"şeyleri" - Translation from Turkish to Arabic

    • الأشياء
        
    • شيء
        
    • الشيء
        
    • شيئاً
        
    • شئ
        
    • اشياء
        
    • أمور
        
    • بأشياء
        
    • بما
        
    • شيئا
        
    • الامور
        
    • أموراً
        
    • شيئ
        
    • بشيء
        
    • أشياءً
        
    Bir şeyleri değişime zorluyordum çünkü kendimi kanıtlama ve başarı ihtiyacı beni tüketmişti. TED كنت أجبر الأشياء على التغيير لأنني استهلكت للحاجة إلى النجاح أو لإثبات نفسي.
    SP: Senin keşiflerin sonucunda gerçekleşen bazı harika şeyleri sana söylemek istiyorum. TED س. ب: أريد أن أخبرك عن بعض الأشياء المدهشة الناتجة عن اكتشافاتك.
    Fakat buradaki nokta, filtreler her zaman aynı şeyleri içeride tutarlar. TED لكن الأمر حول هذه المصفاة هو أنها دومًا تحتفظُ بنفس الأشياء.
    Örnekler gösterip duruyorum, herkes var olan şeyleri yeniden kullanıyor. TED أواصل عرض أمثلة حيثُ يعيدُ الجميع كل شيء في الموقع.
    Tamam, size bilinçle ilgili söylenmiş bazı acımasız şeyleri anlatacağıma söz veriyorum. TED حسناً، لقد وعدت بأن أخبركم بعض الأشياء الفظيعة التي تُقال عن الوعي
    Listede diğer insanların Hristiyanlık yerine sahip olduğu şeyleri içeriyor. TED و تتألف من الأشياء التي يعتقدها الآخرين بدلا عن المسيحية.
    Sözleri hayatım hakkında daha önce düşünmediğim şeyleri gözden geçirmemi sağladı. TED لقد جعلتني أتفحص الأشياء الموجودة بحياتي التي لم آخذها بعين الأعتبار.
    Çocukken, her zaman kutuları ve bunun gibi şeyleri parçalardım. TED عندما كنت طفلا, كنت دائما, أقوم بفك الصناديق و الأشياء.
    Ne olmuş yani? Muhtemelen bu şeyleri daha önce duymuşsunuzdur. TED وإن يكن؟ ربما سمعتم عن مثل هذه الأشياء من قبل.
    İnsanlar bu şeyleri olmak istiyorsa neden o kadar insan normal olmaya çabalıyor? TED لذا ان كان الناس يريدون هذه الأشياء إذا لماذا تسعى جاهدة لتكون طبيعية؟
    Asıl güzel yanı ise, bu şeyleri yapmak çok da zor değil. TED ما هو مُطمئِن هنا حقاً هوأن صنع هذه الأشياء ليس بالأمر الصعب
    Yeni şeylere açık olmanızı sağlar ve bir şeyleri anlayabilmenizi sağlar. TED هذا يجعلكم منفتحين على أشياء جديدة، وهذا يمكِّنكم من فهم الأشياء.
    Ve bu yüzden, sadece büyük veriye güvenmek bir şeyleri kaçırma ihtimalini artırarak zaten her şeyi bildiğimizi düşündürerek bizi yanıltır. TED لذلك الاعتماد على البيانات الضخمة وحدها يزيد فرصة إغفال شيء ما، في الوقت الذي يتهيأ لنا أننا نعرف بالفعل كل شيء.
    Bizim için önem taşıyan şeyleri ölçeriz. Bu yüzden de kimse bir şeyi ölçmeye zahmet etmediğinde ihmali hissederiz. TED كلنا نقيس الأمور التي تهمنا، ولهذا نحس بالإهمال حين لا يولي أي أحد الأهمية لقياس أي شيء على الإطلاق.
    Bazen başkalarının duygularını incitmemek için gerçekte doğru olmayan şeyleri söylemek zorunda-- Open Subtitles أحياناً لكيّ نتجنب إيذاء مشاعر شخص ما .. علينا قول شيء ليس
    Herşey iyi şeyleri kendimize çekmek ve kötü olandan da mümkün olduğunca korunmak ile ilgilidir. Bu düşünce beni rahatlatıyor. TED مع معرفتنا أن هذا الشيء حول تعزيز الجيد بقدر محاولتنا لوقاية أنفسنا من السيء كان لهذا الأثر المهدىء بالنسية لي.
    Eğer siz bu kadar zor bir süreçten geçmiş olsaydınız, yani değer verdiğiniz kişileri ve şeyleri kaybetmiş olsaydınız, nasıl başa çıkardınız? TED إذا مررت بأوقات مدمرة في حياتك، أو إذا فقدت شخصاً أو شيئاً عزيزاً على قلبك، كيف من ممكن أن تجاري هذا الأمر؟
    Söylediğim ya da anımsadığım şeyleri duymak istemiyorum. Beni yalnız bırak. Open Subtitles لا أريد أسمع أي شئ قلته أو تذكرته أتركني فقط لوحدي
    Logan, bazen zihnin bazı şeyleri kendi kendine bulması gerekir. Open Subtitles ولكن , لوجان أحيانا يحتاج العقل الي اكتشاف اشياء بمفرده
    Bu aslında astronot olmak gibi birşeydi çünkü biz kimsenin daha önceden görmediği şeyleri görür ya da gidip görmediği yerlere giderdik. TED كأنّنا كنّا رائدي فضاء، لأنّنا تمكّننا من الذهاب إلى أماكن و رؤية أمور لم يسبق لأحد رؤيتها أو الذّهاب إليها من قبل.
    Bazen bizim göremediğimiz ve hissedemediğimiz şeyleri görür ve hissederler. Open Subtitles أحياناً يرون أشياءً لا نراها ويشعرون بأشياء لا نشعر بها
    - Ve hatırlamak istemediğim şeyleri. - Bana ne gördüğünü anlat. Open Subtitles ـ ولا رغبة لى فى تذكرها ـ أخبرنى بما حلمت به
    Kanun onlara dokunamıyor. Yasak bir şeyleri yok ve huzur içinde yaşıyorlar. Open Subtitles القانون لا يمكنه الاقتراب منهم لأنهم يعيشون بسلام ولا يفعلون شيئا ممنوعاً
    Diğerleri, sadece çok basit şeyleri anlayabiliyorlar, ...bir casusun, cezasını çekmesi gerektiği gibi... Open Subtitles هؤلاء الآخرون فقط قادرين على فهم الامور البسيطة مثل حقيقة دفع عقوبة المتجسس
    Mello, duygularının seni kontrol etmesine izin veriyorsun; bu yüzden önemli şeyleri unutuyorsun. Open Subtitles ميلو ، أنت تجعل عواطفك تتحكم بك ، لذا قد نسيت أموراً مهمة
    Her şeyi birbirine toplu taşıma ile bağlayabilirsiniz ve en fazla insanın en fazla ihtiyaç duyacağı şeyleri mahallede sağlayabilirsiniz. TED من ثم يربط كل شيئ بوسائل انتقال ذات سعة عالية وبهذا يتم تأمين معظم ما يحتاجه الناس في تلك الأحياء.
    Sadece sana bir şeyleri kontrol ediyor hissini vermeye yarar. Open Subtitles إنه يجعلك تشعرين أنك تتحكمين بشيء لا يهم لمن ستصوتين

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more