bu kadar karışıklık yaşanırken şehirden ayrılmak akıllıca mı? Open Subtitles أمن الحكمة مغادرة حوائط المدينة والأمور غير مستقرة معهم هكذا؟
    Öğrenci aktivisti olduğum yuvamdan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden, ayrılmak zorunda bırakıldım. TED تم إجباري على مغادرة جُمهورية الكونغو الديموقراطية، موطني، حيث كنت طالباً وناشطاً
    Biliyorsunuz, eğer Proust'tan ayrılmak istiyorlarsa, erkek arkadaşlarının ülkeyi terk etmeleri gerekirdi. TED كان أحباب بروست مجبرين على مغادرة البلد إن كانوا يريدون انهاء علاقتهم به.
    Bir an önce yolu koyulup bu acayip yerden gitmek istiyorum. Open Subtitles لا أستطيع الأنتظار للعودة الى الطريق و مغادرة هذا المكان الغريب
    Evet. Son derece memnunum. Bu adadan gitmek istemiyorum çünkü. Open Subtitles أجل، تماماً بكل شيء لأني لا أريد مغادرة هذه الجزيرة
    Evet, denedim, ama o bu hafta sonu şirket yöneticileri için Gidiyor. Open Subtitles نعم ، حسنا لقد حاولت لكنها مغادرة لـ تراجع الشركة في نهاية هذا الاسبوع
    Sadece ufak bir yüzde, aynı anda şehirden çıkmak isterse, kontrol bile edemeyeceğimiz bir toplu panik ortaya çıkar. Open Subtitles اذا حاولت حتى نسمة مئوية صغيرة مغادرة المدينة فسيشعل هذا فزعاً بين العامة أكثر مما يمكننا السيطرة عليه
    ABD'den ayrılmaya mecbur olan bir kumarbazın adamıymış. Open Subtitles كحارس شخصى لمقامر, كان عليه مغادرة امريكا,
    Belki Eskiler gittikten sonra buraya geldiler. Open Subtitles ربما جاءت الى هذا الكوكب بعد مغادرة القدماء
    Üzgünüm ama şu anda otelden ayrılamam. Open Subtitles انا اسف اننى لا استطيع مغادرة الفندق الآن
    Birilerinin otelden çıkmaya çalışması durumunda ne tür bir kuvvet uygulayacağınız belirtildi mi? Open Subtitles حسناً هل عرفوا مدى إستعمال القوة فى حالة اذا حاول أحد مغادرة الفندق؟
    Peki ondan sonra? Dairemi bırakmak istediğimde, buraya gelmek istediğimde? Open Subtitles أعني بعد ذلك، عندما أردتُ مغادرة شقتي، والإنتقال إلى هنا
    Kendimi gizlemek zorunda kaldım. Refakatsiz saraydan ayrılma iznim yok. Open Subtitles اضطررت إلى التنكر، فليس مسموحاً لي مغادرة القصر دون حراسة
    Öğrencilerin kampüsten ayrılması ve anne-babalarıyla iletişim kurması yasaktı. TED لم يكن مسموحا للطلاب مغادرة حرم الجامعة او التواصل مع اهاليهم.
    Bizi o kadar iyi davranıp, sıcak karşıladınız ki kasabadan ayrılmadan önce en azından size hizmetlerimizi sunabiliriz diye düşündük. Open Subtitles و أنتم جميعاً كنتم مـرحبيـن بنا جداً لهـذا قـررنا بأن أقل ما يمكننا فعله هو تقديم خدماتنا قبل مغادرة البـلـدة
    Ona Paris'e gitmek zorunda olduğumu söylediğimde, bana "Kötü bir randevudan kaçmak için gerçekten ülkeyi terketmek zorunda mısın?" dedi. Open Subtitles قال أليس هذا إشارة إلى أنه موعد سيء و تريدين مغادرة البلاد
    - Buranın şampanyası berbat. İstanbul'dan baş ağrısıyla ayrılmayı istemem. Open Subtitles الشمبانيا هنا رديئة جدا لا اريد مغادرة اسطنبول وعندى صداع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more