"نحظى" - Translation from Arabic to Turkish

    • sahip
        
    • biz
        
    • olsun
        
    • olmadı
        
    • sahibi
        
    • biraz
        
    • olması
        
    • eğleniyoruz
        
    • bizim
        
    • güzel
        
    • olur
        
    • geçirmek
        
    • bize
        
    • birlikte
        
    • elimizde
        
    Eğer biz de anlamlı bir teknoloji kurma gücüne sahip olmak istiyorsak biz de karşı radikalleşmeye gitmeliyiz, bunun için insanoğlu yolculuğunun merkezine inmek zorundayız. TED لو أردنا أن نحظى بفرصة بناء تقنية ذات مغزى لمقاومة التطرف، علينا البدء مع مسيرة البشر في عقر دارهم.
    Bu kadar güzel günbatımına sahip olmamızın nedeni bu sis diyorlar. Open Subtitles يقولون أن الضباب هو السبب إننا نحظى بشروق شمس جميل.
    biz onu hayatımızda istiyoruz. Peki o bizi istiyor mu? Open Subtitles نحن نتمنّى أن نحظى بأسلوب حياتها , لماذ قد ترغب
    Aslında ters. Sağlıklı olsun da başka bir şey istemiyoruz. Bu sefer yani. Open Subtitles في الواقع انه طفل بوضع مقلوب نتمنى فقط أن نحظى بطفل صحته جيدة
    Dün gece için yemek yapmıştım ama yeme fırsatımız olmadı. Open Subtitles لقد صنعتهم للعشاء اللية الماضية لكننا لم نحظى بفرصةٍ للأكل
    Tanrım sen bizi verdiğin nimetlerin ve güzelliklerin sahibi ihsan eyle. Open Subtitles احمنا أيها القدير على الهبة التي على وشك أن نحظى بها
    Pekala. Bizi diğer şeride geçir. biraz da oranın keyfini sürelim. Open Subtitles حسنا يا رفاق لنذهب الى الجانب الأخر و نحظى ببعض المرح
    Oh, hadi ama, Peter.İçerde birkaç piliç olması daha iyi olur. Open Subtitles بربك .. بيتر سيكون من الجيد أن نحظى ببعض الفتيات هنا
    Demek istediğim, buraya eğlenmeye geldik. Ve eğleniyoruz. Open Subtitles أعني، نحنُ هنا لنمضي وقتاً طيّباً نحنُ نحظى بوقت جيّد
    Bu kadar güzel günbatımına sahip olmamızın nedeni bu sis diyorlar. Open Subtitles يقولون أن الضباب هو السبب إننا نحظى بشروق شمس جميل.
    Böyle bir iş güvencesine sahip olsak hoş olurdu. Open Subtitles سيكون جميلاً أن نحظى بهذا القدر من الأمان الوظيفي
    Sokağın bizim bulunduğumuz tarafında senin gibi birine sahip olmak mutluluk verici. Open Subtitles من اللطيف أن نحظى بشخص مثلك على نفس الجانب من الشارع
    Belki toplantıdan sonra biz de ufak bir toplantı yapabiliriz. Open Subtitles ربما بعد ذلك يمكننا أن نحظى باستجواب صغير عن الاستجواب
    Kameraların burada olmaması çok kötü, biz burada güzel bir an yaşarken. Open Subtitles من السوء ان الكاميرات ليست هنا الآن لترانا نحظى بهذه اللحظة اللطيفة
    Harika bir parti olsun. Open Subtitles وآمل أن نحظى بحفلة ممتعة الليلة دعونا ناكل ..
    Hala dünden beri sana neler olduğuyla ilgili konuşma şansımız olmadı. Open Subtitles نحن لم نحظى بالفرصة للتكلم بشأن ما جرى لكَ البارحة
    Makyaj yapmak ve kirazlı pasta tarifi vermek dışında siyasi duyarlılık sahibi bir kazanan olmak muhteşem bir şeydir. Open Subtitles سيكون من الملهم أن نحظى بفائزة ذات وعي سياسي يفوق تقنيات التبرج ووصفات فطيرة التوت.
    Ama seninle de biraz eğlenmemiz gerekiyor. Öyle değil mi? Open Subtitles ولكن لا مانع من ان نحظى ببعض المرح معك,اليس كذلك؟
    Tiyatronun sadece 300 kişilik olması çok yazık. Open Subtitles إنه لأمرٌ مؤسف أننا لم نحظى سوى بـ 300 متفرج
    Bir kaç içki içip biraz eğleniyoruz. Open Subtitles نخرج و نحظى بالشراب و نضحك و هذا شىء رائع
    bizim de annemle babam gibi bir ilişkimiz olabilir sanmıştım. Open Subtitles ظننت بوسعنا أن نحظى بنوع العلاقة التي بين أبي وأمي
    Hayatımın en güzel gecesiydi. Çılgınca sevişmediğimiz için, aslında hiç sevişmediğimiz için üzgünüm. Open Subtitles أفضل ما حصلت علية اسفة لأننا لم نحظى بجنس مجنون او اى جنس
    Olay iyi zaman geçirmek. Bir de onu denesen iyi olur. Open Subtitles الامر ان نحظى بوقت طيب, شىء ما عليك القيام به حتى تتغيرى.
    Tank desteği! bize tank desteği gerek! Open Subtitles دعم الدبابات لابد ان نحظى بدعم من المدرعات
    Dışarı çıkamıyorsun ya, ben de birlikte film gecesi yaparız dedim. Open Subtitles لايمكنك الخروج . لذا، ظننت أنّ بإمكاننا أن نحظى بليلة للأفلام
    Batılı bir filozofun, bir zamanlar dediği gibi dünya, arapsaçı görünür iken, elimizde olan; çevremizde gördüğümüz temel fenomenlere anlam verebilen, güvenilir, yeterli tutarlılığa-doğruluğa-sahip, üzerinde entelektüel uzlaşma bulunan bir grup alet fikri, hayret vericidir. Open Subtitles يظهر العالم، كما وصفه الفيلسوف الغربي كتشويش، وفكرة أننا كمجموعة نحظى بأدوات موثوقة، لها سلامة كافية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more