"çözüm" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحل
        
    • حلاً
        
    • حلّ
        
    • الحلول
        
    • حلا
        
    • الجواب
        
    • الحلّ
        
    • حلول
        
    • حل
        
    • بحل
        
    • علاج
        
    • لحل
        
    • حلًا
        
    • حلٌ
        
    • حلًّا
        
    Bu Çin'in 20 milyonun üzerinde nüfusu olan bir çok şehrinin olacağı bir dönemde ortaya çıkan soruna yönelik çözüm. TED وهذا هو الحل لهذه المشكلة حيث ستطبق في الصين في العديد والعديد من المدن التي يتجاوز سكانها 20 مليون نسمة
    Şimdi bu yöntem düşük maliyetli bir çözümken, çevresel açıdan veya insan sağlığı ve güvenliği açısından kesinlikle uygun bir çözüm değildir. TED في حين قد يكون هذا حلاً ذا تكلفة إقتصادية منخفضة فهو بالتأكيد ليس منخفض التكلفة بيئياً أو على مستوى صحة وسلامة الإنسان
    Konut yapımında olduğu gibi, bunun için çözüm bulmakta toplumu dâhil etmek zorundaydık ve katılımcı bir tasarım süreci başlattık. TED وكما فعلنا في عملية الإسكان، كان علينا إشراك الأهالي في عملية البحث عن حلّ لهذا. حيث بدأنا عملية تخطيط تشاركية.
    İnsanlar bilgiye sahip olurlarsa başkalarının yardımı olmaksızın problemlere çözüm bulabilirler. TED عندما يحصل الناس على العلم، يستطيعون إيجاد الحلول دون أية مساعدة.
    - Onu Bicêtre'e gönderemeyiz. Ben başka bir çözüm yolu göremiyorum. Open Subtitles لا يمكن أن نرسله إلى بيكاتر ـ لا أرى حلا آخر
    Onu elde etme tecrübesi var ama yalnız başına bir çözüm bulması imkansız. Open Subtitles ولديه الخبرة الكافية لاستخراجه ولكنه من المستحيل ان يجد الجواب لوحده هناك ؟
    Onu öldürmenin çözüm olmadığını söylemiştin. Onu taşa çevirmenin ne farkı var? Open Subtitles و قلتِ أنّ قتلها ليس الحلّ فكيف يختلف الأمر بتحويلها إلى حجر؟
    Öğrenciler sağlıkla ilgili bir soruna çözüm ararken toplumla içiçe olmaya teşvik edildi. TED يُشجّع الطلاب على الانخراط في المجتمعات عندما يبحثون عن حلول للمشاكل المتعلّقة بالصحّة.
    Ekonomi üzerindeki bu tehlikeyi gördükten sonra, bu soruna bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündüm. Tüm bunlara yaklaşımım bu. TED وبالتالي بالنظر إلى هذا الخطر على الاقتصاد، فكرت أننا في حاجة إلى حل لهذا المشكل. هذه مقاربتي لكل هذا.
    Siz de benim gibi biraz unutkansanız belki de çözüm bir çift kulaklık ve rahat bir kanepe olabilir. TED لذا، إذا كنتم مثلي كثيري النسيان. ربما يكمن الحل في وضع زوج من سماعات الأذن، والاستلقاء على سرير طري.
    çözüm kulak zarı veya timpanik membran ve orta kulağın minik kemikleridir. TED الحل هو طبلة الأذن أو الغشاء الطبلي، والعظام الصغيرة في الأذن الوسطى.
    Son olarak, büyük sorunlarda bazen çözüm akla gelmez çünkü problemi gerçekten anlayamayız. TED بالنهاية , المشاكل الكبيرة احيانا مستعصية الحل لأننا لا نفهم حقا ما مشكلة.
    Bu bir çözüm değil. Bir PAM roketi yeterince itiş gücü sağlamaz. Open Subtitles هذا ليس حلاً يا فرانك ، صاروخ واحد لا يكفي لتوجيهه اصلاً
    Castili atalarımız aynı sorunla karşılaşmışlar ve çok akıllıca bir çözüm bulmuşlar. Open Subtitles أسلافنا الكاستنين عانوا من نفس تلك المشكلة .. وكان لديهم حلاً مذهلاً
    Belki de sen sorunu birlikte irdelememizi... ..ve çözüm bulmamızı önerirsin. Open Subtitles ربما تقترح أنّ علينا تحليل المشكلة و البحث معا عن حلّ
    En umut vaat eden çözüm, besin zincirinin altlarına bakmak olabilir. TED أحد أكثر الحلول الواعدة هو بالاتجاه نحو الأسفل في السلسلة الغذائية.
    - Sana diğer odada uyurum demiştim. - Bu bir çözüm değil ki. Open Subtitles ـ لقد أخبرتك أنني سوف أنام في غرفة أخرى ـ هذا ليس حلا
    Acaba bu bitki antibiyotik direncine karşı bir çözüm olabilir mi? TED هل تكون تلك النبتة هي الجواب على مقاومة المضادات الحيوية؟
    Dünya gıda sorununa küçük çaplı ... ... düşünerek bir çözüm düşünemiyorum. TED نحن لا نستطيع الإكتفاء بمجرد التفكير أنّ النّطاق الأصغر هو الحلّ لمشكلة الغذاء العالمية.
    Ama biz bu karmaşalardan ikisi için hızlı ve etkili çözüm bulabildik. TED لكننا كنا قادرين على إيجاد حلول فعالة وسريعة للغاية لاثنين من المشاكل.
    Bir takım hasta üzerinde cihazı test ederken farkettim ki bütün gece çorapla uyumak istemeyenler için bir çözüm bulmam gerekiyordu. TED اختبار الجهاز على عدد من المرضى جعلني أدرك أني بحاجة لأخترع حل للناس الذين لا يريدون ارتداء جوارب أثناء النوم ليلًا.
    Ve gerçekten de bir çözüm bulabileceğinden gerçekten de umutluyum. Open Subtitles وأنا حقاً آمل بأن.. تنجح للخروج بحل من هذه الكارثة..
    Tam çözüm değil ama virüs bulaşmış birinin bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Open Subtitles انه ليس علاج ، لكن بأمكانه تعزيز جهاز المناعة لشخص مصاب
    Vahşi yaşamın aksine, eski rus yük kamyonları soğuğa uyarlanmamış durumda bu yüzden sürücüler yeni bir çözüm bulmuşlar. Open Subtitles ، على عكس الحياة البرية الشاحنات الروسية القديمة ليست مُتكيفة مع البرد بصورة جيدة .لِذا يخطط السائقون لحل جديد
    Ama yapman gereken her şeyi yaparsın. Ölmek çözüm değil. Open Subtitles لكن عليك أن تفعلي ما عليك فعله الموت ليس حلًا
    anlarsınız ya, 21. yüzyıllık bir probleme 4. yüzyıllık bir çözüm olduğunu söyledim hep. TED كما دائمًا أطلق عليه؛ أنه حلٌ من القرن الرابع لمشكلة في القرن الحادي والعشرين،
    Ben bir biyoloğum, bu yüzden de iklim değişikliğine öyle bir çözüm sunuyorum ki dümyada bunu yapabilmek üzere evrilmiş en iyi organizmayı seçiyorum -- bitkileri. TED أنا عالمة أحياء، ولهذا أنا أقترح حلًّا لمشكلة التغير المناخي التي تشمل أفضل كائن حي على سطح الأرض، النباتات.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more