"نخبر" - Translation from Arabic to Turkish

• söylemeliyiz
• a
• söylememiz
• haber
• söylemek
• söylemeyiz
• söyleyelim
• söylemeyeceğiz
• anlatmalıyız
• söylemedik
• söyleyeceğiz
• söylemiyoruz
• söyleriz
• söylemeyelim
• anlatırız

O zaman hemen Young'a Oh Soonun kasaya dokunduğunu söylemeliyiz.
إذن يجب أن نخبر يونغي أن أخاها قد يأخذ مكانتها

Bence birbirimize her şeyi söylememiz önemli. Değil mi?
أتعلم، أعتقد أن من المهم أن نخبر بعضنا البعض كل شيء أريد أن أخبرك شياء عني

Sence babama geldiğimizi haber vermeli miyiz?
هل تظنين أنه كان يتعين علينا أن نخبر والدنا بقدومنا؟

Aramızda kalacak tamam mı? Kimseye söylemek yok. Dışarı çıkmayacak.
والآن، نحتفظُ به لأنفسنا، ولا نخبر أحداً، ونبقى معاً، إتفقنا؟

Tabii. Yerini hiç kimseye söylemeyiz.
طبعاً فنحن لن نخبر أحد عن هذا المكان أبداً

Davies'e geleceğinizi söyleyelim mi Yargıç? Evet.
هل نخبر ديفيز أنك قادم ، يا سيادة القاضي؟

Kesinlikle doğru. Ve biz hiç kimseye onların nereye gittiklerini söylemeyeceğiz.
بالضبط ، و نحن بدورنا لن نخبر أحداً إلى أين ذهبا

Bak, bence Teyla'ya burada neler olduğunu anlatmalıyız.
ليس قريبا بما يكفى أعتقد أننا يجب أن نخبر تايلا بما يحدث هنا

Ofis ilişkisi yasak olduğundan, kimseye söylemedik ama oldu işte.
لم نخبر أحد بذلك لأنه هناك قاعدة غبية في مكتبنا ضد العلاقات بين الزملاء ولكنها تحدث

Müşterilerinin isimlerini söylersen savcılara yardım ettiğini söyleyeceğiz. En azından bir şeydir.
لو قدمت لنا أسماء عملاءك، سوف نخبر محامو الولايات المتحدة أنك تعاونت.

Herkese söylemeliyiz. Onlara ne kadar iyi olduğunu hatırlatmalıyız.
يجب أن نذكر الجميع يجب ان نخبر الجميع عن مدى جودة ذلك

Çocuklarımıza insanların görünüşleri yüzünden daha iyi olacaklarını söylemeliyiz.
لا أن نخبر أولادنا أنهم ليسوا جيدون بسبب طريقة نظرة الآخرين لهم

Spartalılar'a haber vermeliyiz. Persliler onu bulursa adamlarımız köşeye sıkıştırılır.
يجب ان نخبر الاسبرطيين بهذا,لو وجد الفرس هذا المكان سيحاصرون رجالنا

O çocuğun olması gerektiğine dair bir yer uydurduk yalnızca Leon'a söyledik..
لقد هيئنا مكان والذي من المفترض أن يتواجد فيه الصبي ولم نخبر إلا ليون

Birbirimize her şeyi söylememiz gerektiğini falan.
اعتقد اننا من المفروض ان نخبر بعضنا بكل شى

Bence herkese aynı anda söylememiz gerçekten çok önemli çünkü biri diğerinden daha önemsiz olduğunu düşünebilir.
أظن من المهم أن نخبر الجميع في وقت واحد كل لا يحس أحد بقلة أهميته عن غيره

Çocuklardan asla yanlış yapmamalarını istemek, bunu söylemek mutlak bir yanlıştır.
انه الطريق الاسوء للتعليم اي ان نخبر الطلاب . انه لا يجب ان يخطئوا .. بحكم منظور الاجابة الاحادية

Biz insanlara ne itiraf edeceklerini söylemeyiz.
إننا لا نخبر الناس بما يعترفون إننا نعرف كل شيء عنك

Şimdi, bunu Komiser Craddock'dan başka kimseye söylemeyeceğiz, ona da hemen söyleyelim.
يجب ان نخبر المفتش كرادوك بهذا, وليس احد غيره وكلما اسرعنا, كان افضل

Diğerlerine anlatmalıyız. - O'nu bırakamayız.
ـ يجب أن نخبر الباقين ـ لا يمكن أن ندعه هنا

Daha çok erken ama. Kimseye de söylemedik.
حسناً، إنه مبكر جداً نحن في الواقع لا نخبر أي شخص

Neden çocuğa, babasının son ana kadar... çok cesur bir asker olduğunu söylemiyoruz?
لم لا نخبر الصبي أن أباه كان جنديا شجاعا جدا حتى النهاية

Bazen kendimize iş yaşantımızla aile yaşantımızın birbirini etkilemeyeceğini söyleriz.
أحيانا نخبر أنفسنا بأن العمل لن يتصادم مع حياتنا العائلية

Esas olay bugün harika vakit geçirmemiz, ve bunu sürekli kılmak için... küçük bahisimiz hakkında annene birşey söylemeyelim, tamam mı?
المهم أننا قضينا وقتاً ممتعاً اليوم. حتى لا ينتهي المرح، دعينا لا نخبر أمك برهاننا الصغير، اتفقنا؟

Kendimize, başka insanların hayatları hakkında bir hikâye anlatırız ve bu hikâyeler bize berbat hissettirir. Çünkü kötü hissettirme amacıyla yapılmışlardır.
نخبر أنفسنا قصة حول حيوات الأشخاص الآخرين، و تلك القصص هي ما يشعرنا بالسوء لأنّ ذلك هو الهدف من وجودها.