| Bizim kılıçlarımız gibi, bu kılıç da çok acılar ve çok kan gördü. | Open Subtitles | و مثلنا جميعاً , لقد رأى الكثير من الألم , الكثير من الدم |
| Bizim kılıçlarımız gibi, bu kılıç da çok acılar ve çok kan gördü. | Open Subtitles | و مثلنا جميعاً , لقد رأى الكثير من الألم , الكثير من الدم |
| Onu yaşatsaydım acı çekmeye devam edecekti. Büyük acılar çekerek senin elinde ölecekti. | Open Subtitles | لو أبقيته حيّاً، كان ليستمر بالمعاناة، ويموت ببطء من الألم المبرح على يديك. |
| Acaba işbirliği hakkında daha fazla bilgiye sahip olsak ne tür acılar dinebilir ne tür zenginlik biçimleri oluşturulabilir? | TED | ماهي أشكال المعاناة التي يمكن تخفيفها، ماهي أشكال الثروة التي يمكن إنشاءها إذا تمكنا من معرفة المزيد عن التعاون؟ |
| Senin çektiğin acılar babamınkinin yanında kıymık acısı gibi kalır... cennetten dışlanmış, yeryüzüne inmiş melek, sürgün edilmiş, hakarete uğramış... | Open Subtitles | لم تكن آلامك على الصليب سوى فتات من الآلام العنيفه التى عاناها أبى الذى ألقى به خارج الفردوس الملاك الهابط |
| Bitirmek için, en fakir bir milyar insan bilmediğimiz acılar çekiyorlar. | TED | حتى أختم: هناك أشياء في معاناة الأفقر مليار انسان, لا نعلمها |
| Şu geçen yıllar içinde Şili'nin çektiği acılar hepimizin acısı oldu. | Open Subtitles | الألم الذي حل بتشيلي كل هذه السنوات الماضية كان ألمنا جميعاً |
| Sonsuza dek unutulmasınlar ta ki, acılar tükenene dek ta ki, boşluk kendi ölümünü kabullenip onları bize verene dek. | Open Subtitles | و سيذكرون للأبد حتى لا يبقى هنالك المزيد من الألم و المعاناة و حتى تتخلى الهاوية عنهم و تعيدهم لنا |
| Birbirimize acılar yaşatacağımızı biliyorum, evet ama korkmuyorum. | Open Subtitles | أعرف اننا سوف نسبب الألم لبعضنا ولكنى لست خائفه |
| Son nefesini verirken, dayanılmaz acılar çektiğini söylemiş. | Open Subtitles | وبدا عليه ملامح خافته من الحياه وكان يبكى من الألم |
| Geçmişimizdeki tüm kaoslar, tüm yanlışlar, tüm acılar ve... düşmanlıklar bir kenara bırakılmalıdır. | Open Subtitles | خلال كل الفوضى هذا تاريخنا خلال كل الأخطاء والنزاع خلال كل الألم والمعاناة خلال كل أوقاتنا هناك شىء واحد |
| Bana ne bildiğini anlatacaksın ya da acılar dünyasında olacaksın. | Open Subtitles | أنت ستخبرني ما تعرفه أو سأجعلك تعيش في عالم من الألم |
| Etrafa bakıyorum ve bütün gördüğüm çekilen acılar. | Open Subtitles | إنني أنظر حول العالم، ولا أرى إلا المعاناة |
| Yaşadığım kayıplar ve acılar beni öylesine tüketti ki yarına kadar borcumu ödemek için bir kilo etim bile kalacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | هذه الآلام والخسائر ضايقتاني حتى أنّني بالكاد سأجد رطل اللحم يوم الغدّ لدائني المتعطش للدماء |
| Kahraman ölürse, acı vericidir ama acılar diner. | Open Subtitles | والذي سيموت بالرغم من أن هذا سيكون مؤلماً إلا أنه سيتجنب بعض الآلام الآتية في الرحلة |
| Entrika, kaçırılma, ifadesi zor acılar karşısında cesaret. | Open Subtitles | مكائد و إختطاف شجاعة صارخة في وجه معاناة لايمكن أن توصف |
| Her zaman aynı şekilde bittiğini gördüm, acılar ve ölülerle... iyi olan bir şey yok. | Open Subtitles | كل مرة تنتهى بنفس الطريقة العذاب و الموتى بلا فائدة منها |
| - Olan şu Banshee'ler büyük acılar çeken kişileri arar. | Open Subtitles | - ،إذن - الجنيَّة تبحث عن أشخاص يعيشون ألماً عظيماً |
| Zehir inanın, size daha önce hiç deneyimlemediğiniz acılar çektirebilir. | TED | صدقني، من الممكن لنوعية السموم هذه أن تُشعرك بألم لم تشعر به من قبل. |
| Bazı acılar vardır ki hastanede iyileştirilebilir acı çekenler, iyileşmek için gerekeni yaparlar. | Open Subtitles | هناك أنواع معينة من الآلام يمكن معالجتها في المستشفى حتى يفعل أولئك الذين يعانون كلّ ما يقدرون على فعله لشفاء أنفسهم |
| Onu acılar içinde görmek beni çok üzüyor. | Open Subtitles | أشعر بالحزن الشديد عندما أرآها تتألم من المرض |
| Bu iş senin, benim ve birazdan dayanılmaz acılar çekecek olan tecavüzcünün arasında. | Open Subtitles | هذا الذي حدث بيني وبينك فقط وهذا السيد الذي سيعيش قريباً في آلام مبرحة هذا اللعين |
| Size yazarken nasıl da acılar içinde olduğumu görebilmeniz için burada olmanızı isterdim. | Open Subtitles | ..كم أود لو أنك معي الأن لكي ترى مقدار الآلم الذي أتحمله للكتابة إليك |
| Eğer Linda'ya yaklaşırsan, dayanılmaz acılar çekeceksin ve geri kalanında hayatının yürüyemeyeceksin. | Open Subtitles | إن اقتربت من "ليندا"، فستعاني من ألمٍ رهيب و لن تستطع المشي ثانيةً. |
| acılar içindeyim! İlginizi çekmek için ne yapmam gerekiyor? | Open Subtitles | انا اتألم ، ماذا يجب أن افعل لالفت انتباهك؟ |
| Hayır, ben sana borçlu kalacağım Athelstan bu yolculukta ağır acılar çektiğin için. | Open Subtitles | كلا، بل أنا من أدين لك بسبب تلك الرحلة اللى عانيت بها |
| Bu kadının ender görülen bir hastalığı var. 9 saat boyunca acılar çekti. | Open Subtitles | هذه المرأة تعاني من مرض نادر عانت من عذاب الموت وسكراته لتسع ساعات |